24 Ağu 2016 10:32 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 21:29

Fatih Erbakan'dan Cübbeli Ahmet'e cevap: "Babam 15 sene tek başına iktidar olsaydı..."

Milli Görüş'ün lideri Necmettin Erbakan'ın oğlu Fatih Erbakan, Cübbeli'nin 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili "Erbakan Hoca olsaydı, darbe gerçekleşmişti." sözlerine yanıt verdi.

15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili "Cumhurbaşkanı'nın insanları çağırması beni de şaşırttı, maşallah dedim. Erbakan Hoca olsaydı, darbe gerçekleşmişti." diyen Cübbeli Ahmet Hoca'ya, Erbakan'ın oğlu Fatih Erbakan'dan yanıt geldi.

28 Şubat ile 15 Temmuz darbe girişimini kıyaslamanın doğru olmadığını belirten Fatih Erbakan, "Erbakan Hoca 15 sene tek başına iktidarda kalabilseydi mevcut cemaat ya da örgüt bu şekilde örgütlenemezdi ve böyle bir kalkışmaya gücü olmazdı." dedi.

"HELAL OLSUN DEDİM"

Cübbeli Ahmet Hoca, bir süre önce katıldığı bir televizyon programında 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili şunları söylemişti:

"Cumhurbaşkanı'nın insanları çağırması beni de şaşırttı, maşallah dedim. Erbakan Hoca olsaydı, darbe gerçekleşmişti. FETÖ Erbakan Hoca'yı kandıramaz, şuurlu adam, her şeyi bilen adam. Zaten onun için ikide bir indirildi adam. Niyet düzgün olabilir ama kan dökülür mü diye merhametinden bir şey yaparsın, sonra bütün ümmet acınacak hale gelir. Orada Tayyip Bey'in sokağa davetiyle, şaşırdım kaldım, helal olsun dedim."

“ERBAKAN HOCA OLSAYDI BÖYLE ÖRGÜTLENEMEZLERDİ”

Cübbeli Ahmet Hoca'nın bu yorumuna, Milli Görüş'ün lideri Necmettin Erbakan'ın oğlu Fatih Erbakan'dan yanıt geldi.

Habertürk'te yayınlanan Teke Tek programında Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtlayan Fatih Erbakan, Cübbeli'nin açıklamalarının hatırlatılması üzerine "Erbakan Hoca 15 sene tek başına iktidarda kalabilseydi mevcut cemaat ya da örgüt bu şekilde örgütlenemezdi" dedi.

İşte Fatih Erbakan'ın açıklamaları:

15 TEMMUZ GECESİ
Ben Altınoluk'taydım 15 Temmuz akşamı. 21.35 uçağıyla Ankara'ya gitmem gerekiyordu. Uçak gecikmeli olarak geldi ama bir daha kalkamadı uçuşların iptalinden dolayı. Altınoluk'taki evimize döndük. Oralarda durum tabii sakindi ama büyük şehirlerde olaylar oldu. Olaylarla ilgili açıklamayı vakfımızın internet sayfasında hemen yaptık. Bunun antidemokratik bir eylem olduğunu dile getirdik. Erbakan Vakfımızın mensuplarından da yaralananlar oldu. Şehit olan kardeşimiz de oldu. Onlar da kahramanca mücadele ettiler.

SAADET PARTİSİ
Parlamento dışında olmanız halinde sesinizi duyurmanız zor. Bu olaylarla ilgili onlar da birçok şey söylediler. Milli görüş olarak en çok askeri müdahaleye karşı olacak camia biziz. 1971 muhtırasıyla milli görüşün ilk siyasi partisi Milli Nizam Partisi kapatıldı. Milli Selamet Partisi 12 Eylül darbesi ile kapatıldı. Refah Partisi kuruldu, askeri konsey seçime girmesine izin vermedi. 28 Şubat'ta postmodern darbe diye adlandırılan süreçle kapatıldı. Arkasından çıkarılan birtakım davalarla rahmetli Erbakan Hocamız siyaset yasağı aldı. 15 Temmuz'daki bu hain operasyonu da şiddetle kınıyoruz.

CÜBBELİ AHMET HOCA'YA YANIT
(Cübbeli Ahmet Hoca'nın "Erbakan olsaydı, sokağa çağırmazdı" sözleri) Değişik bir bakış açısı ortaya koydu. Kendisi de sevdiğmiz bir kisme. Kötü niyetle, Erbakan ismine, Milli Görüş'e zarar verme maksadıyla söyledini sanmıyoruz. Olayları değerlendirirken içinde bulunduğumuz koşullar ile değerlendirmek lazım. 28 Şubat ile 15 Temmuz birbirinden çok farklı. 15 Temmuz hukuka karşı, devlete karşı girişilen bir terör operasyonu. Burada tabii ki gösterilecek tepki farklı olacaktır. Erbakan Hoca'nın maruz kaldığı, haksız da olsa en azından kanunlar çerçevesinde kapatılma kararı var. Orada Erbakan Hocamız 'Sokağa çıkın' deseydi, kanuna karşı 'Sokağa çıkın' demiş olurdu.

"ERBAKAN HOCA OLSAYDI BÖYLE ÖRGÜTLENEMEZLERDİ"
28 Şubat ile bugünkü dönem arasında şartlar da çok farklı. Cumhurbaşkanı, yargı, sermaye, medya... Refah Partisi'ne karşı bir tutum içinde. Şimdi ise tam tersi. Cumhurbaşkanı, Hükümet, Meclis'te ciddi bir çoğunluk var. Askerimizin önemli bölümü müspet durumda. Bizim arkadaşlarımızın da ifade ettiği bir diğer konu da Erbakan Hoca 15 sene tek başına iktidarda kalabilseydi mevcut cemaat ya da örgüt bu şekilde örgütlenemzdi ve böyle bir kalkışmaya gücü olmazdı.

"CIA ADINA GÖREV YAPIYORLAR"
Bir defa rahmetli babamın bakış açısı şöyleydi, her zaman bütün hayatı boyunca ifade ettiği, ırkçı-emparyalizm, siyonizm olarak ifade ettiği dünya çapındaki örgütlenmeyi çok iyi tanıyan ve bunun oyunlarını çok iyi bildiği, olumlu ilişki içinde olduğu yapıları analiz etme kabiliyetine sahipti. Cemaat olarak adlandırılan yapının ne amaçla kurulduğunu çok iyi bilen biriydi. Örneğin CIA ile bu örgütün ilişkileri. CIA'nin birtakım görevlendirdiği kişiler... Bunların özellikle Asya-Afrika ülkelerindeki okullarda İngilizce öğretmeni sıfatıyla öğretmenlik yapıyorlar. Buralarda CIA adına ajanlık yapıyorlar. Türkiye'de görev yapan Amerikan Büyükelçisi Mark Grossman'ın Fetullah Gülen ile ilişkisi... Yine CIA Ortadoğu Şefi Graham Fuller ile birlikte Mortan Abramowitz'in mektubuyla Amerika'da oturum alan kimse.

MOON TARİKATI İLE FETÖ'NÜN İLİŞKİSİ
Diğer taraftan 28 Şubat'ta maalesef bu postmodern darbeye Refahyol Hükümetinin devrilmesine Zaman gazetesi, Aksiyon dergisi ve bu örgütün yayın kuruluşları destek veriyorlar. Bu örgütün Moon tarikatı ile bağlantıları olduğu ortaya konuluyor. New York Times'ı Moon Tarikatı lideri satın alıyor. Arkasından Zaman gazetesinin matbaa tesisleri kurulurken Moon Tarikatı'na bağlı olan New York Times tedarik ediyor baskı makinelerini. New York Times'ın daha önce kullandığı baskı makineleri kullanılıyor. Moon Tarikatı dünya siyonizmi tarafından yönlendirilen bir tarikat. Zaman gazetesi bunlarla ortak dergi çıkarıyor.

"DİNLER ARASI DİYALOĞUN AMACI İSLAM'I TAHRİF ETMEK"
Dinler arası diyalog faaliyetleri rahmetli babamın örgüte bakış açısını şekillendiren önemli olaylardan biri. Mardin'de, Urfa'da dinler arası diyalog organizasyonu yaptılar. İslamın tahrif edilmesine yönelik bir projeydi. Bunu rahmetli Erbakan Hocamız çok iyi biliyordu. Vatikan Hz. Muhammed'i haşa 'Peygamber olarak görmüyoruz, bu durumda İslam alemiyle nasıl ortak bir paydada buluşulabilir, Hz. İbrahim ortak hareketimiz çerçevesinde bir diyalog başlatalım' diyorlar. Bu faaliyet sonunda 'dinler arası diyalog' adı altında İslam'ın özünün tahrif edilmesine yönelik dünya siyonizminin bir planıdır. Ne amaçla kurulduğunu ortaya koyan bir gerçek.