Fethullah Gülen neden ABD'de kalıyor?
Zaman yazarı Ali Aslan, Fethullah Gülen'in neden Türkiye'ye dönmediğini yazdı.
Yazara göre Gülen, ülkeyi istikrarsızlaştırıcı provokasyonlar
yapılabileceği endişesiyle Türkiye'ye dönmüyor.
Aslan'ın yazısındaki o bölüm;
Türkiye dâhil hiçbir devletten maddi beklentisi olmayan
bağımsız Hizmet camiasını dış güçlerin oyuncağı gibi göstermek
isteyenler, sıkça “Fethullah Gülen niye Amerika’da?” sorusunu
tedavüle sokuyor. Oysa Amerika Hocaefendi için sürgün hayatı
yaşadığı bir çilehaneden ibaret. Gezip tozmuyor. Amerikan hükümet
yetkilileriyle görüşmüyor. Hatta Bush yönetimi ‘neo-con’ kumpasıyla
oturum iznini engellemek isteyince bu izni mahkeme kararıyla
alabilmişti.
Hocaefendi’nin aidiyetini sorgulayanlar onu ya
tanımıyor ya da tüm dertleri karalamak. Onun kadar Türkiye
sevdalısı insan bulmak çok zordur. Zaten uzatmalı gurbeti de, bu
sevdasından. Dönerse ülkeyi istikrarsızlaştırıcı provokasyonlar
yapılabileceği endişesiyle vatan hasretini 15 yıldır kalbine
gömüyor. Hocaefendi’yle misafir olduğu vakıf binasında The Atlantic
dergisi için röportaj yapan Jamie Tarabay, geçen hafta NPR
radyosunda yaşam alanının ne kadar “mütevazı” olduğunu anlatıyordu.
İktidar yanlısı bir operasyon gazetesi ise aynı mekânı Gülen’in
“malikhane”si olarak tasvir etmişti. Türkiye’ye dönse, bu çilekeş
insana çamur atmak ve taciz etmek için daha neler yapabileceklerini
varın siz tahmin edin.
Hizmet’i sevenler, uluslararası ilişkilerde
gerilim ve çatışmaya öteden beri sıcak bakmaz. Bu bağlamda, ABD’yle
Türkiye arasında da ciddi sorunlar çıkması tercih edilmez. Zira
hırçınlıklar Türkiye’nin bölgesel ve global profilini yükseltmesine
engel olabilir. Haddizatında, siyasetçilerin popülist öfke
nöbetleri bir yana, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kadim dış
politika geleneği de aynı prensiplere dayalıdır. O halde,
Türkiye’nin tek global sivil hareketinin ABD dahil tüm dünya
ülkeleriyle yapıcı ilişkiler kurmak istemesinden daha doğal ve
meşru ne olabilir?
Fethullah Gülen Hocaefendi ve Hizmet’e “Amerikan
uşağı” türü iftiralar atanlar, Başbakan Erdoğan ve yakın
arkadaşlarının eski söylemlerine, eylemlerine, özgeçmişlerine ve
bağlantılarına baksalar acaba biraz insafa gelirler mi? Yoksa
vicdanları öfke ve nefretten tamamen körleşmiş mi? Allah aşkı,
Türkiye sevdası ve insanlık sevgisiyle hareket eden bu insanlara
yapılanlar reva mıdır?
Yazının devamını okumak için tıklayın