Fehmi Koru Twitter hesabını çalan korsanları anlattı!
Habertürk tarafından kendisine yapılan "maaşını verelim ama yazı yazma, odanda otur" teklifini kabul etmeyen ve gazeteden ayrılan Fehmi Koru, yazı hayatına önce açtığı blog, ardından da kendi adını taşıyan kişisel sitesiyle dönmüştü...
Kısa süre önce başlayan dijital yayıncılık hayatı Twitter hesabı
korsanlar tarafından elegeçirilince bir anda sekteye uğrayan Fehmi
Koru, bugün kişisel sitesinde o hackerlar ile yaşadığı macerayı
anlattı. Üstelik Twitter hesabınızı nasıl güvende tutabilirsiniz?
sorusuna da yanıt vererek...
İşte Fehmi Koru'nun kişisel sitesinde yazdıklarından dikkat çeken
bölümler:
Bir yakınım “Söz vermiştin, hani Twitter hesabına korsanlar
tarafından el konulduğunun hikâyesini anlatacaktın” demese unutup
gidecektim. O olayı geride bıraktım çünkü ve konuğu olduğunuz bu
site ileriye –ve umutla– bakmamı sağlıyor.
Ama verdiğim bir de söz var.
Günlük konularla ilgili görüşlerimi gazete sayfalarında okurlarımla
paylaşmadan geçen birkaç ay, eski rutinime beni bir daha
döndürmeyecek uğraşlarla geçti. Üzülmedim, sıkılmadım, tersine o
arada yaptıklarımla mutlu da oldum.
Yine de… Baştan beri, bana, “Sen her gün yazmadan duramazsın”
diyenler haklı çıktı.
Alışmış …. beterdir
Eh, ben de, yıllarca sürdürdüğüm, her gün birileriyle yazılarım
aracılığıyla hasbihal etme alışkanlığını üzerimden atamadım.
Kitap yazmak da güzel ve tatmin edici bir şey, ama günlük yazıların
yazanda bıraktığı tadı tam karşılamıyor…
Sonunda “Bir blog açarım ve aklıma estikçe bir şeyler yazarım
orada” düşüncesi beni etkisi altına aldı.
Bir ara dönemde gazetede yazamadıklarımı yayımlamak amacıyla bir
‘blog’ açmıştım; onu canlandırmak bir çıkış yolu olarak göründü.
İlk yazımı ‘fkoru.blogpot.com.tr’ adresli sitede yayımladım.
Zor olan…
Yazmak ve yayımlamak zor değil yeni teknolojiler sayesinde, ancak
yazdıklarını okumak isteyeceklere duyurmak ve erişilmesini sağlamak
deveye hendek atlatmaktan daha zor.
Diyeceklerimi yazıya döktükten sonra beni yeni bir düşünce aldı:
Yazdığımı nasıl duyuracağım?
Tahmin edebileceğiniz gibi, duyurmada yardımcı olabilecek bir yol
olarak, aklıma derhal sosyal medya hesaplarım geldi; özellikle de
Twitter…
Hayli uzun zamandır bir Twitter hesabım (@fkoru) var; sağolsun
tanıdıklar, önceleri kendilerine tek satır göndermediğim halde,
‘takipçim’ olarak peşime takıldılar. 300 binden fazla kişi…
Gazetecilerin haber yapacak veya yazıya dökecek yerde duyup
düşündüklerini sosyal medya üzerinden paylaşmalarına kendimi pek
ısındıramadım. İsterseniz ‘eski kafalı’ deyin, bu bana biraz tuhaf
geliyor. Ancak o kadar çok sayıda kişi peşime takılınca, bir süre
sonra, hiç işlemeyen hesabımı gazetede çıkan yazılarımı duyurma
amaçlı hareketlendirmeye karar vermiştim.
Olumlu karşılandı. Takipçi sayım o dönemde 370 bine ulaştı.
Blog için kaleme aldığım yazıyı da yine aynı yolla
ilgilenebileceklere duyurma düşüncesinin hemen aklıma gelmesi bu
yüzden.
Twit attım ve ‘blog’ açtığımı duyurdum.
O günün akşam üzeri, bir tanıdık, “Senin siteni korsanlar ele
geçirmiş” haberini iletince çok şaşırdığımı itiraf ederim.
Mitnick diye biri
‘Hackerlar’, ya da ‘bilgisayar korsanları’ hiç yabancım
değil. Bunların en ünlüsü ve yaptıkları yüzünden cezaevine de
düşmüşü, Kevin Mitnick’in, ‘The Art of Deception’ (Kandırma Sanatı)
adlı kitabı (2003), okuduğumda bana büyük ufuklar açmıştı.
Türkiye’de henüz “Cep telefonları dinlenemiyor” sanılırken,
Mitnick’in ABD Senatosu’nda yaptığı bir deneyi okuduğum için, öyle
düşünenleri uyarabilmiştim.
Mitnick, cep telefonu konuşmalarının dinlenebildiği gibi,
sessiz duran telefonlarınortam dinlemesine de müsait olduğunun
demosunu yapmıştı senatörlerin şaşkın bakışları altında…
Birileri, basit bir oyunla, benim Twitter hesabımı ele geçiriverdi.
İlk attıkları bildiride, “Bizim eylemimiz Fehmi Bey’e karşı
değildir” diyerek hem de… Elde ettikleri hesabımı fazla
kullanmadılar da…
Hacklenen hesabı yeniden elde etmek ne kadar zor bilseniz…
Twitter şirketi “Hesabım hacklendi” dediğinizde size pek kulak
vermiyor. Bir defa telefonla merkeze ulaşamıyorsunuz, her türlü
başvurunuzu internet üzerinden yapmanız gerekiyor. Uzaklardaki
muhatabınız, belli ki, esas sizi ‘hacker’ olarak görüyor.
Neyse, eskiden tanıdığım bir gazeteci dost, şirketin ülkemizdeki
temsilcilerine ulaştı da, üçüncü gün hesabım yeniden bana
döndü.
Arada, ele geçirildiği gün, tam 15 ayrı IP adresinden Twitter
hesabıma saldırıldığını öğrendim.
Zaten ana mecralarda yazılarına yer verilmeyen birinin, tam da
internet üzerinde yazılarına başladığı gün, Twitter hesabına
saldırmak da neyin nesi? Birileri yazmamı istemiyor, bunu bilmek
için müneccim olmak gerekmiyor, ama neden Twitter hesabım hedef
alınmış olabilir?
Niyet neydi?
Saldırganların niyeti hesabımı kullanarak takipçilerimi
yönlendirmek değildi. Hatta hesabımı mesaj göndermek için
kullanmadıklarına göre, saçma sapan cümleler yazıp gözden düşürmeye
da çalışmadılar…
Öyleyse?
Vardığım sonuç şu: Hedef ben veya beni küçük düşürmek değildi, o
güne kadar birikmiş 370 bin civarındaki takipçimi elden
almaktı.
Twitter, ben “Hesabım başkalarının elinde” dedikçe, bana, “Siz de
yeni bir hesap açın” aklını veriyordu.
Yeni hesap, ‘0’ (sıfır) takipçi demek…
Blog açmakla, içimden geldikçe, kısalı-uzunlu yazılarla, daha çok
kendimi tatmin etmeyi düşünürken, hesabıma saldıran korsanlara
hiddetim, hem kendi adımla (‘fehmikoru.com’) bir site oluşturmamı,
hem de her gün bir veya birden fazla yazıyla okur karşısına çıkmamı
getirdi.
Keyif aldım, sürekli olmaya ve her gün buradan katkıda bulunmaya
karar verdim.
Olay beni biledi. Bilemeye de devam edeceğe benziyor.
Twitter kullanıcılarına not: Aslında hesabınızın kolayca ele
geçirilmesini engellemek elinizde. Şirket şifreye ek olarak
telefonunuza mesaj gönderilmesine de imkân sağlıyor. Korsanlar cep
telefonunuzu da çalmamışlarsa hesabınız güvende.