Fehmi Koru: Kaset savaşlarını bir de benden dinleyin
Star yazarı, Fehmi Koru bugünkü köşesinde 'Kasetler savaşını bir de benden dinleyin' başlığıyla kaleme aldığı yazıda, ortaya çıkan kasetlere değindi, ilginç bir değerlendirme yaptı.
AKP ve cemaat savaşında kasetlerin ardı ardına sızdırılmaya
başlanmasıyla oluşan algı ne kadar gerçek? Paris suikastleri ile
ilgili kaseti cemaat'in, Fethullah Gülen'in telefon konuşmalarını
da MİT'in sızdırdığı yönündeki yaygın kanaat ne kadar doğru?
KASETLERİ MİT VE CEMAAT SIZDIRIYOR ALGISI DOĞRU
MU?
Star gazetesi yazarı Fehmi Koru bu sorulara alternatif bir yanıt
ürettiği yazısında "lütfen bir daha düşünün" dedi. "Kasetler kimin
işi acaba?"sorusuna yanıt arayan Fehmi Koru uluslararası istihbarat
örgütlerine işaret etti:
İşte o yazı:
"Paris'teki PKK bürosunda suikasta uğrayan üç kadının katilinin
‘MİT'çi' olduğunu düşündüren kasete sevindiniz mi? ‘Cemaatçi'
denilenlerdenseniz mutlaka sevinmişsinizdir... Fethullah Gülen
Hocaefendi'nin iş dünyasından birileriyle ilgili görüşlerinin
öğrenildiği kaset ise hoşunuza gitmemiş, hatta sizi dehşete de
düşürmüştür...
Tabii savaşta Camia'ya karşı cephede konuşlanmışlardansanız
Fethullah Hoca'nın kasetine sevinmiş, Paris kasetinden ise
ürkmüşsünüzdür...
Ben ikisine de sevinmiyorum, ikisinden ve ardından çıkabilecek
diğer dehşetengiz kasetlerle ortalığa dökülecek başka kirli
çamaşırlardan da ürküyorum...
PANDORA'NIN KUTUSU AÇILDI
Pandora'nın kutusu açıldı bir kere, benim gibilerin burun direkleri
kırılacaktır.
Kasetler kimin işi acaba? Paris'teki ‘işin' MİT ile irtibatlı
olduğunu düşünmemizi sağlayan o kaseti acaba kim hazırladı, kim
tarafından üretildi ve kim internete düşürdü? Peki ya
Pensilvanya'da yapıldığını düşünmemiz gereken telefon konuşmaları
kimler tarafından kasete çekildi, kim onları internete servis
etti?
Ne tuhafım değil mi? Cevabı hemen belli olduğu halde ne garip
sorular soruyorum ha! Paris'tekini Camia, Pensilvanya'dakini de
hükümetin görevlendirdiği birileri (MİT?) yapmıştır elbette. Hatta
Paris'tekini Camia MİT'i suçlayacak biçimde piyasaya sürünce,
hükümet de MİT'e "Sen de Pensilvanya kasetini kamuoyuyla paylaş"
talimatı vermiştir...
BÖYLE DÜŞÜNDÜRMEK İÇİN YAPMIŞLARDIR
Herhalde böyle düşünüyorsunuzdur... Zaten bu işleri planlayanlar
sizi (ve beni de) böyle düşündürmek için ellerinden geleni
yapmışlardır. Zamanlamayı ona göre seçmişler, en son bombayı kime
yayınlatacaklarını da çok önceden düşünmüşler ise hiç
şaşırmam...
İstihbarat örgütleri böyle çalışırlar çünkü...
Size tavsiyem, daha önce düşünmediğiniz tarzda düşünmenizdir...
Meselâ şöyle: Fransa'da cezaevinde yatan birinin kasetini aylar
sonra piyasaya süren, eğer bir istihbarat örgütüyse, bu, acaba
hangi istihbarat örgütü olabilir?
Bir soru daha: Pensilvanya'da ikamet eden, herhalde başkaları
tarafından dinlenmeyeceğine iyice emin olmak için her türlü tedbiri
aldığını düşünmemiz gereken birinin yaptığı konuşma kasete
kaydedilebilmiş ise, sizce bunu hangi istihbarat örgütü yapmış
olabilir?
"Fransa'dakini Camia yapmıştır" ve "Pensilvanya'dakini MİT
yapmıştır" kanaatinde olsanız bile yukarıdaki soruların üzerinde
lütfen biraz düşünün...
Türkiye şu sırada tarihinin belki de en ciddi siyasi krizlerinden
birini yaşıyor. Bu krizin içinden hayırlısıyla az yaralı olarak
çıkabilirse ülkemiz, demokrasisini güçlendirme yönünde daha kararlı
adımlar da atabilir... Vesayetsiz, yalnızca seçilmişlerin söz
sahibi olduğu, her kurumun kendisini anayasal sınırlar içinde
tutmayı kabullendiği bir ülkeye nihayet dönüşebiliriz...
Ancak, yara-bereler ölümcül de olabilir.
Kendi başımıza kalabilsek, ihtilâfın tarafı diye bilinenler tamamen
yerel güçler olarak çatışmayı sürdürebilse, yüreğimizi serin
tutabilirdik. Oysa şimdikine benzer ortamlar, Türkiye gibi her
bakımdan önemli ülkelerde, sadece etkileriyle varlıklarını
sezebildiğimiz ‘yabancı' odakların da ilgisini çeker.
Ne olduğunu anlamadan, bir bakmışsınız, taraflar sereperpe yerde,
hiç adı geçmeyen dışarıdan birileri ise savaşı kazanmış...
Tarihimizin en kritik dönemlerinde hep öyle olmadı mı?
Daha önce yazmıştım: Benim gönlüm savaşmadan kazanılan savaşlardan
yana..."
Yazının tamamını okumak için tıklayınız