FENERBAHÇE SORUŞTURMASI HANGİ GAZETECİYE UZANDI?
Şimdi ben; bu milletin vicdanının sesi olacağım ama bu açık çelişkileri görmezden geleceğim. Olur mu?
Fenerbahçe soruşturması bize de uzandı
Sonunda beklenen oldu. Şike soruşturması beni de adliyelik
yaptı.
İki yazımla ilgili olarak Bakırköy Cumhuriyet Savcısı
soruşturma başlattı.
Yazılarımdan birisi 27 Haziran tarihli ve “Şike Mahkemesi
Yıldırım’ın Has mı mı?” başlıklı. Diğeri ise 29 Haziran’da çıkan
“Şike Yargıcı Mehmet Ekinci Bu Belgeye Ne diyecek?” başlıklı
yazı.
Pazartesi; “Şüpheli” sıfatıyla gidip ilgili basın savcısına ifade
verdim.
Suçum şu imiş: Adil yargılamayı etkilemek.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunuínun 288. maddesinde yer alan “adil
yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçu” ile ilgili olarak söylenen
şunlar: “Bir olayla ilgili olarak başlatılan soruşturma veya
kovuşturma kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar savcı, hakim,
mahkeme, bilirkişi veya tanıkları etkilemek amacıyla alenen sözlü
veya yazılı beyanda bulunan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.”
Daha yakında bir ceza kesilmişti; bunlardan da gelebilir.
ÖRTÜLÜ SANSÜR
Savcıya verdiğim ifadede; bu maddenin;
basın özgürlüğü önünde bir engel olduğunu söyledim.
Dediklerim özetle şu idi: “Söz konusu yazılar; tamamen
iddianamedeki bilgi ve belgeler ile kovuşturma aşamasında öne
sürülen bilgi ve belgelere dayalı olarak yapılan yorum ve eleştiri
içerikli bir yazıdır.
Eleştiriyi suç gibi göstermek; çağdaş demokratik bir ülkede basın
özgürlüğüne sınır ve sansür getirmek anlamına gelir.”
Savunmamda; kimseye hakaret kastımın olmadığını; hele hele yargıyı
etkilemek gibi bir amacın bulunmadığını da belirttikten sonra dedim
ki: “Bağımsız Türk yargısı, bir köşe yazısından etkilenerek yanlış
veya haksız karar vermez.”
OLMADI
Doğrusu ya; “adil yargıyı etkilemeye teşebbüs”
suçu ile suçlandığımı öğrenince kendi kendime gülmüş; sonra da
arkadaşlara takılmıştım.
“Gördünüz mü meğer ben neymişim? İki yazı yazıp şike yargıcı Mehmet
Ekinci’nin elini kolunu bağlamışım; rotasını şaşırtmışım.”
Şimdi Yargıç Mehmet Ekinci’ye soruyorum: Hakim Bey; gerçekten de
sizin yargılamanızı etkiledim mi?
Verdiğiniz kararda benim yazılarımın etkisi oldu mu?
YAZACAĞIM
5 Temmuz 2011’den beri, biz bu şike
operasyonunun Fenerbahçe’ye karşı düzenlenmiş bir operasyon
olduğunu yazdık; çizdik. Aziz Yıldırım’ın devredışı bırakılmak
istendiğini iddia ettik. Diğer kulüplerin iddianameye; bu gerçeği
gizlemek için konulduğunu öne sürdük.
Ve mahkeme bitti; gördük: En sıkı ceza Aziz Yıldırdım’a verildi.
Sadece hapis cezası değil; yöneticiliği bile elinden alınmak
istendi.
Çete lideri denilen isim bile ondan çok az ceza yedi.
Ortada Aziz Yıldırım aleyhine kullanılacak belge yoktu. Tanık
yoktu... Telefon kayıtları yoktu. Sadece Savcı Berk’in roman
yazar gibi yazdığı bir iddianame vardı. Veeee: Telefon
kayıtlarında kuşkulu denilen ilişkiler içinde olduğu tespit
edilen isimler; ya hiç soruşturulmadı (Mahmut Özgener) ya da beraat
ettirildi (Göksel Gümüşdağ).
Şimdi ben; bu milletin vicdanının sesi olacağım ama bu açık
çelişkileri görmezden geleceğim.
Olur mu a benim savcım; a yakışıklı yargıcım?
Aşık İhsani’nin dediği gibi:
“Yazacağım bu can tende
Durana dek yazacağım
Eşitsizlik zincirini
Kırana dek yazacağım
Halkım uyanmasın diye
Gerçekler gizlenir niye
Anayasam raftan köye
Girene dek yazacağım”
Eğer doğruları yazdığım için ceza alacak isem; o ceza da önceki
cezalar gibi, “Hoş geldi, sefalar getirdi.”
TRABZON’U YAĞMALAMAK
Trabzonspor, iki senedir
yağmalanıyor.
Hiç kuşkusuz ki Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük teknik direktör
olan Şenol Güneş yetiştiriyor; İstanbul dükalığı kapıyor.
Başta Galatasaray olmak üzere...
Ortada açık bir şike var. Bunun son örneği de Burak’ın Trabzon’dan
çalınmasıdır...
Böyle etik dışı davranışlar karşısında Trabzonspor Başkanı Sadri
Şener’in feryat etmesi çok normaldir.
Taraftarları birbirine düşman etmeden bu transfer şikesinin önünü
kesmek Türkiye Futbol Federasyonu’na düşüyor.
Anadolu’yu yağmalamak bu kadar kolay olmamalı.
Rıza ZELYUT / GÜNEŞ