23 Mar 2014 17:46
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:01
Fethullah Gülen'in ailesinden yeni açıklama
Fethullah Gülen'in ailesi adına Kemal Gülen açıklama yaptı.
İşte Kemal Gülen'in açıklamalarından satır başları
Bizler burada muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin birinci, ikinci, üçüncü kuşak akrabaları olarak huzurunuza çıktık. Bu çıkışımız temelde nesebi bir kaygı veya akrabalık bağından dolayı bir sahip çıkma olarak değerlendirilmemeli. Aksine demokrasi hukuk ve özgürlükler sorununun en yoğun biçimde yaşandığı şu günlerde herkes gibi bize de büyük sorumluluklar düştüğü inancıyla bu toplantıyı tertip ettik. Düşüncelerimizi Türkiye ve dünya kamuoyu ile paylaşmak zorunluluğunu hissettik.
Cümle âlem bilir ve bizler de yakinen şahidiz ki Fethullah Gülen Hocaefendi ta çocukluktan bu yana kendini hak bir davaya adamış, o yolda çile çekmiş, ıstırapla yaşamış; ancak hiç bir zaman şikâyette bulunmamış değerli bir fikir ve dava adamıdır. Onun şu son süreçte zaruretler haricinde iradı olarak susması, vicdanların konuşmasını şart haline getirir. Onun susturulmaya çalışılması, zulmün ne kadar azgın hale geldiğinin ispatıdır. Bugün buradan bütün dünyaya haykırmak isteriz ki; hayatının bütün dönemlerine şahit olduğumuz Fethullah Gülen Hocaefendi, bu milletin yetiştirdiği ve dünyanın bağrına bastığı büyük bir düşünce ve aksiyon insanıdır! Onu inciten, Anadolu insanını incitmiş olur! Onun gönlünü kıran milletimizin gönlünü kırmış olur!
KİMİN VERGİSİNİ KİMİ YOK ETMEK İÇİN KULLANIYORSUNUZ?
Bildiğiniz üzere 3 ayı aşkın bir süredir Hocaefendiye ve onu sevip takdir eden camiaya karşı devlet imkânları ile akıl almaz bir linç kampanyası yürütülüyor. Bu kampanya bizzat ülkenin başbakanının yönlendirmesi ve teşviki ile gerçekleşiyor.
Kıymetli misafirler, akl-ı selim herkesin ittifakı ile öfke tarafından esir alınmış bir iktidar aklı vardır bugün Türkiye’de. Bazı insanlar bu aklın yönlendirdiği sele kendilerini kaptırmış ve onlar da öfkenin, nefretin esiri olmuştur. Sağduyu ve vicdan işlemez hale gelmiştir.
İktidar partisinin kullandığı kırıcı ve yıkıcı siyaset dili kitleleri birbirlerine karşı ötekileştirmiş ve kutuplaştırmıştır. Maalesef bu süreç bütün hızıyla devam etmektedir.
Herkesin gözü önünde cereyan eden bu süreçte öfke ile sarf edilen sözler, TV ekranları önündeki seyircilerin yüzünü kızartıyor, gazete sayfalarındaki beyanlar okuyanları mahcup ediyor. Evet, devlet imkânlarını tepe tepe kullanarak yapılan ve dokunulmazlık zırhı arkasına sığınılarak icra edilen kara propaganda vicdanları yaralıyor, yürekleri dağlıyor. Ailesi olarak biz de soruyoruz: siz hangi hakla devletin medya gücünü, emniyet güçlerini arkanıza alarak yalan ve iftira kampanyası düzenliyorsunuz? Kimin vergisini kimi yok etmek için kullanıyorsunuz.
Evet; son bir kaç aydır bilerek yapıldığı için maalesef dahi diyemediğimiz Hocaefendi hakkında nice akla hayale gelmedik iftiralar atılıyor, bile bile yalanlar söyleniyor; çamur at izi kalsın mantığıyla hareket ediliyor. Bu iftiralar bize de; yani akrabalarına da yapılıyor. Soyumuz-sopumuz, geldiğimiz yer ve soy ağacımız çok net bilindiği halde gerçek dışı iddialar ortaya sürülüyor ve bu yolla Hocaefendi hakkında farklı bir imaj oluşturulmaya çalışılıyor. Biz ırkçı değiliz, her türlü ırkçılığa da karşıyız; ancak bir kısım karanlık odakların Hocaefendi'nin soy kütüğünü başka göstererek çifte ırkçılık yaptığının da farkındayız.
Hiç kimse ırkı, rengi, soyu ile suçlanamaz; ama gerçek dışı bilgilerle hem nispet edilen bir ırk hem de onunla ilgisi olmayan bir aile zan altında tutulmak isteniyor. Cahiliye âdeti olan ırkçılığı ve küfür alameti sayılan yalancılığı müfterilere iade ediyoruz.
BU SÖYLEMLERİ HANGİ DELİLE DAYANDIRIYORLAR?
Muhterem hazirun ve değerli basın mensupları
Öyle bir noktaya geldik ki artık seçim mitinglerine çocuklarımızı götüremediğimiz gibi miting konuşmalarının yer aldığı haberleri bile seyrettiremiyoruz. Burada tekrarlamaktan utandığımız ağzı açılmamış hakaret ve küfürlerin bazılarını ilk defa duyuyoruz. Söz konusu o galiz tabirler, delilsiz, mesnetsiz suçlamalar için sarf edilen hakaretlerin tarih boyunca başkaları için kullanılmadığını da tarihçilerin beyanlarından öğreniyoruz. Sürekli öfke nöbetinde bulunan insanlar misali, mantık ve muhakemeden uzak bu söylemleri, hangi delile dayanarak emin bir şekilde telaffuz ediyorlar, tarihçilerin çözemediği gibi biz de çözemiyoruz. Mümin, Müslüman ve kul hakkına inanan insanların ağzından çıkan kin, nefret, düşmanlık kokan bu hakaretleri, Hocaefendinin beyanını ödünç alarak ifade edelim, kendilerine hiç ama hiç yakıştıramadık.
BU VEFASIZLIĞI VE KADİRBİLMEZLİĞİ ANLAYAMADIĞIMIZI BEYAN EDERİZ
Tam bu aşamada anlayamadığımız ve mana veremediğimiz bir hususu Erzurum’da ifade etmiş olmakla beraber bir de buradan ifade etmek istiyoruz. Hocaefendi ile birlikte milletin istikbali adına yıllarca omuz omuza hizmet ettiklerini gözlemlediğimiz diyanet camiası, ilahiyat fakültelerindeki ilim adamları ve kanaat önderlerinin suskunluğu bir yana, birkaç ham ve hasta ruhun medya aracılığı ile hak hukuk tanımaz insanların değirmenlerine su taşımalarını da esefle görüyor, bu vefasızlığı ve kadirbilmezliği anlayamadığımızı beyan ediyoruz.
HOCAEFENDİ AÇILIMLARI DESTEKLEMİŞTİ
Hükümet sonunu iyi getiremese bile bazı güzel açılımlar yapmış Hocaefendi de biz de aile olarak demokrasi adına ümit verici bu gelişmeleri alkışlamıştık. Hocaefendi Kürt açılım alevi açılımı roman açılım gibi hayırlı adımların hepsini ta baştan itibaren sulhta hayır vardır diyerek desteklemiştir. Değerli aile büyüğümüzü açılım karşıtı göstermek en azından insafsızlık olur.
HOCAEFENDİ HEP İSTİĞNA DÜSTURUYLA YAŞADI
Bu millet de şahittir biz de şahidiz ki Fethullah Gülen Hocaefendi hayatı boyunca hep istiğna düsturuyla yaşadı. Kimsenin yardımını kabul etmedi, hiç bir fani karşısında eğilip bükülmedi. Paraya, mala, mülke, makama şöhrete ve kibre boyun eğmedi. Bu güzel insanın dava aşkına, mahviyet düşüncesine, murakabe ve muhasebe şuuruna 75 yıllık ömrü içinde binler, yüzbinler, milyonlarca insan şahit oldu.
Bununla beraber maalesef bazı çapsız tetikçiler kirasını ödeyerek ikamet ettiği vakıf tesislerini, onun şahsi malı imiş gibi göstererek onu "malikânede yaşıyor" yalan ve iftirasında bulundular. Biz biliyoruz ki yalan bütün kötülüklerin anasıdır. Yine biliyoruz ki bir kere yalan söyleyen onu kapatmak için başka yalanlar uydurmak zorunda kalır ve insan zamanla yalan makinesine döner. Bugün siyasette ve medyada böyle makinelerin varlığından kamuoyu ciddi şekilde rahatsızdır.
Hocaefendinin tüm hayatı halkın içinde geçmiştir. Değil saraylar, malikâneler, evler, Hocaefendinin kendine ait bir çadırı dahi olmamıştır. Müreffeh bir hayatı tercih edebileceği gençlik dönemlerinde bile milletvekilliği dâhil dünyanın bütün imkânlarını, önüne çıkan bütün fırsatlarını elinin tersi ile itmiş ve cami pencerelerinde, tahta kulübelerde yaşamayı tercih etmiştir. Hizmete zarar gelir düşüncesiyle aynı mütevazı hayatı kardeşleri başta olmak üzere akrabalarının da yaşamasını istemiş hatta kardeşlerinin zengin olmaması için ‘iki yakaları bir araya gelmesin diye Allaha yalvarmıştır.
Eğer bunlarla amaçları Hocaefendinin o ter temiz hayatına leke çalmak, kamuoyunda itibarı ile oynamak ise, rahatlıkla söyleyebiliriz ki bu beyhude bir uğraştır. Değil bu iftiralar yalanlar bunlara bir bunlar kadar daha yalan ve iftira koyup atsalar, Hocaefendinin o pak damenini lekelemeye güçleri yetmeyecektir.
Aklını dünya malına kaptırmış, gönlünü şu fani dünyanın efsununa teslim etmiş kimseler Hocaefendinin dünyayı elinin tersiyle itmesini, kardeşleri için yaptığı bu duayı anlayamayabilir. Varsın onlar anlamasın neyin doğru neyin yanlış olduğunu Allah biliyor ya. Allaha ve ahret gününe inananlar hayatı kılı kırk yararcasına yaşarlar; Hocaefendi kılı kırk değil belki dörtyüz yararak yaşıyor, değil bir insanın karıncanın hatta bir arının bile hakkını teslim ediyor.
KÜPÜN İÇİNDE NE VARSA DIŞA ONU SIZDIRIR
Biz biliyoruz ki herkes kendi karakterinin gereğini yapar. Zulmetme kabiliyeti olanlar zulmederler. Hakaretle içli dışlı yasayanlar, içlerinde hakaret ve küfür çukurları taşıyanlar hakaret eder. Küpün içinde ne varsa dışa onu sızdırır.. Varsın onlar zulme, hakarete devam etsinler, biz onlar için Allahtan rahmet ve mağfiret diliyoruz. Ancak basiretleri kilitlenmiş, komplo ve vehimlere kendilerini kaptırmış bu insanlara hiç olmazsa bir kez boy aynasına bakmalarını tavsiye ediyoruz.
Bu tavsiyeleri yapıyoruz ama değişen hiç bir şeyin olmadığını da üzüntü ile müşahede ediyoruz. Geçen hafta Hocaefendi, Zaman Gazetesinde tam bir hafta boyunca yayınlanan röportajında bir takım yolsuzluk ve suiistimaller varsa bunların örtülmemesi gerektiğini ifade etti. Ardından yolsuzlukların deşifresinden ve ortaya çıkarılmasından ne kendisinin ne de tanıdığı insanların bilgisinin bulunmadığını bir kez daha açıkladı.
Hâlbuki kamuoyuna izah edilemeyen her husus gibi bu yolsuzluk soruşturması da maalesef hizmet hareketine ve değerli aile büyüğümüze yıkılmaya çalışıldı. İhtimal bununla gerçek paralel yapının üstü örtülmek istendi. Fakat Hocaefendinin hafta boyunca yaptığı makul ve barışçıl açıklamaların hiçbiri başbakanı aylardır devam ettirdiği seviyesiz saldırıdan vazgeçiremedi.
Hatta cuma günü Erzurum’da hemşerilerimize seslendi. Biz hayretler içindeyiz. Alvarlı efenin manevi terbiyesinden geçmiş, şehrin yetiştirdiği bu nadide insanı yuhalatmasından başbakanın nasıl bir zevk aldığını merak etmiyor değiliz. Hocaefendi hakkını helal etse bile bizim yürek yangınımızın arşı ihtizaza getireceği ümidini taşıyor, bu yangına destek veren medya kuruluşlarını da insaf ve izana davet ediyoruz.
SİZ KİMİN MALINI KİMDEN KAÇIRIYORSUNUZ?
Dünya çiçeklerini ve bahçıvanlarını düşman ilan eden kindarlar Türkçe şölenlerini de yasaklamak istiyorlarmış. misafirperliğin bu kadarına pes doğrusu. Öncelikle stadyumlar, salonlar milletin vergisi ile yapılmış kurumlardır. siz kimin malını kimden kaçırıyorsunuz, gerçekten anlamakta zorlanıyoruz. Türkiye sevdalısı bu kadar insanın yetişmesi neden zorunuza gidiyor bir anlayabilsek. Velev ki zorbalıkla bu kurumların kapılarını milletimize açmadınız, şöleni tertip edenlere buradan sesleniyoruz, biz aile olarak söz veriyoruz ki tarlarımız bahçelerimiz evimiz neyimiz varsa şölen yapmanız için hepsi emrinize amadedir.
"DOST BİLDİĞİ İNSANLARIN DİLİNDEN DAHA AĞIR SUÇLAMALARLA KARŞI KARŞIYA"
Hocaefendi defalarca cenderelerden geçti 12 Mart muhtırasında hapis yattı. 12 Eylül’de suçsuz yere 6 sene bir kaçak gibi takip edildi. İcat edilmiş suçlamalarla bazı arkadaşlarının ve kardeşlerinin hapis yattığını gördü. 28 Şubat sürecinde yıllarca en ağır suçlamalarla yargılandı ve beraat etti. Bu kez ise dost bildiği, itimat ettiği insanların dilinden daha ağır ithamlar, daha ağır suçlamalar ile karşı karşıya. Örgüt, çete ve casusluk gibi lafların ardından değerli aile büyüğümüz hakkında bir dava açılacağı artık meydanlarda söyleniyor.
Ortada hiçbir suç olmadığı ve şu ana kadar hiç bir suç bulunamadığı halde, kanun gücünü zorlamak adalet duygusuyla bağdaşmıyor. “suçu ispatlanmamış herkes masumdur” karinesinin neden değerli aile büyüğümüz için uygulanmadığını ve daha baştan suçlu kabul edilerek yargısız infaz yapıldığını milletimizin vicdanına havale ediyoruz. Biz de aile olarak sahte delil üretilecek olmasından endişe duyuyor, memleketimizin geleceği adına kaygılarımızı paylaşıyoruz. Bir de bu yaftalamaların “dost görünenlerin eliyle yapılmasını daha acı buluyor ve bir an önce Hocaefendi üzerinden başlatılan ve bütün hizmet hareketini içine alan bu eziyetin bitirilmesini ve milletin huzura kavuşmasını istiyoruz.
Bu vesile ile akrabaları olarak Hocaefendi'ye kısa bir hitapta bulunmak istiyoruz
Muhterem hocam
Siz çok yaralanmıştınız... Yapmadığınız hatta aklınızdan bile geçirmediğiniz halde bir sürü iftira ile günlerce suçlandınız. 28 Şubatı geride bırakan bu suçlamaları her seferinde usulünce reddettiniz... Zaten suçlayanlar da bir delil getiremediler. Nihayet sebeplerin bütünüyle sukut ettiği yerde Müsebbib-ül Esbap olan Allah’a ellerinizi açıp içinizi döktünüz. Yüreği tir tir titreyen güvercin kalbi gibi bir kalple bizler ekranları başında sizin bu duanızı seyrederken gözyaşlarına boğulduk. Tıpkı sizin açtığınız gibi ellerimizi semalara doğru uzatıp can-u gönülden “âmin” dedik ve sizi bu noktaya getirenleri Allah’a havale ettik. Ama her nedense bizim can-u gönülden âmin dediğimiz bu duaya bazıları, müfteriler, hilaf-ı vaki beyanlarda bulunanlar, suçlayanlar ve bunları alkışlayanlar âmin bile diyemediler. Müslüman beddua mı eder sloganıyla hadisenin yönünü değiştirmeye çalıştılar... Bunlar oy devşirmeye, taraftar ütmeye gayret ettiler. İhtimal ömürleri boyunca böyle dua eden görmedikleri için sizin o mehib duruşunuz onların yüreklerinde deprem etkisi oluşturdu. Kabul olacağından ödleri koptu.
Durma bilmeyen bu iftiralar ve hakaretler karşısında biz buradan bir kere daha o duanıza âmin diyor ve sizin masumiyetinizi karalamaya çalışanları da âmin demeye çağırıyoruz.
Kıymetli hazirun Sokaklar gergin, miting meydanları alev topu gibi. Öfke dağları oluşmuş, bir kıvılcım bekliyor patlamak için. Mütebessim gözlerin yerini ateşli bakışlar almış, kardeşler bile birbiriyle kavga ediyor, rakiplere acımasızca saldırılar yapılıyor, bu arada Hocaefendi de sanki bir siyasi rakipmiş gibi haddi aşmışlar tarafından muvakkaten aklı başından gitmiş partizanların önüne atılıyor. Hayır, buna hakkınız yok. Onu sevenleri üzmeye hakkınız yok. Bu gün meydanlarda siyasetin tahrikine gelerek muhterem hocamıza olmadık şeyler söyleyenlerin en kısa sürede gerçekleri göreceğini ümit ediyor, o kardeşlerimize Mevla’dan insaf, izan ve basiret vermesini niyaz ediyoruz. Tahrikçileri de dünyada hukuka, mahşerde mizana havale ediyoruz.
Muhterem büyüğümüzün teşvikleriyle başlayan Milletimizin bugününe ve yarınına, hatta bütün insanlığa yapılan şu hizmetler, Allah’ın izni ve inayetiyle devam edecek, kervan yürüyecektir. Bu kervanı yine Allah’ın lütfu ve keremi ile ne iftiralar durdurur, ne de yalanlar. Vicdanı ve kalbi duru olan insanlar bu iftira ve yalanları basiretleriyle kavrayacaklar; bu da geçer yahu deyip hizmete devam edecekler..
Biz buradan bir kez daha sağduyu çağrısı yapıyoruz. Bizler Gülen ailesi olarak peygamber efendimizin “zalim de olsa, mazlum da olsa, kardeşine yardım et!” Emrine uygun davranacağımıza, dövene elsiz, sövene dilsiz ve derviş gönülsüz gerek istikametinde, her türlü kavga ortamından uzak kalacağımıza söz veriyoruz.
Allah milletimize devletimize zeval vermesin, başta Hocaefendi olmak üzere ailemize ve milletimizin her ferdine sağlık afiyet ve iman selamet versin.teşekkür ederim.
Bizler burada muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin birinci, ikinci, üçüncü kuşak akrabaları olarak huzurunuza çıktık. Bu çıkışımız temelde nesebi bir kaygı veya akrabalık bağından dolayı bir sahip çıkma olarak değerlendirilmemeli. Aksine demokrasi hukuk ve özgürlükler sorununun en yoğun biçimde yaşandığı şu günlerde herkes gibi bize de büyük sorumluluklar düştüğü inancıyla bu toplantıyı tertip ettik. Düşüncelerimizi Türkiye ve dünya kamuoyu ile paylaşmak zorunluluğunu hissettik.
Cümle âlem bilir ve bizler de yakinen şahidiz ki Fethullah Gülen Hocaefendi ta çocukluktan bu yana kendini hak bir davaya adamış, o yolda çile çekmiş, ıstırapla yaşamış; ancak hiç bir zaman şikâyette bulunmamış değerli bir fikir ve dava adamıdır. Onun şu son süreçte zaruretler haricinde iradı olarak susması, vicdanların konuşmasını şart haline getirir. Onun susturulmaya çalışılması, zulmün ne kadar azgın hale geldiğinin ispatıdır. Bugün buradan bütün dünyaya haykırmak isteriz ki; hayatının bütün dönemlerine şahit olduğumuz Fethullah Gülen Hocaefendi, bu milletin yetiştirdiği ve dünyanın bağrına bastığı büyük bir düşünce ve aksiyon insanıdır! Onu inciten, Anadolu insanını incitmiş olur! Onun gönlünü kıran milletimizin gönlünü kırmış olur!
KİMİN VERGİSİNİ KİMİ YOK ETMEK İÇİN KULLANIYORSUNUZ?
Bildiğiniz üzere 3 ayı aşkın bir süredir Hocaefendiye ve onu sevip takdir eden camiaya karşı devlet imkânları ile akıl almaz bir linç kampanyası yürütülüyor. Bu kampanya bizzat ülkenin başbakanının yönlendirmesi ve teşviki ile gerçekleşiyor.
Kıymetli misafirler, akl-ı selim herkesin ittifakı ile öfke tarafından esir alınmış bir iktidar aklı vardır bugün Türkiye’de. Bazı insanlar bu aklın yönlendirdiği sele kendilerini kaptırmış ve onlar da öfkenin, nefretin esiri olmuştur. Sağduyu ve vicdan işlemez hale gelmiştir.
İktidar partisinin kullandığı kırıcı ve yıkıcı siyaset dili kitleleri birbirlerine karşı ötekileştirmiş ve kutuplaştırmıştır. Maalesef bu süreç bütün hızıyla devam etmektedir.
Herkesin gözü önünde cereyan eden bu süreçte öfke ile sarf edilen sözler, TV ekranları önündeki seyircilerin yüzünü kızartıyor, gazete sayfalarındaki beyanlar okuyanları mahcup ediyor. Evet, devlet imkânlarını tepe tepe kullanarak yapılan ve dokunulmazlık zırhı arkasına sığınılarak icra edilen kara propaganda vicdanları yaralıyor, yürekleri dağlıyor. Ailesi olarak biz de soruyoruz: siz hangi hakla devletin medya gücünü, emniyet güçlerini arkanıza alarak yalan ve iftira kampanyası düzenliyorsunuz? Kimin vergisini kimi yok etmek için kullanıyorsunuz.
Evet; son bir kaç aydır bilerek yapıldığı için maalesef dahi diyemediğimiz Hocaefendi hakkında nice akla hayale gelmedik iftiralar atılıyor, bile bile yalanlar söyleniyor; çamur at izi kalsın mantığıyla hareket ediliyor. Bu iftiralar bize de; yani akrabalarına da yapılıyor. Soyumuz-sopumuz, geldiğimiz yer ve soy ağacımız çok net bilindiği halde gerçek dışı iddialar ortaya sürülüyor ve bu yolla Hocaefendi hakkında farklı bir imaj oluşturulmaya çalışılıyor. Biz ırkçı değiliz, her türlü ırkçılığa da karşıyız; ancak bir kısım karanlık odakların Hocaefendi'nin soy kütüğünü başka göstererek çifte ırkçılık yaptığının da farkındayız.
Hiç kimse ırkı, rengi, soyu ile suçlanamaz; ama gerçek dışı bilgilerle hem nispet edilen bir ırk hem de onunla ilgisi olmayan bir aile zan altında tutulmak isteniyor. Cahiliye âdeti olan ırkçılığı ve küfür alameti sayılan yalancılığı müfterilere iade ediyoruz.
BU SÖYLEMLERİ HANGİ DELİLE DAYANDIRIYORLAR?
Muhterem hazirun ve değerli basın mensupları
Öyle bir noktaya geldik ki artık seçim mitinglerine çocuklarımızı götüremediğimiz gibi miting konuşmalarının yer aldığı haberleri bile seyrettiremiyoruz. Burada tekrarlamaktan utandığımız ağzı açılmamış hakaret ve küfürlerin bazılarını ilk defa duyuyoruz. Söz konusu o galiz tabirler, delilsiz, mesnetsiz suçlamalar için sarf edilen hakaretlerin tarih boyunca başkaları için kullanılmadığını da tarihçilerin beyanlarından öğreniyoruz. Sürekli öfke nöbetinde bulunan insanlar misali, mantık ve muhakemeden uzak bu söylemleri, hangi delile dayanarak emin bir şekilde telaffuz ediyorlar, tarihçilerin çözemediği gibi biz de çözemiyoruz. Mümin, Müslüman ve kul hakkına inanan insanların ağzından çıkan kin, nefret, düşmanlık kokan bu hakaretleri, Hocaefendinin beyanını ödünç alarak ifade edelim, kendilerine hiç ama hiç yakıştıramadık.
BU VEFASIZLIĞI VE KADİRBİLMEZLİĞİ ANLAYAMADIĞIMIZI BEYAN EDERİZ
Tam bu aşamada anlayamadığımız ve mana veremediğimiz bir hususu Erzurum’da ifade etmiş olmakla beraber bir de buradan ifade etmek istiyoruz. Hocaefendi ile birlikte milletin istikbali adına yıllarca omuz omuza hizmet ettiklerini gözlemlediğimiz diyanet camiası, ilahiyat fakültelerindeki ilim adamları ve kanaat önderlerinin suskunluğu bir yana, birkaç ham ve hasta ruhun medya aracılığı ile hak hukuk tanımaz insanların değirmenlerine su taşımalarını da esefle görüyor, bu vefasızlığı ve kadirbilmezliği anlayamadığımızı beyan ediyoruz.
HOCAEFENDİ AÇILIMLARI DESTEKLEMİŞTİ
Hükümet sonunu iyi getiremese bile bazı güzel açılımlar yapmış Hocaefendi de biz de aile olarak demokrasi adına ümit verici bu gelişmeleri alkışlamıştık. Hocaefendi Kürt açılım alevi açılımı roman açılım gibi hayırlı adımların hepsini ta baştan itibaren sulhta hayır vardır diyerek desteklemiştir. Değerli aile büyüğümüzü açılım karşıtı göstermek en azından insafsızlık olur.
HOCAEFENDİ HEP İSTİĞNA DÜSTURUYLA YAŞADI
Bu millet de şahittir biz de şahidiz ki Fethullah Gülen Hocaefendi hayatı boyunca hep istiğna düsturuyla yaşadı. Kimsenin yardımını kabul etmedi, hiç bir fani karşısında eğilip bükülmedi. Paraya, mala, mülke, makama şöhrete ve kibre boyun eğmedi. Bu güzel insanın dava aşkına, mahviyet düşüncesine, murakabe ve muhasebe şuuruna 75 yıllık ömrü içinde binler, yüzbinler, milyonlarca insan şahit oldu.
Bununla beraber maalesef bazı çapsız tetikçiler kirasını ödeyerek ikamet ettiği vakıf tesislerini, onun şahsi malı imiş gibi göstererek onu "malikânede yaşıyor" yalan ve iftirasında bulundular. Biz biliyoruz ki yalan bütün kötülüklerin anasıdır. Yine biliyoruz ki bir kere yalan söyleyen onu kapatmak için başka yalanlar uydurmak zorunda kalır ve insan zamanla yalan makinesine döner. Bugün siyasette ve medyada böyle makinelerin varlığından kamuoyu ciddi şekilde rahatsızdır.
Hocaefendinin tüm hayatı halkın içinde geçmiştir. Değil saraylar, malikâneler, evler, Hocaefendinin kendine ait bir çadırı dahi olmamıştır. Müreffeh bir hayatı tercih edebileceği gençlik dönemlerinde bile milletvekilliği dâhil dünyanın bütün imkânlarını, önüne çıkan bütün fırsatlarını elinin tersi ile itmiş ve cami pencerelerinde, tahta kulübelerde yaşamayı tercih etmiştir. Hizmete zarar gelir düşüncesiyle aynı mütevazı hayatı kardeşleri başta olmak üzere akrabalarının da yaşamasını istemiş hatta kardeşlerinin zengin olmaması için ‘iki yakaları bir araya gelmesin diye Allaha yalvarmıştır.
Eğer bunlarla amaçları Hocaefendinin o ter temiz hayatına leke çalmak, kamuoyunda itibarı ile oynamak ise, rahatlıkla söyleyebiliriz ki bu beyhude bir uğraştır. Değil bu iftiralar yalanlar bunlara bir bunlar kadar daha yalan ve iftira koyup atsalar, Hocaefendinin o pak damenini lekelemeye güçleri yetmeyecektir.
Aklını dünya malına kaptırmış, gönlünü şu fani dünyanın efsununa teslim etmiş kimseler Hocaefendinin dünyayı elinin tersiyle itmesini, kardeşleri için yaptığı bu duayı anlayamayabilir. Varsın onlar anlamasın neyin doğru neyin yanlış olduğunu Allah biliyor ya. Allaha ve ahret gününe inananlar hayatı kılı kırk yararcasına yaşarlar; Hocaefendi kılı kırk değil belki dörtyüz yararak yaşıyor, değil bir insanın karıncanın hatta bir arının bile hakkını teslim ediyor.
KÜPÜN İÇİNDE NE VARSA DIŞA ONU SIZDIRIR
Biz biliyoruz ki herkes kendi karakterinin gereğini yapar. Zulmetme kabiliyeti olanlar zulmederler. Hakaretle içli dışlı yasayanlar, içlerinde hakaret ve küfür çukurları taşıyanlar hakaret eder. Küpün içinde ne varsa dışa onu sızdırır.. Varsın onlar zulme, hakarete devam etsinler, biz onlar için Allahtan rahmet ve mağfiret diliyoruz. Ancak basiretleri kilitlenmiş, komplo ve vehimlere kendilerini kaptırmış bu insanlara hiç olmazsa bir kez boy aynasına bakmalarını tavsiye ediyoruz.
Bu tavsiyeleri yapıyoruz ama değişen hiç bir şeyin olmadığını da üzüntü ile müşahede ediyoruz. Geçen hafta Hocaefendi, Zaman Gazetesinde tam bir hafta boyunca yayınlanan röportajında bir takım yolsuzluk ve suiistimaller varsa bunların örtülmemesi gerektiğini ifade etti. Ardından yolsuzlukların deşifresinden ve ortaya çıkarılmasından ne kendisinin ne de tanıdığı insanların bilgisinin bulunmadığını bir kez daha açıkladı.
Hâlbuki kamuoyuna izah edilemeyen her husus gibi bu yolsuzluk soruşturması da maalesef hizmet hareketine ve değerli aile büyüğümüze yıkılmaya çalışıldı. İhtimal bununla gerçek paralel yapının üstü örtülmek istendi. Fakat Hocaefendinin hafta boyunca yaptığı makul ve barışçıl açıklamaların hiçbiri başbakanı aylardır devam ettirdiği seviyesiz saldırıdan vazgeçiremedi.
Hatta cuma günü Erzurum’da hemşerilerimize seslendi. Biz hayretler içindeyiz. Alvarlı efenin manevi terbiyesinden geçmiş, şehrin yetiştirdiği bu nadide insanı yuhalatmasından başbakanın nasıl bir zevk aldığını merak etmiyor değiliz. Hocaefendi hakkını helal etse bile bizim yürek yangınımızın arşı ihtizaza getireceği ümidini taşıyor, bu yangına destek veren medya kuruluşlarını da insaf ve izana davet ediyoruz.
SİZ KİMİN MALINI KİMDEN KAÇIRIYORSUNUZ?
Dünya çiçeklerini ve bahçıvanlarını düşman ilan eden kindarlar Türkçe şölenlerini de yasaklamak istiyorlarmış. misafirperliğin bu kadarına pes doğrusu. Öncelikle stadyumlar, salonlar milletin vergisi ile yapılmış kurumlardır. siz kimin malını kimden kaçırıyorsunuz, gerçekten anlamakta zorlanıyoruz. Türkiye sevdalısı bu kadar insanın yetişmesi neden zorunuza gidiyor bir anlayabilsek. Velev ki zorbalıkla bu kurumların kapılarını milletimize açmadınız, şöleni tertip edenlere buradan sesleniyoruz, biz aile olarak söz veriyoruz ki tarlarımız bahçelerimiz evimiz neyimiz varsa şölen yapmanız için hepsi emrinize amadedir.
"DOST BİLDİĞİ İNSANLARIN DİLİNDEN DAHA AĞIR SUÇLAMALARLA KARŞI KARŞIYA"
Hocaefendi defalarca cenderelerden geçti 12 Mart muhtırasında hapis yattı. 12 Eylül’de suçsuz yere 6 sene bir kaçak gibi takip edildi. İcat edilmiş suçlamalarla bazı arkadaşlarının ve kardeşlerinin hapis yattığını gördü. 28 Şubat sürecinde yıllarca en ağır suçlamalarla yargılandı ve beraat etti. Bu kez ise dost bildiği, itimat ettiği insanların dilinden daha ağır ithamlar, daha ağır suçlamalar ile karşı karşıya. Örgüt, çete ve casusluk gibi lafların ardından değerli aile büyüğümüz hakkında bir dava açılacağı artık meydanlarda söyleniyor.
Ortada hiçbir suç olmadığı ve şu ana kadar hiç bir suç bulunamadığı halde, kanun gücünü zorlamak adalet duygusuyla bağdaşmıyor. “suçu ispatlanmamış herkes masumdur” karinesinin neden değerli aile büyüğümüz için uygulanmadığını ve daha baştan suçlu kabul edilerek yargısız infaz yapıldığını milletimizin vicdanına havale ediyoruz. Biz de aile olarak sahte delil üretilecek olmasından endişe duyuyor, memleketimizin geleceği adına kaygılarımızı paylaşıyoruz. Bir de bu yaftalamaların “dost görünenlerin eliyle yapılmasını daha acı buluyor ve bir an önce Hocaefendi üzerinden başlatılan ve bütün hizmet hareketini içine alan bu eziyetin bitirilmesini ve milletin huzura kavuşmasını istiyoruz.
Bu vesile ile akrabaları olarak Hocaefendi'ye kısa bir hitapta bulunmak istiyoruz
Muhterem hocam
Siz çok yaralanmıştınız... Yapmadığınız hatta aklınızdan bile geçirmediğiniz halde bir sürü iftira ile günlerce suçlandınız. 28 Şubatı geride bırakan bu suçlamaları her seferinde usulünce reddettiniz... Zaten suçlayanlar da bir delil getiremediler. Nihayet sebeplerin bütünüyle sukut ettiği yerde Müsebbib-ül Esbap olan Allah’a ellerinizi açıp içinizi döktünüz. Yüreği tir tir titreyen güvercin kalbi gibi bir kalple bizler ekranları başında sizin bu duanızı seyrederken gözyaşlarına boğulduk. Tıpkı sizin açtığınız gibi ellerimizi semalara doğru uzatıp can-u gönülden “âmin” dedik ve sizi bu noktaya getirenleri Allah’a havale ettik. Ama her nedense bizim can-u gönülden âmin dediğimiz bu duaya bazıları, müfteriler, hilaf-ı vaki beyanlarda bulunanlar, suçlayanlar ve bunları alkışlayanlar âmin bile diyemediler. Müslüman beddua mı eder sloganıyla hadisenin yönünü değiştirmeye çalıştılar... Bunlar oy devşirmeye, taraftar ütmeye gayret ettiler. İhtimal ömürleri boyunca böyle dua eden görmedikleri için sizin o mehib duruşunuz onların yüreklerinde deprem etkisi oluşturdu. Kabul olacağından ödleri koptu.
Durma bilmeyen bu iftiralar ve hakaretler karşısında biz buradan bir kere daha o duanıza âmin diyor ve sizin masumiyetinizi karalamaya çalışanları da âmin demeye çağırıyoruz.
Kıymetli hazirun Sokaklar gergin, miting meydanları alev topu gibi. Öfke dağları oluşmuş, bir kıvılcım bekliyor patlamak için. Mütebessim gözlerin yerini ateşli bakışlar almış, kardeşler bile birbiriyle kavga ediyor, rakiplere acımasızca saldırılar yapılıyor, bu arada Hocaefendi de sanki bir siyasi rakipmiş gibi haddi aşmışlar tarafından muvakkaten aklı başından gitmiş partizanların önüne atılıyor. Hayır, buna hakkınız yok. Onu sevenleri üzmeye hakkınız yok. Bu gün meydanlarda siyasetin tahrikine gelerek muhterem hocamıza olmadık şeyler söyleyenlerin en kısa sürede gerçekleri göreceğini ümit ediyor, o kardeşlerimize Mevla’dan insaf, izan ve basiret vermesini niyaz ediyoruz. Tahrikçileri de dünyada hukuka, mahşerde mizana havale ediyoruz.
Muhterem büyüğümüzün teşvikleriyle başlayan Milletimizin bugününe ve yarınına, hatta bütün insanlığa yapılan şu hizmetler, Allah’ın izni ve inayetiyle devam edecek, kervan yürüyecektir. Bu kervanı yine Allah’ın lütfu ve keremi ile ne iftiralar durdurur, ne de yalanlar. Vicdanı ve kalbi duru olan insanlar bu iftira ve yalanları basiretleriyle kavrayacaklar; bu da geçer yahu deyip hizmete devam edecekler..
Biz buradan bir kez daha sağduyu çağrısı yapıyoruz. Bizler Gülen ailesi olarak peygamber efendimizin “zalim de olsa, mazlum da olsa, kardeşine yardım et!” Emrine uygun davranacağımıza, dövene elsiz, sövene dilsiz ve derviş gönülsüz gerek istikametinde, her türlü kavga ortamından uzak kalacağımıza söz veriyoruz.
Allah milletimize devletimize zeval vermesin, başta Hocaefendi olmak üzere ailemize ve milletimizin her ferdine sağlık afiyet ve iman selamet versin.teşekkür ederim.