09 Mar 2012 15:58 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:25

FEMEN RADİKAL MUHABİRİNİ DE SOYDU!

Ukraynalı kadın eylemciler FEMEN dün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için İstanbul'da eylem yaptı. Ama bu kez aralarında çıplak bir de Türk vardı.

Ukraynalı kadın eylemciler FEMEN, dün ilk defa 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için İstanbul'da eylemdeydiler. Radikal'den Alpbuğra Bahadır Gültekin, eylem sonrası gözaltına alınıp sınırdışı edilen FEMEN ile söyleşi yaptı. Hem de onlar gibi soyundu.

İşte FEMEN'in bilinmeyenleri:

Onları ilk kez 2008 yılında Kiev'in göbeğinde gerçekleştirdikleri üstsüz protestoyla, üzerinde Türkçe yazdıkları 'Ukrayna genelev değil' pankartlarıyla tanıdık. Sonra 'Fotoğrafları için tıklayınız' gazeteciliği sayesinde diğer eylemlerine şahit olduk, ilk başta pek bir garip bulduğumuz yöntemi de zamanla kanıksadık. Onlar, rahatsız oldukları sorunlara dikkat çekmek için ülke ülke gezdi, yeri geldi Rus enerji devi Gazprom'a, yeri geldi UEFA'ya tepki gösterdi. Ve tüm bu hengâmeden sonra eylem sırası İstanbul'a geldi. Sansasyonel protestolarıyla tanınan Ukraynalı aktivist grup FEMEN, 'Kadına şiddete dur' demek adına dün Sultanahmet'teydi.

TÜRKİYE UKRAYNA ARASINDAKİ SEKS TİCARETİNDEN ŞİKAYETÇİLER

Yolları FEMEN'de kesişen Aleksandra Shevchenko, Tatiana Zacerkova ve Yana Zhdanova 20'li yaşlarında üç genç Ukraynalı kadın. Biri sanat danışmanı, diğeri tasarımcı, öbürü ise zamanının neredeyse tamamını örgüt için harcıyor. Hepsi de Türkiye ile Ukrayna arasında cereyan eden seks turizminden hayli şikâyetçi. İki durak arasında olup bitenle ilgili çok ayrıntıya inmek gerekmiyor. Durumun vahametini kavramak için Youtube'a 'Kiev oro.pu nasihatları' yazmak, 'motivasyon toplantısı' adı altında cereyan eden malum yolculuğun detaylarını ilk elden görmek yetiyor. Mevzu bu kadar karışık bir hal alınca, fotoğraf çekimi için üzerimizi çıkarmak zorunda kalmak pahasına, FEMEN üyelerinin düşüncelerine tercüman olmaya çalıştık.

Hiç bilmeyenler için soralım. FEMEN nasıl başladı?

Aleksandra: Her şey 2008 yılında FEMEN'in lideri Anna Hutsol'un evinde başladı. O sıralar onunla birlikte hareket ediyordum. Bir akşam Anna'nın evinde toplandık. Yaptığımız tartışmalar sonucunda hem Ukrayna'daki kadınların problemlerine hem de ülkedeki tüm toplumsal sorunlara dikkat çekmek için böyle eylemler gerçekleştirmeye karar verdik.

FEMEN'in kaç üyesi var?

Aleksandra: Hareketin içinde iki farklı kategori var: Üstsüz olanlar ve olmayanlar. Ukrayna'nın genelinde toplamda 30–40 üstsüz eylemci var. Onun dışında Avrupa'da ve ABD'de 15 kişi daha hareketimize üstsüz destek veriyor.

Hareketin hiç erkek üyesi var mı?

Aleksandra: Sen de bunlardan biri olabilirsin (gülüyor). Erkek üye tabii ki var ama onlar üstsüz eylemci değil. Bize sadece dışarıdan destek veriyor. Mesela onlar genelde organizasyon ve lojistikle ilgili durumlarda yer alıyor. Ama hareket içinde tüm kararları sadece kadınlar veriyor.

Ne kadar zamandır hareketin içindesiniz?

Yana: Üç, dört senedir FEM-EN'deyim. O sıralar ilk Anna ile tanışmıştım ve örgüt ile ilgili ondan bilgi almıştım. Bir hafta sonra da ilk eylemimde yer aldım. Ukraynalı bir yazarla tartışmış, ona tepki göstermiştik. Toplumun çok sansasyonel bulduğu, skandal yaratan bir eylemdi. O günden beridir de ara sıra protestolarda yer alıyorum ama hepsinde değil. Sadece hedef olarak ilgimi çeken, kişisel olarak beni rahatsız eden ve daha çok ses getiren eylemlere katılıyorum.

FEMEN'e katılmak nasıl oldu, çevreniz tepki gösterdi mi?

Tatiana: Eski erkek arkadaşım FEMEN'e katılmamı tavsiye etmişti (gülüyor). Arkadaşlarım farklı tepki gösteriyor ama çoğu kişi destekliyor. Herkesin farklı bir bakış açısı vardır, onun için olumsuz tepkileri duymazdan geliyorum.

Örgüt finansal problemlerle nasıl başa çıkıyor?

Aleksandra: Bugüne kadar hiçbir kişi ve kuruluşun amaçları doğrultusunda çalışmadık. Onların bizi kullanmasına izin vermedik ve kimsenin bizden özel olarak istediği bir eylem yapmadık. İlk başlarda fark etmiştik ama şimdi daha iyi anlıyoruz: Biz bağımsızız. Ve bağımsız kalmak için de kendi markamızı yaratmak gerekiyor, biz bunu başardık. Artık logomuz dünya çapında tanınıyor. Rusya gibi büyük bir ülkede Yanukoviç'in simgesini bilmeyenler FEMEN'i biliyor. Orada kendi ürünlerimizi satıyoruz ve örgütümüz de gelirini buradan sağlıyor.

Kadınlar için hareket eden grubun gerçekleştirdiği üstsüz eylemler örgütün imajını zedelemiyor mu?

Yana: Çıplak olmanın olumsuz bir şey olduğunu düşünmüyoruz. Senin de böyle bir algı içinde olmadığını tahmin ediyoruz.

VÜCUDUMUZU FERRARİ SATMAK İÇİN DEĞİL SOSYOLOJİK MESAJLAR İÇİN KULLANIYORUZ

Tamam, cevabımı aldım ama FEMEN'in kadın vücudunu cinsel bir obje olarak kullandığına dair eleştiriler var.

Aleksandra: Biz bunu bilinçli olarak yapıyoruz. Biliyoruz ki erkek egemen dünya kadın vücudunu seks objesi olarak kullanıyor. Onlar uzun bacaklı, kısa etekli sarışın kadın imajı yarattılar ve şimdilerde neredeyse bütün reklamlarda bu imajı kullanıyorlar. Bunun çok güçlü bir yöntem olduğunun farkındayız, ancak onlardan farklı olarak vücudumuzu çoğunluğu kadın haklarıyla ilgili politik ve sosyolojik mesajlar vermek için kullanıyoruz. Ferrari satmak için değil.

Kadın hakları haricinde FEMEN'in gündeminde ne var?

Aleksandra: Antidemokratik tüm uygulamalara tepkimiz var.
Yana: Toplumumuzda herhangi bir sorun olduğu zaman ortaya çıkıyoruz.
Aleksandra: Hareketimiz demokrasi açısından bir sınavdır. Eylemlerimiz sonrasında aldığımız tepkiler sonucunda o ülkede demokrasinin olup olmadığını test ediyoruz. İstanbul eyleminde göreceğiz. Acaba polis bizi yaka paça, acı vererek mi yakalayacak? Ne kadar özgürlük olduğunu o zaman bileceğiz.

Ben söyleyeyim, eylem Türk kanunlarına göre suç teşkil ediyor. Hatta aslına bakarsanız 6 ay 1 yıl arası hapis cezası almanız da söz konusu olabilir.

Aleksandra: Bu sözlerden sonra eylem yapmadan bile Türkiye'deki hukuk ve demokrasinin ne durumda olduğunu anlayabiliyoruz.

"ARAP ÜLKELERİNE DE GİDECEĞİZ"

Neden eylem yeri olarak Türkiye'yi seçtiniz?

Aleksandra: Diğer ülkelerde de yapmak istediğimiz pek çok şey var. Ancak anlayacağınız üzere savaş olan, durumların karışık olduğu yerlere gidemiyoruz. Türk kadınının en büyük probleminin de aile içi şiddet olduğunu duyduk. Buraya geldikten sonra anladık ki, Türkiye'de bir eylem yapmak şart. Buradan sonra da Arap ülkelerine gitme isteğimiz var. Türkiye hem doğu hem de batı arasında yer aldığından, çok farklı bakış açılarına sahip olduğundan, burada gerçekleştireceğimiz eylem küresel açıdan da önemli.

"ÜSTÜMÜZÜ BERABER ÇIKARTALIM"

Türkiye'deki kadın hareketi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Aleksandra: Maalesef çok az bilgimiz var. Kesinlikle onları daha iyi tanımak isteriz ama hangi hareketlerin yer aldığını tam olarak bilmiyoruz. Bugün öğrendik ki, bizim aleyhimizde yazılar yazan bazı insanlara yumurta atmışlar. Gerçekten onlarla buluşmak ve bir dostluk ilişkisi kurmak, sonrasında onlarla beraber üstümüzü çıkarıp ortak bir eylem yapmak istiyoruz.
Biz göğüslerimizle onların haklarını savunuyoruz. Türk kadını dışarı çıkmalı ve kendini savunmalı.