29 Mayıs 2008 12:36 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:08

FETHULLAH GÜLEN'E EN YAKIN İSİM AÇIKLADI: GÜLEN MEDYASI NE DEMEK?...

Son dönemde medya dünyasında yaşanan bazı satış işlemlerinin ardından 'Gülen medyası güçleniyor' iddialarının daha sık gündeme getirilmesine yol açtı.

Son dönemde medya dünyasında yaşanan bazı satış işlemlerinin ardından 'Gülen medyası güçleniyor' iddialarının daha sık gündeme getirilmesine yol açtı. İddialarla ilgili açıklama Gülen'e en yakın isim olan Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce'den geldi.

BÜTÜN MEDYA AKP DÜŞMANI OLMAK ZORUNDA MI?


Son yıllarda/aylarda bazı gazete ve televizyonlar el değiştirdi. Yeni patronlar, iktidara, büyük medya patronları gibi acımasız muhalefet yapmayınca hemen "yandaş medya" damgasını yiyiverdiler. Medyada tekel oluşturmak isteyen medya patronları, AK Parti iktidarında acaba neden bu kadar acımasız, kavgacı ve intikamcı davranıyor? Ve kutuplaşmada en büyük rolü neden onlar oynuyor? Başka türlü de soralım. Bütün medya organları, gazeteler, televizyonlar, radyolar, dergiler AK Parti'ye düşmanlık yapmak ve CHP çizgisinde olmak mecburiyetinde midir?

"FETHULLAH GÜLEN'İ SEVER SAYARIZ"


Bir de işin içerisine neden Fethullah Gülen ismi karıştırılıyor? "Gülen medyayı ele geçiriyor", "Gülen medyası büyüyor" gibi yakıştırmalar yapılıyor.

Evet Zaman grubu, Samanyolu televizyon grubu, Sayın Fethullah Gülen'i seven, sayan, onun Türkiye'deki ve dünyadaki eğitim ve diyalog hizmetleriyle ilgili tavsiyelerini önemseyen insanların çalıştığı medya organları... Ama dikkat edilsin, farklı görüşlere, fikirlere bu medya grubunda olduğu kadar hiçbir yerde imkân tanınmıyor. Değişik inanç, kanaat sahibi insanlar en rahat ve özgür biçimde bu medya grubunda yazıyor ve konuşuyorlar. Demokrasi, özgürlükler, insan hakları, ülkenin menfaatleri, milletimizin kardeşliği, istikrar ve huzur en fazla bu grubun yayın organlarında savunuluyor. Bu gerçeği örtbas etmek için yapılan "dinci", "tarikatçı" karalamaları, sadece karalama sahiplerinin fikir ve karakter seviyesi hakkında bir ipucu vermiyor. Aynı zamanda statükonun devamından yana olanların rahatsızlığını da dışa vuruyor.

Türkiye öyle bir noktaya geldi dayandı ki, ya demokrasiden ve demokrasiyi tahkim edip ilerletecek reformlardan yana olacaksınız, ya da statüko adına zaptiyelik yapacaksınız. Ya yeniliği ve ilerlemeyi savunacaksınız, ya da bürokratik oligarşinin vesayet çabalarına arka çıkacaksınız. Ya haktan, hukuktan yana, ya da İttihatçı zorbalığın payandası olacaksınız.

"SAYIN GÜLEN'İN MEDYASI YOKTUR"


Sayın Gülen'in medyası yoktur, olmaz da. O bu ülkede en sevilen, en sayılan kanaat önderi ve aksiyon adamı. Onun tavsiye ettiği millî ve insanî hizmetleri, bu ülke insanı yüzde 90 itibarıyla destekliyor. İşte 6. Türkçe Olimpiyatı. 110 ülkeden 550 öğrenci, günlerdir bizim türkülerimizi, şarkılarımızı söylüyor. Milliyetçilikse milliyetçilik.. insanlıksa insanlık.. Vicdanı, insafı olan herkes etkilenir bu hizmetlerden... Sayın Gülen bu ülkede diyalog hizmetlerini başlatan insan. Türkiye'nin önde gelen gazetecileri, yazarları, sanatçıları, işadamları ile diyalog kurdu. Onlarla oturdu, konuştu, yemek yedi. Şimdi o insanlardan birkaçı öne çıkarsa, gazete patronu olursa "Gülenci" mi sayılacak? Böyle insafsız yaftalama olur mu?

Birbirimizi karalamak yerine medyada meslek ilkelerini uygulamaya karar versek, hem gazete patronlarına, hem de ülkemize iyilik yaparız...


HÜSEYİN GÜLERCE/ZAMAN