23 Eki 2014 10:56
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:51
Fazıl Say'dan Başbakan'a mektup: Korkma sanattan, sanatçıdan...
Çin'de turnede olan Fazıl Say, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası konserlerinin bakanlık tarafından programdan çıkarılmasıyla ilgili hükümete mektup yazdı. Say mektubunda şu ifadelere yer verdi:
Sayın Başbakan, Sayın Kültür Bakanı ve Tüm Yetkililer,
Size bu mektubu Pekin'den yazıyorum, bu akşam Çin'de konserim var. Programda kendi eserlerim var. Ben Japonya'da turnedeyken, 3 eserim Ankara'da programdan çıkarılmış, olay Türkiye'de ve dünyada tepki ile karşılanmış. Hoş bir durum değil. Size söylemek istediklerim var. Umarım okursunuz ve bir insanı anlamaya çalışırsınız...
Ne zaman gerçekten "güçlü" olunur biliyor musunuz? Hem doğuyu, hem batıyı, hem de ikisinin sentezini en iyi şekilde varettiğinizde. Ankara'da çalınması yasaklanan "İstanbul Senfonisi" eseri işte bu yüzden dünyanın her yerinde çalındı. Daha geçen hafta Tokyo Senfoni Orkestrası çaldı. İstanbul Senfonisi, 80 kişilik batı orkestrasının en önünde, Ney, Kanun, Bendir ve Kudüm ile çalınan bir eserdir. İstanbul'u müzik ile anlatır. Eserin sözleri yoktur. 2010'daki ilk seslendirilişinden sonra dünya üzerinde 50'den fazla orkestra bu eseri repertuvarına almıştır. Hemen hemen tüm Türk orkestraları da çalmıştır. Bu eser ile ben 2013 ECHO Klassik ödülünü kazandım, klasik müzikteki en mühim ödüllerden biridir. Daha da önümüzdeki tarihte nice çalınışları olacak.
Bununla gurur duyabil. Korkma bundan, bu eser sadece bir müzik eseri. Gel bu bütün dünyada şaşkınlık ve öfke yaratan "yasakçı" tutumunu değiştirebil. Yıkıcı olma. Gel bu eseri Ankaralılar da dinleyebilsin. Bırak kim neyi seviyorsa sevsin. Destek ol buna. Fazıl Say'ın 56 eseri var. 3 tanesi Ankara'da çalınamadı diye hiç bir şey değişmiyor Fazıl Say için. Dünya, bu "yasakçı" tutumu ayıplıyor sadece. Türkiye'de de kimse daha iyi hissetmiyor bir müzisyene boykot uygulaması getirildiğinde. Sen de iyi hissetmiyorsun. Gel bunu değiştirebil. Kaybeden sadece bu kararı veren oluyor. Korkma el uzatabilmekten. Hatta "bu eseri orkestramız olmayan şehirlerimize de götürelim" diyebil. Uzat elini. Merak etme değeri bilinir. Katar'da bile dünyanın en pahalı opera prodüksiyonları yapılıyor...
Farklı yaşam tarzları korku ve tehtid altında kalırsa, bu çok sağlıksız bir toplum dokusu yaratmakta. Ne ezen mutlu olur ne de ezilen. Bırak Türkiye sanatta da dünya ile yarışsın. Gel operaları, tiyatroları, orkestraları kapatma, bırak izleyen izlesin, seven sevsin, halk karar versin neyin iyi olduğuna. Hatta, daha iyi olması için bütçelerini bile arttır, dünya yarışında varolsunlar, bırak ne yapıyorlarsa yapsınlar, 21. yüzyıldayız, özgür bir dünyadayız, pozitif kılabil dünyayı, "Türkiye'de iyi sanat yapılıyor" dedirt tüm dünyaya.
Korkma sanattan sanatçılardan, karşındaki "askeri güç" filan değil, karşındaki müzisyen, tiyatrocu, dansçı... İnsan... Sade vatandaş...
Yıllardır karşı karşıya geldik. Bu hükümet ile bir türlü anlaşamadık. Başka sansürler, konser iptalleri, hep bizi karşı karşıya getirdi. Hep tuhaf karşılandı. Kimse mutlu olmadı. Gel Antalya'da dünya çapında bir müzik festivali yaratmış bu ekibi işine geri koy, o festivali biz yarattık, emeğimizle, düşüncemizle, yaratıcılığımızla, hakkımızdır. Hatta bu başarılı ekibe başka imkanlar bile tanı, "gelin diğer başka şehirlerimizde de yeni festivaller yaratalım" diyebil. "Gelin beraber büyüyelim"diyebil. Korkma bundan.
Fazıl Say'ın dünya üzeri her yıl 100-130 konseri var. İstersen incele. "Kimdir bu?" diye bir kere olsun bak, anlamaya çalış. Bir Türk vatandaşı. Tüm eserlerinin konusu Türkiye olan bir sanatçı. Her yıl 30'dan fazla ülkede 100-130 konseri var. Bak, 3-4 konserimi iptal edince ne benim için bir şey değişiyor ne de başkası için. Sadece şaşkınlık ve küçümseme ile karşılanıyor bu tutum. İstediğin bu mu? Bu ülke on yıllarca bu yanlışlar yüzünden kaybetmedi mi? Dünya'da pek çok sanatçı var, aralarında dinlere inananı, inanmayanı, budist olanı, deist olanı, ateist olanı var. Kimse sanatçıları bu yüzden sorgulamıyor. Açık olabilelim.
Türkiye'nin dünya üzerinde tanınan bir kaç sanatçısı var. Ve bu noktaya şans eseri gelinmiyor, yarışmalar kazanılıyor, ödüller kazanılıyor, dünya üzeri yüzlerce şehirde binlerce konser vererek on yıllar süren bir emeğin karşılığında bir yere varılıyor ve hiç kolay değil o noktaya varmak.
Lütfen bir kere olsun anlamaya çalışın.
Saygılar,
Fazıl Say
Size bu mektubu Pekin'den yazıyorum, bu akşam Çin'de konserim var. Programda kendi eserlerim var. Ben Japonya'da turnedeyken, 3 eserim Ankara'da programdan çıkarılmış, olay Türkiye'de ve dünyada tepki ile karşılanmış. Hoş bir durum değil. Size söylemek istediklerim var. Umarım okursunuz ve bir insanı anlamaya çalışırsınız...
Ne zaman gerçekten "güçlü" olunur biliyor musunuz? Hem doğuyu, hem batıyı, hem de ikisinin sentezini en iyi şekilde varettiğinizde. Ankara'da çalınması yasaklanan "İstanbul Senfonisi" eseri işte bu yüzden dünyanın her yerinde çalındı. Daha geçen hafta Tokyo Senfoni Orkestrası çaldı. İstanbul Senfonisi, 80 kişilik batı orkestrasının en önünde, Ney, Kanun, Bendir ve Kudüm ile çalınan bir eserdir. İstanbul'u müzik ile anlatır. Eserin sözleri yoktur. 2010'daki ilk seslendirilişinden sonra dünya üzerinde 50'den fazla orkestra bu eseri repertuvarına almıştır. Hemen hemen tüm Türk orkestraları da çalmıştır. Bu eser ile ben 2013 ECHO Klassik ödülünü kazandım, klasik müzikteki en mühim ödüllerden biridir. Daha da önümüzdeki tarihte nice çalınışları olacak.
Bununla gurur duyabil. Korkma bundan, bu eser sadece bir müzik eseri. Gel bu bütün dünyada şaşkınlık ve öfke yaratan "yasakçı" tutumunu değiştirebil. Yıkıcı olma. Gel bu eseri Ankaralılar da dinleyebilsin. Bırak kim neyi seviyorsa sevsin. Destek ol buna. Fazıl Say'ın 56 eseri var. 3 tanesi Ankara'da çalınamadı diye hiç bir şey değişmiyor Fazıl Say için. Dünya, bu "yasakçı" tutumu ayıplıyor sadece. Türkiye'de de kimse daha iyi hissetmiyor bir müzisyene boykot uygulaması getirildiğinde. Sen de iyi hissetmiyorsun. Gel bunu değiştirebil. Kaybeden sadece bu kararı veren oluyor. Korkma el uzatabilmekten. Hatta "bu eseri orkestramız olmayan şehirlerimize de götürelim" diyebil. Uzat elini. Merak etme değeri bilinir. Katar'da bile dünyanın en pahalı opera prodüksiyonları yapılıyor...
Farklı yaşam tarzları korku ve tehtid altında kalırsa, bu çok sağlıksız bir toplum dokusu yaratmakta. Ne ezen mutlu olur ne de ezilen. Bırak Türkiye sanatta da dünya ile yarışsın. Gel operaları, tiyatroları, orkestraları kapatma, bırak izleyen izlesin, seven sevsin, halk karar versin neyin iyi olduğuna. Hatta, daha iyi olması için bütçelerini bile arttır, dünya yarışında varolsunlar, bırak ne yapıyorlarsa yapsınlar, 21. yüzyıldayız, özgür bir dünyadayız, pozitif kılabil dünyayı, "Türkiye'de iyi sanat yapılıyor" dedirt tüm dünyaya.
Korkma sanattan sanatçılardan, karşındaki "askeri güç" filan değil, karşındaki müzisyen, tiyatrocu, dansçı... İnsan... Sade vatandaş...
Yıllardır karşı karşıya geldik. Bu hükümet ile bir türlü anlaşamadık. Başka sansürler, konser iptalleri, hep bizi karşı karşıya getirdi. Hep tuhaf karşılandı. Kimse mutlu olmadı. Gel Antalya'da dünya çapında bir müzik festivali yaratmış bu ekibi işine geri koy, o festivali biz yarattık, emeğimizle, düşüncemizle, yaratıcılığımızla, hakkımızdır. Hatta bu başarılı ekibe başka imkanlar bile tanı, "gelin diğer başka şehirlerimizde de yeni festivaller yaratalım" diyebil. "Gelin beraber büyüyelim"diyebil. Korkma bundan.
Fazıl Say'ın dünya üzeri her yıl 100-130 konseri var. İstersen incele. "Kimdir bu?" diye bir kere olsun bak, anlamaya çalış. Bir Türk vatandaşı. Tüm eserlerinin konusu Türkiye olan bir sanatçı. Her yıl 30'dan fazla ülkede 100-130 konseri var. Bak, 3-4 konserimi iptal edince ne benim için bir şey değişiyor ne de başkası için. Sadece şaşkınlık ve küçümseme ile karşılanıyor bu tutum. İstediğin bu mu? Bu ülke on yıllarca bu yanlışlar yüzünden kaybetmedi mi? Dünya'da pek çok sanatçı var, aralarında dinlere inananı, inanmayanı, budist olanı, deist olanı, ateist olanı var. Kimse sanatçıları bu yüzden sorgulamıyor. Açık olabilelim.
Türkiye'nin dünya üzerinde tanınan bir kaç sanatçısı var. Ve bu noktaya şans eseri gelinmiyor, yarışmalar kazanılıyor, ödüller kazanılıyor, dünya üzeri yüzlerce şehirde binlerce konser vererek on yıllar süren bir emeğin karşılığında bir yere varılıyor ve hiç kolay değil o noktaya varmak.
Lütfen bir kere olsun anlamaya çalışın.
Saygılar,
Fazıl Say