06 Mar 2011 11:26 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:06

FEHMİ KORU YENİ ŞAFAK'TAN NEDEN AYRILDI? GAZETEDEN 70 GÜN SONRA AÇIKLAMA GELDİ!

Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Ziya Cömert, Fehmi Koru'nun ayrılığının üzerinden tam 70 gün geçtikten sonra açıkladı.

Fehmi Koru senaristleri yanılıyor

Ankara’da, Rüzgarlı Sokak’ta bir ofis. Alaaddin Kaya’nın ofisi olabilir. 40-50 kişi varız. O zamanlar, Ankara’da eli kalem tutan ya da eli kalem tutma ihtimali olan bir çok arkadaş orada.

Şimdi isimlerini yazmaya kalksam, bir yanlışlık yapabilirim. Adnan Tekşen orada mıydı? Mehmet Doğan var mıydı? Arif Ay, Necip Evlice gelmiş miydi? İsim saymaya kalkarsam, hafızam beni yanıltabilir. Ne ben yanılayım, ne okurlarım yanılsın.

Ama bu arkadaşlar veya isimleri bu arkadaşlarla birlikte anılabilecek bir çok arkadaş oradaydı.

Orada, yeni bir gazetenin çıkarılabileceği, bu gazetenin merkezinin Ankara olabileceği, Ankara’nın merkez olmasının bazı zorluklara sebep olması kaçınılmaz ise de bu zorlukların aşılabileceği konuşulmuştu.

Elbette, bu konuşulanların esas muhatabı, Alaaddin Kaya’ydı.

Bizler, bu gazetenin çıkışına destek olabilecek, emekleriyle katılabilecek bir topluluk olarak görünüyorduk.

Çok geçmedi, orada konuşulanlar gerçek oldu. Toplanmamız boşa gitmedi. Alaaddin Kaya, İhsan Arslan ve Necati Aktülün, ortaklaşa bu gazetenin sermayesini sağlamış ve Zaman gazetesi Rüzgarlı Sokak’tan yola çıkmıştı.

Aylar sonra, Fehmi Abi’yle iş görüşmesi yaptık. Anlaştık. Evlenmek üzereydim, maaş yetmeyecekti biliyordum ama, yapmaya en müsait olduğum iş buydu. Hemen dış haberler servisinde işe başladım.

Daha önce Ütopya’da, Mavera’da hikayelerim yayınlanmıştı ama, gazeteci olarak ilk tecrübem, Zaman’dır.

Fikret (Ertan) Abi’nin yanında, gazetenin içindeki ’getto’muzda harıl harıl çalışıyordum.

’Maestro’muz, Fehmi Koru’ydu. Ve Zaman gazetesi, ’bize ait’ başarılı bir çalışma olarak tarihe geçti. Bu başarıdan herkes kendisine bir pay çıkarabilir, çıkarsın da.

Ama aslan payı, Fehmi Koru’nundur.

Bizim mesleğimiz, okulda öğrenilmiyor. Usta-çırak ilişkisiyle öğreniliyor. Benim, mesleğe başlarken üç ustam vardı: Fikret Ertan, Fehmi Koru, Nabi Avcı.

Ben, daha sonra, Mehmet Ocaktan’dan, Mustafa Karaalioğlu’ndan ve başka bir çok arkadaşımdan da çok şeyler öğrendim. Daha doğrusu, bu arkadaşlarımla, birbirimize çok şeyler öğrettik. Ama, ilk gözağrılarım, onlardı.

Aradan 25 yıl geçmiş. Çeyrek asır.

Bu süre içinde, en az 13-14 yıl Fehmi Abi’yle birlikte çalıştık. Bu süre içinde, birbirimize hakkımız geçmiştir.

Bu hukuk, benim, bir hakkı teslim etmemi gerektiriyor.

Fehmi Abi’nin Yeni Şafak’tan ayrılış süreci, İbrahim Karagül’ün, Yeni Şafak’taki köşesinde yaptığı üstü kapalı bir göndermeyle başladı.

Doğru yazmakla yalan yazmak arasındaki farkı önemsemeyen ’mezhebi geniş’ bazı kalem sahipleri, İbrahim’in yaptığı göndermeyi zemininden çıkararak Fehmi Koru’ya bir iftira attılar.

Fehmi Koru’nun, İbrahim Karagül’ü işten attırmaya uğraştığını ’twit’lediler!

(Twitter’da twitlediler mi bilmiyorum, ama köşelerinde twitlediler.)

Bu konuyu vuzuha kavuşturmayı bir vazife addediyorum.

Biz, o günlerde, Fehmi Koru ve İbrahim Karagül dahil, hepimiz, Türkiye’nin Irak’ta elini kana bulamaması için canla başla mücadele ediyorduk.

Ankara’daki ve Washington’daki ABD diplomatları, gazetemizi ’mim’lemişti.

Sonunda başardık, Türkiye, Irak’ta elini kana bulamadı.

Eğer Türkiye’nin körfez savaşına girmemesi iyi bir şeyse, bu iyi şeyin başarılmasında Fehmi Koru’nun büyük etkisi olmuştur.

Diğer bütün yazarlarımızın da... Bir aile olarak Yeni Şafak’ın da...

Aile arasında birtakım sorunlar, bakışaçısı farklılıkları olabilir. Oldu zaten.

Oldu ve geçti.

Mesela, o günlerde, Hüsnü Mahli’nin yazıları kesildi. O zamanki Genel Yayın Yönetmenimiz Selahattin Sadıkoğlu, bunun tamamen kendi tasarrufu olduğunu geçenlerde bir röportajında söyledi. Bu tasarrufun da, Yeni Şafak’ın patronajıyla bir ilgisi yoktu.

Yeni Şafak’ın sahiplerinin, böyle gürültülere pabuç bırakacak insanlar olmadığını bütün camia bilir.

Hülasa-i kelam, Fehmi Koru’nun, İbrahim Karagül’ü işten attırmaya uğraştığı, açık bir yalandı.

Ama ne yapalım, bu alemde bazı kalemler yalanla besleniyor.

Peki neden mi ayrıldı Fehmi Koru?

Bazılarının, ’İktidar’ı işaret eden imalar yaptığı kulağıma geliyor.

Bu da külliyen yalan.

Olay, -kişiselleştirmeden ifade edeyim- tamamen, işverenle yazar arasında bir uzlaşma sağlanamamasından ibaret.

Ben bunu yazdıktan sonra, isteyenler senaryo yazmaya devam edebilir. Ederlerse etsinler.

Ve ilallahi türce’u’l ’umur...

Yusuf Ziya Cömer/www.yenisafak.com.tr