11 Mar 2009 22:51 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:35

'FETO-KULLİ'YE AĞIR YANIT!.. ZAMAN YAZARI RADİKAL'İN HANGİ YAZARINA 'MAHALLE KARISI' DEDİ?..

Fethullah Gülen'in Ergenekon'da 'Gata-Kulli' var değerlendirmesine Radikal yazarı 'Feto-Kulli' olarak yanıt vermişti.







Ergenekon daha önce çözülseydi


Dünkü Zaman gazetesinin manşetini okumuşsunuzdur. Haberde Ergenekon terör örgütünün Alevi-Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız'ı öldürme planlarını ve bunu gören Balkız'ın nasıl dehşete düştüğünü çok iyi anlatıyordu.


Ali Balkız, kamuoyunda sivri çıkışlarıyla, Alevilikle İslam'ı birlikte anmayan bir isim olarak biliniyor. Balkız, Alanya'da yaptığı konuşmada, Ergenekon terör örgütünün Türkiye'de Alevi ve Sünnileri birbirine düşürmek için kendisine nasıl suikast planladığını, bu planları görünce nasıl dehşete düştüğünü anlatıyordu.

Bu tür provokatif suikastlar Türkiye'nin yabancı olmadığı bir konu. Türkiye, zaten bu tarz provokatif eylem ve buna bağlı gazete manşetleriyle yönetilmeye alışmış bir ülke. Hatta ülkemizin son 40 yıllık tarihini faili belli olmayan ama sonucunda mutlaka siyasî dönüşümler elde edilen cinayetler tarihi olarak değerlendirmek mümkün. Türkiye'de bir karanlık el (ki o karanlık elin Ergenekon olduğu gün gibi ortaya çıktı) bu cinayetleri işliyor, bu provokatif eylemleri yapıyor, medya da bu değirmene durmadan su taşıyor.

Cumartesi günü yayınlanan yazımda da Ahmet Kaya'nın böyle bir medyatik lince tabi tutulduğunu yazmaya çalışmıştım. Bir okuyucu, o haberin detay belgelerini göndermiş. Bakın bu belgelerin detaylarında neler var. 14 Şubat 1999 tarihli Hürriyet gazetesinde yayınlanan haberden sonra İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi, Ahmet Kaya hakkında dava açıyor. İstanbul Emniyeti'nden, davaya delil teşkil edecek bilgi ve belgelerin toplanmasını istiyor. 25 Aralık 1999 tarihinde Hürriyet Gazetesi avukatı Aslıhan Dumlu imzasıyla İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne gönderilen yazıda "Hürriyet Gazetesi'nin 14.02.1999 tarihli nüshasında "Ayıp Ettin Gözüm" başlığıyla yayınlanan yazı ile ilgili olarak elimizde kaset, görüntülü ses bandı ve benzeri doküman bulunmamaktadır." deniliyor. Burada linç edilenin kimliği önemli değil, önemli olan, bu ülkede insanların nasıl yalan yere linç edildiğini göstermesidir.

Bu ülkede cinayetler tartışılıyor. Güneydoğu'da yaşananlar herkesin malumu. Geçmişte Uğur Mumcu öldürüldü, Turan Dursun, Bahriye Üçok gibi onlarca kişi, bir oyunun parçası olarak cinayete kurban edildi. Bu ülkede yaşayan ve Türkiye'nin sorunlarına kafa yorduğunu iddia edenler hiç mi bu konuyu irdeleme ihtiyacı hissetmez? Mesela kendini, gerçeği arayan entelektüel gibi gösteren Nuray Mert'in kendine böyle bir soru sorması gerekmez mi? Bu ülkenin faili meçhuller gerçeği ile Ergenekon arasında acaba bir bağlantı var mıdır diye insan merak etmez mi? Aileye kabul edildi diye birtakım gerçeklere gözünü kapatması mı gerekir? Bu ülkede Ergenekon üzerinden birileri tartışılacaksa, bu herhalde Fethullah Gülen olmamalı. Bilmem farkında mısınız, bu Ergenekon denen örgüt Türkiye'nin karanlık derin devleti. Cinayet, bombalama, medyatik linç, toplumsal provokasyon gibi suçların zanlısı. Entelektüellerden "mahalle karısı" ağzıyla yazılar yazmaları yerine bunları tartışmaya açmalarını beklemek çok mu büyük bir beklenti acaba?

Şu kadar köşe yazarı hâlâ sanki ilk kez Fethullah Gülen Hocaefendi dile getirmiş gibi 'GATAkulli' lafını konuşuyor. Nedense bütün Türkiye'nin gözünün önünde göstere göstere yapılan 'Gatakulli'yi kimse konuşmuyor. Bu kadar suçla itham edilen insanların birer ikişer salıverilmesi, üstelik internetlere düşen konuşma kasetlerinde söyledikleri vahim sözlere rağmen salıverilmesini hiç tartışmıyorlar.

Neyse, filmin başına dönersek Ali Balkız'a çok geçmiş olsun. Ergenekon daha önce deşifre edilseydi, belki de Uğur Mumcu'lar, Turan Dursun'lar da yaşıyor olacaktı.


MEHMET KAMIŞ/ZAMAN


İŞTE NURAY MERT'İN KAVGA ÇIKARTAN O YAZISI TIKLAYIN