FATİH ALTAYLI'YA KİMLER DİRSEK ATIYOR?... MEDYADA NEDEN PANİK VAR?...ÜNLÜ İLETİŞİM UZMANINA GÖRE İŞTE BUNUN SEBEPLERİ!..
Yolu yeni gazeteden geçen herkese dirsek atmak moda. Ama en büyük dirsek gazetenin genel yayın yönetmeni Fatih Altaylı´ya atılıyor.
Don't panic!
Başlık İngilizce olduğu için özür dilerim. Konuşmalarına ve yazılarına İngilizce sözcükler serpiştirerek statü kurma çabasında olanlardan pek hazzetmem oysa. Bir tür kompleks göstergesi sayılır bu durum benim için. Ne var ki bugünlerde Ciner Grubunun yeni gazetesiyle ilgili medyada kopan kıyamete bakınca başlıktaki ifade anlamlı oluyor: Paniğe gerek yok!
Yolu yeni gazeteden geçen herkese dirsek atmak moda. Ama en büyük dirsek gazetenin genel yayın yönetmeni Fatih Altaylı´ya atılıyor.
Altaylı´yı eleştirenlerin önemli kısmının ortak özelliği, aşağı bir üsluptan besleniyor olmaları. Gerçeklerden kopuk demokrasicilik oynamasıyla meşhur olanlar da var eleştirenler arasında.
Benim bildiğim Fatih Altaylı militarist değildir ama asker düşmanı da değildir. Acaba ikisinden biri olması gerekli midir? Cinsiyetçi olması bir yana cinsiyet konusunda tam bir eşitlikçidir. Kızdığı erkeklere hangi üslupla konuşuyorsa kızdığı kadınlara da aynı üslupla konuşur, ayrım yapmaz.
Altaylı eleştirilecekse üslubunu eleştirmek anlaşılır ama "kadınlar hakkında bunu nasıl yazarsın?" sorusu anlaşılmaz.
(Üstelik bunları, beni eleştirirken söze önce kadınlığımdan, görüntümden başlanmasının mücadelesini veren biri olarak, yaşadığım haksızlıkların içinden geçerek yazıyorum. Pek farkındayım yani.)
Bir yazarı yazdıklarından dolayı suçlamak ayrı, üslubunu eleştirmek ayrı şeyler, birbirine karıştırmamak gerekir. Birincisi yani yazarı yazdıklarından dolayı suçlamak terör değil de nedir?
En entelektüel geçinen yazarın gidebildiği derinlik yazı sahibinin kişiliğini konu etmek olunca düşünce dünyasının sığlığına üzülmemek mümkün değil.
Elbette Eski Yunan düşünürlerinin akıl yürütmesindeki inceliği bekliyor değilim ama bu derece sığlık da pes dedirtiyor.
Ne bir entelektüel kaygı var ne de bir entelektüel eleştiri. "Bunu nasıl yazarsın?" sorusu ne kadar özgürlüğü içerebiliyorsa, soruyu soranın demokrasi anlayışı da o kadar dikkate alınabilir.
Kimin neyi, nasıl yazacağına birileri mi karar verecek? Bunun yanıtını medyamızın etrafı sindirmekle meşgul, terörize olmuş üslup sahipleri vermelidir.
Fatih Altaylı eleştirilerinden hareketle şöyle bir resimle karşılaşmak da mümkün;
Bir tarafta "Bu krizde gazete mi çıkar?" sorusuyla Turgay Ciner´e akıl vermeler,
Bir tarafta "Kimleri transfer ediyorlar/ etmiyorlar/ edemiyorlar?" dedikodu kulisi,
Bir tarafta yeni gazetede yer alacak olanlara, yer alamayacak olanların saldırgan tavırları.
Çamurdan yapılmış bu resim bir tek çerçeveyle anlam buluyor: Yeni çıkacak gazeteden duyulan panik.
Oysa yeni gazeteyi desteklemek gerek. Kapıların bir bir kapandığı bir dünyada yeni bir kapı olasılığı herkese iyi gelmez mi?
Önemsiz not: Altaylı için yazdıklarımı yeni gazetede yer bulmak için yaptığımı düşünecek olanlar merak etmesinler o konu biteli epey bir zaman oldu..
NURAN YILDIZ/HABERTÜRK