Fethullah Gülen: Bir AVM bir damla kan eder miydi?
Zaman Gazetesi'nden Ekrem Dumanlı'ya konuşan Fethullah Gülen, röportajın dördüncü bölümünde yurtdışındaki Türk okullarından çözüm sürecine ve Gezi olaylarına kadar her konuda açıklama yaptı.
''Türk okullarını yabancılara gammazlama gayretlerini
duydukça iki büklüm oluyorum'' diyen Gülen, Gezi olayları hakkında
da “Demokratik talepler, çevre duyarlığıyla masumane bir şekilde
başlayan eylemler oldu. Hoşgörüyle yaklaşılabilirdi. Gidilip
nabızları tutulup dertleri dinlenebilirdi. Tam tersine şiddetle
bastırıldı. Oraya yapılacak bir AVM, bir damla kan eder miydi?”
ifadelerini kullandı.
İŞTE GÜLEN'İN ÖNEMLİ AÇIKLAMALARI:
GAMMAZLAMA GAYRETLERİ
(Ankara’da Büyükelçiler Konferansı’nda “Bu örgütü muhataplarınıza
iyi anlatın” denildiği sorusuna) Dünyanın dört bir bucağından gelen
gammazlama gayretlerini duydukça iki büklüm oluyor, Cenab-ı Hakk’a
sığınıyorum. . Maalesef tahribat arzusu insaf sınırlarını zorluyor.
Bu müesseseler Anadolu insanının büyük fedakârlıklarıyla kuruldu.
Türkiye’den hemen herkes o okulları gördü. Sağcısı, solcusu,
ulusalcısı, dindarı, ateisti… AK Partilisi, CHP’lisi, MHP’lisi,
BBP’lisi, Saadet Partilisi, BDP’lisi… Bir kişi duymadım ki çıksın
‘bu okullar zararlıdır’ desin, kapatalım desin.
GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ
Dünyanın dört bir yanına kültürümüzü, dilimizi taşıyan bu
insanların faaliyetlerini görmezlikten gelmek bir nankörlüktür.
Güneş balçıkla sıvanmaz. Ne yaparlarsa yapsınlar, bu basiretli
toplum her şeyi görüyor ve biliyor. Dolayısıyla olup biten bu
şeylere engel olamama, ışığını söndürememe, onları hezeyana sevk
ediyor olabilir.
TÜRKİYE DÜNYADAN KOPUK AYAKTA DURAMAZ
Siz Türkiye’nin gönüllü lobilerle dıştan desteklenmesini
sağlamazsanız, küreselleşen bir dünyada Türkiye’nin tek başına,
dünyadan kopuk olarak ayakta durması mümkün olmaz. Türkiye’nin,
dünyanın dört bir yanında Türkiye’yi seven ve sempati duyan
insanlarca desteklenmesi lazım.
IZDIRAP DUYUYORUM
Bu hayırlı hizmetlerin ademe mahkûm edilmesinden, yabancılara sizin
ifadenizle jurnallenmesinden dolayı üzülüyor ve ızdırap
duyuyorum.Ama her şeye rağmen biz, bundan önce olduğu gibi bundan
sonra da hep karakterimizin gerektirdiği şekilde herkese saygılı
olmaya çalışacağız.
KERVAN YÜRÜYECEK
Ne var ki oralardaki arkadaşların, diğer yerlerdeki
arkadaşlarımızın ye’se kapılmaması lazım. Bu millete, bu milletin
bugününe ve yarınına, hatta bütün insanlığa yapılan şu hizmetler,
Allah’ın izni ve inayetiyle devam edecek, kervan yürüyecektir. Bu
kervanı yine Allah’ın lütfu ve keremi ile ne iftira durdurur, ne de
tezvirât. Vicdanı ve kalbi duru olan insanlar bu iftira ve
yalanları basiretleriyle kavrayacaklardır...
BİRBİRLERİNE NASIL KIŞKIRTIR
Diğer yanıyla da Türkiye’de toplum katmanlarını, farklı aidiyetleri
birbiriyle kutuplaştırmayı çok tehlikeli buluyorum. Ateşle oynamak
gibi bir şey. Bir ebeveyn, aile fertleri hangi görüşlerde olursa
olsun, birbirlerine karşı nasıl kışkırtır? Ekseriyetin ses ve sözü
ne kadar saygıdeğer ve dikkate şayan ise azınlığın ses ve soluğu da
o kadar kıymetli ve takdire şayandır.
KİTLELERİ SIKBOĞAZ EDERSENİZ...
Kitleleri sıkboğaz ederseniz içtimai fay hatlarını kırarsınız. Ve
bu da hiçbir siyasi getiri için göze alınacak bir bedel
değildir.
BİR AVM BİR DAMLA KAN EDER MİYDİ?
Gezi sürecinde maalesef bu oldu. Demokratik talepler oldu, çevre
duyarlığıyla masumane bir şekilde başlayan, yeni tabirle, eylemler
oldu. Hoşgörüyle yaklaşılabilirdi. Gidilip nabızları tutulup
dertleri dinlenebilirdi. Tam tersine şiddetle bastırıldı. Oraya
yapılacak bir AVM bir damla kan eder miydi? Bir can eder miydi?
Tabîî bu baskı şiddet doğurdu, mahalli bir mesele devlet güvenliği
haline geldi. Sahneye kargaşa için firsat bekleyen şekavet
şebekeleri de girince o günlerde çok endişe ettik. Dünyanın her
yanında arkadaşlarımız duaya durdular. Hacet namazları kıldılar.
Gel gör ki bu hadiselerin arkasında bile cemaat parmağı var
denildi. Allah, insaf ve izan versin.
ÇÖZÜM SÜRECİ: BOZMAMAK LAZIM
Orada teraküm etmiş, birikmiş problemler var. Bunlar her defasında
silahla çözülmeye kalkıldı. Böyle olunca da katlanarak büyüdü.
Şimdi bir sulh ve sükûn süreci var. Bozmamak lazım. Bu, her iki
taraf için de düşmanlıkları unutma ve hataları gözden geçirme için
iyi bir fırsat.
DEVLET ADİL OLMALI
Devlet vatandaşlarına karşı her şeyden önce adil olmalı.
ANADİLDE EĞİTİM SÜRÜNCEMEDE
Çözüm süreci daha başlamadan, fakir, anadilde eğitim hakkında
kanaatimi ifade etmiştim. Bir türlü adım atılmadı. Hâlâ
sürüncemede. Bir an evvel Kürtçe eğitim verebilecek kabiliyette
öğretmenler yetiştirilmeli. Devletin adım atması lazım. Bu adımları
atarken de söz, tavır ve davranışlarımızda lütfedici imajı
uyarmaktan uzak durmalı.
3 TEMEL PROBLEM
Üç temel problemimiz var: Bunları Hz. Bediüzzaman, yaklaşık bir
asır önce cehalet, fakirlik ve tefrika olarak ifade ediyor.
Bunların hasıl ettiği ümitsizlik; hile, aldatma, karşılıklı
güvensizlik gibi meseleler ortada.
ÇÖZÜM SÜRECİ SEKTEYE UĞRAR DİYE KORKUYORUM
Bir uzlaşma olacaksa o bölgenin bütününü, farklı düşünen bütün
insanını içine alan bir uzlaşma olur. Kimseyi dışlamamak lazım.
Orada yaşayan insanların problemlerini kendilerinin çözmesine imkan
tanımak lazım. Bu hususlarda yavaş kalınırsa çözüm süreci sekteye
uğrar diye korkuyorum.
HER GÜN YENİ BİR YALAN
Karalama o kadar haddi aşacak noktaya geldi ki, her gün yeni bir
yalana hatta iftiraya rastlıyoruz.Kur’an, katı kalpli olmamayı,
yumuşak bir kalp taşımayı, ince ruhlu olmayı tavsiye ediyor. Kalp
kasveti ruhları esir alınca, insan dünyalık bir hedefe ulaşmak için
meşru, gayri meşru farkı gözetmeksizin her yola başvurur. Maalesef
hicran dolu bugünlerin bir sebebi de kasvet-i kalbiyedir.
İLLA BİR 'ÜST AKIL' ARIYORLARSA...
İlle de bu Hizmet için bir “üst akıl” arıyorlarsa söyleyeyim o,
Cenab-ı Hakk’ın istişare ve uhuvvete lütfettiği inayet ve
sıyanettir. Fani hiçbir güce dayanmayan bu Hizmet, O’nun inayetiyle
mesafe aldı ve O himaye ettiği müddetçe kimse ona zarar
veremeyecektir.Mümin, temkin insanıdır. Yalan yanlış bilgiler
doğrultusunda kardeşleri hakkında gıybet etmez, suizanda bulunmaz,
iftirayı etrafına taşımaz
KONUŞMASI GEREKENLER SUSUYOR
Akaide dair çok yanlış ve sahibini zor durumda bırakacak sözler
dile getirildi. Medya bu sözlere geniş bir şekilde yer verdi.
Bunlar, dine diyanete ters; ama konuşması gerekenler bile maalesef
susuyor. Elbette bir gün bu bulanık sular durulur. Bu ülkenin
insanları yine birbirinin yüzüne bakacaktır. Aynı kıbleye
müteveccihen namaza duran insanların her ne sebepten olursa olsun,
ileride mahcup olacağı sözleri sarf etmemesi gerekir.