24 Eki 2017 14:35
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 23:12
FETÖ sanığı medya mensuplarının "ByLock" erişimleri ortaya çıktı
Mahkemeye gelen raporda 6 sanığın Bylock kullanıcısı olduğu ve yaptıkları görüşme kayıt sayısına ilişkin bilgiler yer verildi.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) medya yapılanmasına ilişkin ''örgüt üyeliği'' ve ''darbe teşebbüs'' suçlarından açılan dava dosyalarının birleştirilmesinin ardından 23'ü tutuklu 29 sanığın yargılanmasına devam ediliyor.
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, 23 tutuklu sanık ile tutuksuz sanıklar Ali Akkuş, Bünyamin Köseli, Muhterem Tanık ve Cihan Acar katıldı. Duruşmaya sanık yakınlarının haricinde CHP Milletvekili Barış Yarkadaş da izleyici olarak katıldı.
Duruşma, mahkemeye gelen evrak ve raporların okunmasıyla başladı. Mahkeme Heyeti Başkanı Taner Akıncı, sanıkların Bank Asya'da hesabının bulunup bulunmadığı ve hesabının var ise örgüt talimatı sonrasında şüpheli bir durumun olup olmadığına ilişkin raporu özetle okudu.
Başkan Akıncı, aralarında Atilla Taş'ın da bulunduğu 6 sanığın Bank Asya'da hesabının bulunmadığını bildirdi. Akıncı raporda, tutuklu 4 sanığın ise Bank Asya'da bulunan hesap hareketlerinin şüpheli olduğu, diğer sanıkların hesaplarında ise hayatın olağan akışına aykırı bir hareketin söz konusu olmadığına ilişkin ifadelerin yer aldığını belirtti.
Bazı sanıkların örgütün şifreli mesajlaşma programı olan ByLock serverlarına erişimiyle ilgili raporun da geldiğini ifade eden Akıncı, buna göre firari sanık Bülent Ceyhan'ın 5 bin 220 kez, sanıklar Seyyid Kılıç'ın 3 bin 541 kez, Mutlu Çölgeçen'in 20 bin 668 kez, Oğuz Usluer'in 20 bin 119 kez, Davut Aydın'ın 3 bin 91 kez ve Ufuk Şanlı'nın da 3 bin kez ByLock'a erişim sağladığı kaydedildi.
Mahkeme Başkanı Akıncı, gelen evrak ve raporlara ilişkin sanık ve avukatlara beyanlarını sordu.
Söz alan tutuklu sanık Abdullah Kılıç, hakkında Bank Asya ile ilgili gelen raporun doğru olduğunu belirterek, 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştiren FETÖ'yü hem darbe girişimi günü hem bugün tekrar lanetlediğini dile getirdi.
Kılıç, FETÖ'ye iltisakı nedeniyle KHK ile kapatılan Meydan gazetesinde yazarlık yaptığı için suçlandığını belirterek, köşesinde "Cemaat" ve "Fuatavni" ile ilgili yazılarının ardından önce haftalık yazı sayısının düşürüldüğünü, daha sonra da işten çıkarıldığını söyledi.
Bu örgüte üye olmadığını savunan sanık Kılıç, FETÖ ile ilgili 15 Temmuz darbe girişiminden önce yaptığı haberleri anlattı.
Duruşma, diğer sanıkların beyanlarının alınmasıyla devam ediyor.
Davanın geçmişi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Murat Çağlak tarafından hazırlanan iddianamede, örgütün sosyal medyadaki propaganda aracı olan ''fuatavni'' adlı hesabın kurucusu olduğu tespit edilen ve firari olduğu gerekçesiyle hakkında yakalama kararı çıkarılan sanık Said Sefa hakkında ''cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, ''silahlı terör örgütü yönetmek'' suçundan da 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
İddianamede, sanıklar kapatılan Meydan gazetesinin yazarı Atilla Taş, yine kapatılan ''Rotahaber'' sitesinin sahibi Ünal Tanık ile gazeteciler Abdullah Kılıç, Ahmet Memiş, Ali Akkuş, Bayram Kaya, Bülent Ceyhan, Bünyamin Köseli, Cemal Azmi Kalyoncu, Cihan Acar, Cuma Ulus, Davut Aydın, Emre Soncan, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Habib Güler, Halil İbrahim Balta, Hanım Büşra Erdal, Hüseyin Aydın, Muhammed Sait Kuloğlu, Muhterem Tanık, Murat Aksoy, Mustafa Erkan Acar, Mutlu Çölgeçen, Oğuz Usluer, Seyid Kılıç, Ufuk Şanlı, Yakup Çetin ve Yetkin Yıldız hakkında da ''silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçundan 7,5 yıldan onbeşer yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları isteniyor.
Bu iddianameyi kabul eden İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinde 31 Mart'ta yapılan duruşmada, tutuklu sanıklar Atilla Taş, Abdullah Kılıç, Ahmet Memiş, Ali Akkuş, Bayram Kaya, Bünyamin Köseli, Cemal Azmi Kalyoncu, Cihan Acar, Cuma Ulus, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Habib Güler, Halil İbrahim Balta, Hanım Büşra Erdal, Hüseyin Aydın, Muhammed Sait Kuloğlu, Murat Aksoy, Mustafa Erkan Acar, Oğuz Usluer, Seyyid Kılıç, Yakup Çetin ve Yetkin Yıldız'ın tahliyesine karar vermişti.
Savcılık, sanıklar Hanım Büşra Erdal, Ahmet Memiş, Bayram Kaya, Cemal Azmi Kalyoncu, Cuma Ulus, Habib Güler, Halil İbrahim Balta ve Muhammet Said Kuloğlu'nun serbest bırakılmasına itirazda bulunulmuş, itirazı kabul eden İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi 8 sanık hakkında yeniden yakalama kararı çıkarmıştı.
Tahliye edilen ve aralarında Atilla Taş'ın da bulunduğu 13 sanık hakkında ise İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca "darbe teşebbüsü" soruşturması başlatılmış ve bu kişiler hakkında gözaltı kararı verilmişti. Böylece, yeni soruşturma ve dava kapsamında yapılan itiraz sonucunda tahliyelerine karar verilen 21 kişi, aynı gün yapılan itirazlar sonucu serbest bırakılmamıştı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan tarafından 13 şüpheliye ilişkin ''darbeye teşebbüs suçundan hazırlanan 314 sayfalık iddianamede, "silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçundan İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki yargılama sırasında serbest bırakılmalarına karar verilen sanıkların, elde edilen ve çözümlemesi yapılan ek deliller uyarınca, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve ''Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" suçlarından gözaltına alındığı ve Ali Akkuş'un haricindekilerin tutuklandığı anımsatılıyor.
İddianamede, örgütün basın-yayın yapılanmasının, halk içerisinde taban kazanmak ve algı operasyonu yapmak amacıyla kullanılan en önemli araçları arasında yer aldığı belirtilerek, basın mensubu ya da STK temsilcisi sıfatıyla sağlanan ifade özgürlüğü ve kısmi dokunulmazlık imkanı ile legal yapının illegalite için hem maske görev sağlayarak gizlenme imkanı yarattığı hem de koruma zırhı sağladığı kaydediliyor. Örgütün kendisinden olmayanı itibarsızlaştırmaya, tasfiye etmeye, suçlu göstermeye yönelik haberlerle toplumun algısını şekillendirdiği ifade edilen iddianamede, iktidarla TSK'yı, TSK ile halkı ya da halk ile iktidarı karşı karşıya getirmeye yönelik her türlü faaliyeti destekleyerek bizzat organize ettiği anlatılıyor.
İddianamede, tüm sanıkların "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" suçlarından ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması isteniyor.
Bu 13 sanık hakkında aynı mahkemede açılan dava dosyası,18 Ağustos 2017'de yapılan duruşmada, ''örgüt üyeliği'' hakkındaki dava dosyası ile birleştirilmişti.
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, 23 tutuklu sanık ile tutuksuz sanıklar Ali Akkuş, Bünyamin Köseli, Muhterem Tanık ve Cihan Acar katıldı. Duruşmaya sanık yakınlarının haricinde CHP Milletvekili Barış Yarkadaş da izleyici olarak katıldı.
Duruşma, mahkemeye gelen evrak ve raporların okunmasıyla başladı. Mahkeme Heyeti Başkanı Taner Akıncı, sanıkların Bank Asya'da hesabının bulunup bulunmadığı ve hesabının var ise örgüt talimatı sonrasında şüpheli bir durumun olup olmadığına ilişkin raporu özetle okudu.
Başkan Akıncı, aralarında Atilla Taş'ın da bulunduğu 6 sanığın Bank Asya'da hesabının bulunmadığını bildirdi. Akıncı raporda, tutuklu 4 sanığın ise Bank Asya'da bulunan hesap hareketlerinin şüpheli olduğu, diğer sanıkların hesaplarında ise hayatın olağan akışına aykırı bir hareketin söz konusu olmadığına ilişkin ifadelerin yer aldığını belirtti.
Bazı sanıkların örgütün şifreli mesajlaşma programı olan ByLock serverlarına erişimiyle ilgili raporun da geldiğini ifade eden Akıncı, buna göre firari sanık Bülent Ceyhan'ın 5 bin 220 kez, sanıklar Seyyid Kılıç'ın 3 bin 541 kez, Mutlu Çölgeçen'in 20 bin 668 kez, Oğuz Usluer'in 20 bin 119 kez, Davut Aydın'ın 3 bin 91 kez ve Ufuk Şanlı'nın da 3 bin kez ByLock'a erişim sağladığı kaydedildi.
Mahkeme Başkanı Akıncı, gelen evrak ve raporlara ilişkin sanık ve avukatlara beyanlarını sordu.
Söz alan tutuklu sanık Abdullah Kılıç, hakkında Bank Asya ile ilgili gelen raporun doğru olduğunu belirterek, 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştiren FETÖ'yü hem darbe girişimi günü hem bugün tekrar lanetlediğini dile getirdi.
Kılıç, FETÖ'ye iltisakı nedeniyle KHK ile kapatılan Meydan gazetesinde yazarlık yaptığı için suçlandığını belirterek, köşesinde "Cemaat" ve "Fuatavni" ile ilgili yazılarının ardından önce haftalık yazı sayısının düşürüldüğünü, daha sonra da işten çıkarıldığını söyledi.
Bu örgüte üye olmadığını savunan sanık Kılıç, FETÖ ile ilgili 15 Temmuz darbe girişiminden önce yaptığı haberleri anlattı.
Duruşma, diğer sanıkların beyanlarının alınmasıyla devam ediyor.
Davanın geçmişi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Murat Çağlak tarafından hazırlanan iddianamede, örgütün sosyal medyadaki propaganda aracı olan ''fuatavni'' adlı hesabın kurucusu olduğu tespit edilen ve firari olduğu gerekçesiyle hakkında yakalama kararı çıkarılan sanık Said Sefa hakkında ''cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, ''silahlı terör örgütü yönetmek'' suçundan da 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
İddianamede, sanıklar kapatılan Meydan gazetesinin yazarı Atilla Taş, yine kapatılan ''Rotahaber'' sitesinin sahibi Ünal Tanık ile gazeteciler Abdullah Kılıç, Ahmet Memiş, Ali Akkuş, Bayram Kaya, Bülent Ceyhan, Bünyamin Köseli, Cemal Azmi Kalyoncu, Cihan Acar, Cuma Ulus, Davut Aydın, Emre Soncan, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Habib Güler, Halil İbrahim Balta, Hanım Büşra Erdal, Hüseyin Aydın, Muhammed Sait Kuloğlu, Muhterem Tanık, Murat Aksoy, Mustafa Erkan Acar, Mutlu Çölgeçen, Oğuz Usluer, Seyid Kılıç, Ufuk Şanlı, Yakup Çetin ve Yetkin Yıldız hakkında da ''silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçundan 7,5 yıldan onbeşer yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları isteniyor.
Bu iddianameyi kabul eden İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinde 31 Mart'ta yapılan duruşmada, tutuklu sanıklar Atilla Taş, Abdullah Kılıç, Ahmet Memiş, Ali Akkuş, Bayram Kaya, Bünyamin Köseli, Cemal Azmi Kalyoncu, Cihan Acar, Cuma Ulus, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Habib Güler, Halil İbrahim Balta, Hanım Büşra Erdal, Hüseyin Aydın, Muhammed Sait Kuloğlu, Murat Aksoy, Mustafa Erkan Acar, Oğuz Usluer, Seyyid Kılıç, Yakup Çetin ve Yetkin Yıldız'ın tahliyesine karar vermişti.
Savcılık, sanıklar Hanım Büşra Erdal, Ahmet Memiş, Bayram Kaya, Cemal Azmi Kalyoncu, Cuma Ulus, Habib Güler, Halil İbrahim Balta ve Muhammet Said Kuloğlu'nun serbest bırakılmasına itirazda bulunulmuş, itirazı kabul eden İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi 8 sanık hakkında yeniden yakalama kararı çıkarmıştı.
Tahliye edilen ve aralarında Atilla Taş'ın da bulunduğu 13 sanık hakkında ise İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca "darbe teşebbüsü" soruşturması başlatılmış ve bu kişiler hakkında gözaltı kararı verilmişti. Böylece, yeni soruşturma ve dava kapsamında yapılan itiraz sonucunda tahliyelerine karar verilen 21 kişi, aynı gün yapılan itirazlar sonucu serbest bırakılmamıştı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan tarafından 13 şüpheliye ilişkin ''darbeye teşebbüs suçundan hazırlanan 314 sayfalık iddianamede, "silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçundan İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki yargılama sırasında serbest bırakılmalarına karar verilen sanıkların, elde edilen ve çözümlemesi yapılan ek deliller uyarınca, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve ''Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" suçlarından gözaltına alındığı ve Ali Akkuş'un haricindekilerin tutuklandığı anımsatılıyor.
İddianamede, örgütün basın-yayın yapılanmasının, halk içerisinde taban kazanmak ve algı operasyonu yapmak amacıyla kullanılan en önemli araçları arasında yer aldığı belirtilerek, basın mensubu ya da STK temsilcisi sıfatıyla sağlanan ifade özgürlüğü ve kısmi dokunulmazlık imkanı ile legal yapının illegalite için hem maske görev sağlayarak gizlenme imkanı yarattığı hem de koruma zırhı sağladığı kaydediliyor. Örgütün kendisinden olmayanı itibarsızlaştırmaya, tasfiye etmeye, suçlu göstermeye yönelik haberlerle toplumun algısını şekillendirdiği ifade edilen iddianamede, iktidarla TSK'yı, TSK ile halkı ya da halk ile iktidarı karşı karşıya getirmeye yönelik her türlü faaliyeti destekleyerek bizzat organize ettiği anlatılıyor.
İddianamede, tüm sanıkların "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" suçlarından ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması isteniyor.
Bu 13 sanık hakkında aynı mahkemede açılan dava dosyası,18 Ağustos 2017'de yapılan duruşmada, ''örgüt üyeliği'' hakkındaki dava dosyası ile birleştirilmişti.