FATOŞ GÜNEY'DEN NEBAHAT ÇEHRE'YE SUÇLAMA; ''YILMAZ'IN ADINI KULLANIYOR''
Yılmaz Güney'in eşi Fatoş Güney, Jurnal Programı'na katılarak süreçle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Yılmaz Güney Vakfı kapandı. 20 yıl boyunca kendi ayakları üzerinde
duran Vakıf sonunda maddi sıkıntılara yenildi. Vakfın Kurucusu ve
Yılmaz Güney’in eşi Fatoş Güney A Haber’de yayınlanan Jurnal
Programı’na katılarak süreçle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Güney üzerinde zımni bir ambargo bulunduğunu söyleyen Fatoş Güney,
“filmleri hiçbir yerde gösterilmediği için telif geliri elde
edemedik” dedi. Sıkıntılarını Kültür Bakanı, Vakıflar Genel
Müdürlüğü ve TRT Şeş Genel Müdürü ile de paylaştığını söyleyen
Güney, olumlu bir dönüşüm alamadığını ifade etti. Güney programda,
oyuncu Nebahat Çehre’nin Yılmaz Güney sineması, mücadelesi
adına hiçbir şey yapmayıp her röportajında Yılmaz Güney adını
zikrederek onun adını kullanmasından rahatsızlığını da dile
getirdi.
YILMAZ GÜNEY 47 YILLIK ÖMRÜNDE 3 DARBEDEN MAĞDUR
OLDU
Yılmaz Güney’in 47 yıllık kısacık ömründe üç
darbeden ağır mağduriyet yaşadı; 1960 darbesinde küçücük bir
hikâyesinden dolayı komünizm propagandasından dolayı ceza aldı. Bir
buçuk yıl Nevşehir’de cezaevinde kaldı. Konya’da sürgün yaşadı.
Sinema hayatının ilk bölünmesiydi bu. İkincisi 12 Mart Darbesiydi.
Bu da devrimci öğrencilere yardım etmekten iki yıl Selimiye’de
geçen bir süreçti. Üçüncüsü 12 Eylül mağduriyeti idi. Bu onun için
çok ağırdı. Bu dönemde yazılarından dolayı, hapishanedeyken
dışarıdaki arkadaşları vasıtasıyla çıkarttığı Güney adlı dergide
yazdığı yazılardan dolayı 100 yıl cezaya çarptırılmasından dolayı
yurtdışında sürgün dönemi yaşadı. 104 filminin negatifi yok edildi.
Adından bahsedilmesi yasaklandı, filmlerinin gösterimine yasak
kondu. Bir kuşak ondan mahrum yetişti. Bugüne geldiğimizde, bugün
gündemde olan konuları yazmasından, onları gün ışığına açmasından
dolayı 100 yıl ceza aldı. Bugün Türkiye’de ne konuşuluyorsa, hangi
açılım yapılıyorsa bunlar Yılmaz Güney’in öngördüğü, o dönemde dile
getirdiği ve muhalefet gösterdiği şeylerdi. Ben 1992’de Türkiye’ye
döndüğümde bir vakıf kurarak onun geride kalan eserlerini
toparlamak istedim. Bu şahıs vakfıydı. Kendimden yola çıkarak
kurdum bu vakfı. O dönemde henüz filmleri gösterilmiyordu. Yol ve
Duvar filmlerini yıllar sonra kendi çabalarımla vizyona soktum.
Ondan sonra Yılmaz Güney üzerinde bir ambargo sürdüğünü
söyleyebiliriz
Yol filmi, Duvar filmi, Sürü filmini TRT’de herhangi bir kanalda
görebiliyor musunuz? TRT Şeş Genel Müdürü ile görüştüm, bana
Yılmaz Güney üzerinde hukuksal engel olmadığını söyledi. Kültür
Bakanı Ertuğrul Güney ile görüştüm, Vakıflar Genel Müdürü ile
görüştüm. Onlar da bu zihniyeti aşamadı ne yazık ki. Yılmaz Güney
filmleri önünde bir hukuksal engel yok.
VAKFI KENDİ İMKANLARIMLA 20 SENE YAŞATABİLDİM
11 tane film var, bunlar Güney Filmciliğe ait filmlerdi. Yılmaz
Güney, benim arkamdan toparlamaya, yok etmeye girişebilirler,
filmlerimizi alalım demişti. Maddi gücümüz elvermedi. Kendi
şirketimize ait filmleri alabildik. Birkaç özel kanal dışında
bugüne kadar gösteren olamadı. Vakfın hayatta kalmasını sağlayacak
hiçbir şey kalmadı. Ben 20 sene boyunca çaba ve emek sarf ettim,
artık her şeyin tıkandığı noktaya geldik. Vakıf olarak bugüne kadar
önemli şeyler yaptık. İyi bir misyon sergiledik. Geride kalan 35
yıllık filmlerin negatifini restore ettirdik, geride kalan
kitaplarını bir araya topladık, siyasal yazılarını bir araya
topladık, senaryolarını bir araya topladık. VCD ve DVD’lerini
çıkarttık. Maalesef herhangi bir tatmin edici gelir elde edemedik.
Ancak giderlerimizi karşıladık. Vakfın da gideri var, sonuçta bir
yükümlülük. Şu anda resmi olarak kapattık. Vakıf hem misyonunu
tamamlamıştı, hem de maddi olarak büyük bir yük haline gelmeye
başlamıştı. Kapattıktan sonra da beni arayan hiç kimse
olmadı. Çabalarım sürecek. Bundan sonraki hedefimiz Yılmaz Güney
filmlerini dijital ortama aktarmak.
“TÜRKİYE YILMAZ GÜNEY’E BORÇLU”
En büyük
isteklerimden biri Yılmaz Güney müzesi oluşturulması. Buna Türkiye
borçlu. Türkiye Yılmaz Güney borçlu ve bunu yapmak zorunda. Kültür
Bakanlığı bunu yerine getirmek zorunda. Yılmaz Güney Türkiye
sinemasına damga vurmuş bir isim. Ulusaldan evrensele ulaşmış bir
isim.
“YILMAZ GÜNEY’İN HAYATINI ANLATAN BİR DİZİ PROJESİ ÜZERİNE
ÇALIŞIYORUZ “
İnci Aral ile bir senaryo çalışmasına
başlamıştık sonra Yılmaz Erdoğan, Fatih Akın ve Mahsun Kırmızıgül
devreye girdi ne yazık ki bir sonuç alınamadı. Ben ümidimi
kesmedim. Dizi projesi üzerine çalışıyoruz, birkaç bölüm
yazıldı. Çok iyi sonuçlar aldık, önümüzdeki sezon bir şeyler
olacağını umut ediyorum.
“NEBAHAT ÇEHRE’NİN YILMAZ GÜNEY’İ MALZEME OLARAK
KULLANDIĞINI DÜŞÜNÜYORUM”
Ben kadın olarak rahatsız
olmuyorum ama şundan rahatsız oluyorum; Yılmaz Güney’in ne
filmleri üzerine, ne düşüncesi üzerine, ne mücadelesi üzerine, ne
demin anlattığım şeylerden ötürü karşılaştığı baskılar, sansürler,
yasaklar bir yanda diğer yanda patırtılı gürültülü kavgalı dövüşlü
bir ilişki hep gündemde. Ben malzeme olarak kullanıldığını
düşünüyorum.