FETÖ şantajcısı GYY patronu nasıl delirtti?

Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem yine medya dünyasında ses getirecek bir yazıya imza attı.

‘’Düşmanı ve kendinizi iyi biliyorsanız, yüzlerce savaşa bile girseniz sonuçtan emin olabilirsiniz.
Kendinizi bilip, düşmanı bilmiyorsanız, kazanacağınız her zafere karşın yenilgiyle de tanışabilirsiniz.
Ne kendinizi ne de düşmanı biliyorsanız, sizin için gireceğiniz her savaşta yenilgi kaçınılmazdır.’’

Sizleri çok sevdiğim bu sözlerle selamlıyorum yoldaşlar.
Kendini ve düşmanını bilmeyenlerin akıbeti açık ve net: Yenilgi.

Bugün de siz can yoldaşlarımı, bir yenilgi hikayesiyle selamlıyorum.
Bu öyle bir yenilgi ki, çok güçlü görünen bir ismin, aslında nasıl da altında çalışanların şantajına boyun eğdiğinin, kara bir komedisi.

Yoldaşlar…
Günlerdir büyük bir medya skandalını yazıyorum…
Herkes ölüye yatıyor amma…
Yazdıklarımın nasıl bir etki yarattığının da farkındayım.
Yazılarım elden ele dolaşıyor…
En sonunda de en tepeye ulaşıyor…

Unutanlar için ufak bir hatırlatma yapayım.
Skandal neydi?
Bir ana akım medya kuruluşunun yayın yönetmeni, koltuğuna, medya grubunun yöneticisine yaptığı FETÖ şantajıyla oturmuştu.

Nasıl bir şantajsa, yıllardır da koltuğuna yapışmış orada duruyor...
Bu şahsın zaman zaman FETÖ kartını gösterdiği de iddialar arasında.
Öyle ki bu kartı son günlerde bir kez daha kullandığı keskin kulaklarıma geldi.
Geçtiğimiz hafta şantajcı GYY ile ilgili bilgisi olanları e-mailime davet etmiş, bildiklerinizi bana aktarın demiştim.
Bakın o GYY ile ilgili, bir emekçi bana neler yazmış.
Kişisel bilgilerini gizleyerek, harfine dokunmadan o maili dikkatinize sunuyorum:

‘’Sevgili Keskin kalem,
Normalde hiçbir yazınızı kaçırmadan takip ederim, bilin. Fakat birkaç gündür yazılarınızı daha sıkı takip ediyorum çünkü benim de içinde olduğum bir skandalı yazıyorsunuz. Biraz okuyarak uzaktan takip edeyim dedim ama ne mümkün. Birebir şahit olduğum şeyleri size yazmak istedim kişisel bilgilerimi de vermeyeceğinizi düşünüyorum.. Bahsettiğiniz yayın yönetmeniyle ....... çalıştım. O Genel yayın yönetmeninin mal varlığına bir de kazandığı maaşına bakmak kimsenin aklına gelmiyor. Yaptığı haberlerle hanut haber rekoru kırıyor.. Belli ki tüm üst düzey yöneticiler görüyor ama sesini çıkarmıyor. Fakat siz tam da bu şantaj skandallarını yazarken aynı şantaj mekanizması, aynı dönemde devreye girdi. Bu aralar öğrendiğim kadarıyla keyfi kaçıkmış. Ancak kendisi üst düzey yönetimin kendine bir şey yapamayacağını ima ediyormuş. Koltuğunu borçlu olduğu şeyi yeniden devreye sokmuş yani... ‘sıkıyorsa beni alsınlar görevden" diyerek tehdite devam ediyormuş. Kendisiyle çalışan bir çok kişi, ortalık yerlerde böyle konuştuğunu görmüştür zaten..."

Ben artık bu maile ne diyeyim?
Ne cevap vereyim?
Derdini bana emanet eden bu emekçiye verecek tek bir cevabım var:

Sevgili sırdaşım, bahsettiğin meseleleri soruşturdum. Diyeceğim tek şey şu: Şantajların bu kadar ayyuka çıkması belli ki patronajda büyük rahatsızlık yaratmış. Sonuçları yakın zamanda ortaya çıkar.

KESKİN KALEM NE DEDİYSE O:
CHP, İKTİDARA ÇALIŞANLARI NASIL İFŞALIYOR?

Benim can yoldaşlarım…
Sırdaşlarım…
Kader ortaklarım…
Yıllardır bu naçizane köşemde kalem sallar dururum.
Artık siz beni, ben de sizi…
Birbirimizi çok iyi tanıyoruz…
‘Ben demiştim’ demeyi sevmem…

Hadi size ufak bir itirafta bulunayım.
Ben demiştim demeyi GENEL OLARAK sevmem amma bazen haklı çıkmak gururumu okşar.

Kusuruma bakmayın bugün biraz gururumu okşamak istiyorum.
İzniniz var mı?

Bakın geçen hafta yazdım.
Dedim ki, muhalifmiş görünen lakin iktidara çalışan gazeteciler var.
(Aslında bunu ilk ben yazdım ve bir yıldan uzun bir süredir durmadan yazıyorum da neyse)
CHP Genel Merkezi bu isimleri belgesiyle tespit etti.
Ve artık bu gazetecileri ifşa etme kararı aldı.
Onayı veren de bizzat CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu…
İnanmayan baksın:

E bu yazdıklarımın daha mürekkebi kurumadan ne oldu?
CHP genel merkezine yakınlığıyla bilinen KRT TV bombayı patlattı.
Bombanın hedefi Oda Tv’’nin imtiyaz sahibi Soner Yalçın’dı.

Ben müsaadenizle haberin detayına çok girmeyeceğim.
İsteyen linkten okur.

https://www.krttv.com.tr/yali-cetesinden-soner-yalcin-cikti

Ancak buradaki haber, Keskin Kalem’in verdiği kulisin doğru çıkmasıdır.
Medya alemimizin güzide sitesi Medyaradar bu meseleyle ilgili önemli bir haberi de dün sayfalarında aktardı,dikkatinize sunuyorum:

Şimdiiiiii savaş patlak verdi?
Bundan sonra ne olacak?
Eğilin kulağınızı fısıldayayım sırdaşlar.
İlk ben yazdım, sonra Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan defalarca ima etti.
İletişim Başkanlığı’ndan büyük paralar alan ve muhalif görünen onlarca gazeteci var.
Keskin kulaklarıma gelenlere göre, CHP genel merkezi, özellikle Youtube’da faaliyet gösteren ve hatta Halk TV’ye yuvalanan bu kitleyi ifşa konusunda kararlı.
İsmail Küçükkaya’nın beşli çeteyle ilişkisini belgeleriyle ifşa etmek de, listenin başında bulunuyor.
Benden demesi…

İKTİDAR GÖZÜNÜ HANGİ MEDYA GRUBUNA DİKTİ?

FETÖ’den sonra yeni ‘kandırıldık’ hikayesi ortaya çıktı.
İktidar çevrelerinde de son zamanlarda hayli revaçta yoldaşlar.
Konu bu kez medya alemimizin skandallar merkezi Habertürk.

Malumunuz iktidarın bir kısmı, Habertürk’ün sinsi bir operasyon merkezi olduğunu savunuyor.
‘Çaktırmadan iktidarın altını oyuyorlar’ diyor.
Diğer bir kesim ise, eleştirilere hiiiiiç miiii hiiiiiç kulak asmadan soluğu Habertürk ekranında alıyor.
İktidar trollerinin kanalı hedef aldığının akşamı, bir bakıyorsunuz ki, bir bakan Habertürk ekranında arz-ı endam ediyor.
Köşe yazarlarına demeç veriyor.

Biri çık diyor…
Biri çıkma…
Anlayacağınız iktidar cenahında kafalar karışık…
Yani karışıktı…

Ta ki bir cümleye kadar…
Habertürk spikeri Kübra Par’ın ‘siyaseti dizayn ediyoruz’ sözlerine kadar yani.
Habertürk’ün İYİ Parti’ye uzun süredir verdiği zımni desteği, Meral Akşener’in masadan kalktığı süreçte artık gizleme ihtiyacı hissetmemesi, iktidar çevresinde büyük bir rahatsızlığa neden oldu.
Keskin kulaklarıma gelen kulisler böyle diyor sırdaşlar.

Kübra Par’ın bir tartışma programı sırasında ‘biz aslında siyasetin dizaynı için de aracılık yapıyoruz’ lafları, neden bu kadar rahatsızlık yarattı?

Çünkü iktidardaki Aydın Doğan travmalarını tetikledi de ondan.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘biz manşetlerle çarpışarak bu günlere geldik’ sözü bu büyük travmanın en büyük kanıtı.
Erdoğan’ın bahsettiği o manşetlerin başında Ertuğrul Özkök yönetimindeki ve Aydın Doğan sahipliğindeki Hürriyet’in attığı ‘muhtar bile olamaz’ manşeti geliyor.

Eşofmanıyla başbakan karşılayan Aydın Doğan, içten içe siyaseti dizayn etmekle övünen bir medya patronuydu.
Belli ki şimdi o misyonu Habertürk üstlenmiş durumda.
Köşe yazarları Fatih Altaylı ve Sevilay Yılman’ın İyi Parti’nin adeta sözcülüğüne soyunması,
Habertürk köşe yazarı Kürşad Zorlu’nun partinin sözcülüğüne getirilmesi gibi olaylar iktidar cenahında bir süredir büyük rahatsızlık nedeniydi.
Kübra Par’ın adeta ‘patronum Turgay Ciner yeni Aydın Doğan olma yolunda ilerliyor’ anlamına gelen siyaseti dizayn sözleri de, yine keskin kulaklarıma gelenlere göre bardağı taşıran son damla oldu.

İddia o ki, seçimlerin kazanılması durumunda, Ciner Medya da Doğan Medya'nın akıbetine uğrayacak.
İktidarın ömrü buna yeter mi bilmem amma, Ciner’in elinden tüm devlet destekli maden-işletme gibi işlerin de alınacağı iddia ediliyor.
Belli ki karar ve emir büyük yerden.
Kübra Par’a gelince…
Kurduğu bir cümlenin bu sonuçları yaratacağını tahmin edebilir miydi?
Orası bir muamma sırdaşlar.

[email protected]