Fatih Altaylı'dan zehir zemberek yazı! Hangi gazetecileri hedef aldı?
Habertürk yazarı Fatih Altaylı’nın medya patronlarını hedef alan Ekrem İmamoğlu'na "Medyaya çattınız. Haksızsınız diyemem” sözleri sonrası başlayan tartışma sürüyor.
Habertürk’ün bir diğer yazarı Sevilay Yılman’ın Altaylı’ya gönderme yaparcasına yazdığı ve İmamoğlu’nu sert şekilde eleştirdiği köşe yazısı sonrası bugün Altaylı cephesinden dikkat çeken ifadelerin bulunduğu bir yazı daha geldi.
YILMAN’A KARNAVAL GÖNDERMESİ
Altaylı köşesinde, seçim tartışmaları sırasında Adana Portakal Çiçeği Karnavalı’yla ilgili yazılar yazan ve sosyal medyadan paylaşımlar yapan Yılman’ı hedef aldı.
Ünlü yazar isim vermeden yaptığı göndermede, “Geçen hafta Türkiye karışmış. Seçim sonrası herkes merak içerisinde. Halk gelişmeleri bilmek, gelişmelerin birileri tarafından doğru düzgün analiz edilmesini istiyor. Millet işi gücü bırakmış internet başında, ekran karşısında… Ben size söyleyeyim. Yarısı Adana’da bilmem ne festivalinde davetli, bir diğer bölümü Ege kıyılarında bilmem nerenin ot festivalinde, kalanı da bir aşka ilçemizin bok festivalinde yemek peşinde. Daha şanslı bir azınlık ise yurt dışında çeşitli davet ve basın gezilerinde. Haber, halkın merakı kimin umurunda. Ve tüm bunlar bir de gazetelerden önce bu gazetecilerin internet hesaplarında, milletin önünde. Yani beleş geziden gazeteye merak edilecek bir şey de kalmamış. Ye iç gez, önce sosyal medyaya koy, sonra iki satır yaz, başına bela da almamış ol. ” ifadelerini kullandı.
MEDYA YÖNETİCİLERİ DE NASİBİNİ ALDI
Yazısının devamında yine isim vermeden bu kez medya yöneticilerine çatan Altaylı, şu ifadeleri kullandı: Sonra da “Niye kimse bizi okumuyor. Niye batıyoruz” diye yazan medya yöneticileri. Pardon, “Sözde medya yöneticileri”.
Altaylı'nın bu sözleriyle Ciner Medya Grubu'nun tepe ismi Kenan Tekdağ'ı mı yoksa sık sık polemikler yaşadığı ve gazetelerin geldiği son durum üzerine benzer ifadeler kullanan Demirören Medya Grubu CEO'su Mehmet Soysal'ı mı hedef aldığı merak konusu oldu.
İŞTE ALTAYLI'NIN BUGÜNKÜ YAZISINDAN İLGİLİ BÖLÜM:
Gerçekten çok sıkılıyorum bazen.
Şaftı kaymış ya da kaydırılmış bir kitle ile muhatap olmak çok zor.
Akıl, izan, mantık bitmiş.
Bir gün önce Ekrem İmamoğlu’nun medya ile ilgili serzenişine hak verdiğimi yazıyorum.
Ki hak verdiğim sadece o değil, medyaya kim ne dese haklı.
Ertesi gün de yine aynı İmamoğlu’na “Ama medyayı tehdit eder bir tonda konuşman yakışıksız. Bunu yapanlar zaten yıllardır var. Sen farklı olacağım diyorsun, sen niye medyaya parmak sallıyorsun” diyorum.
Vay efendim bunu nasıl dermişim, medyaya parmak sallayanlara niye bir şey dememişim.
Manyak mısınız, deli misiniz, divane misiniz!
Aynı yazıda ikisini de söylüyorum zaten.
Daha ne diyeyim.
Bakın arkadaşlar.
Beni kendiniz gibi zannetmeyin.
Benim için öznelerin önemi yok.
Ben bir eylemi eleştirirken öznesinin kim olduğuna bakmıyorum bile.
Ne adı ne aidiyeti ne siyasi fikri ne partisi beni ilgilendiriyor.
Ben yaptığına, yapılana bakıyorum.
Yani bu toplumun “sesi çok çıkan” bölümü gibi “Bizim adam ne yaparsa yapsın sorun değil, karşıdaki adam ne yaparsa yapsın sorun” diyenlerden değilim.
Yavuz Bingöl’ü alkışlayıp, Elçin Sangu’ya sövenlerden, Elçin Sangu’yu alkışlayıp Yavuz Bingöl’e sövenlerden değilim anlayacağınız.
Ama Sangu’nun bir çıkar beklentisi içinde olmadan bunu yapmasını daha anlamlı bulurum o ayrı!
Siz, yani akıldan uzak cepheleşmenin unsurları, benden kendiniz gibi olmanızı beklemeyin.
Olmam.
Meşrebim uygun değil.
Bu milletin büyük bölümünün de meşrebi uygun değil zaten, biliyorum.
Öyle olmasaydı çoktan birbirimizin boğazına sarılmıştık.
Yüzde 50’ler karşılıklı olarak evde duruyorsa bu yüzdendir.
Başka nedenden değil.
***
Bu gazetecilik ise, durum normal
Geçen hafta Türkiye karışmış.
Seçim sonrası herkes merak içerisinde.
Halk gelişmeleri bilmek, gelişmelerin birileri tarafından doğru düzgün analiz edilmesini istiyor.
Millet işi gücü bırakmış internet başında, ekran karşısında.
Peki halk bu merak içinde yeniden sayımları ve tartışmaları izler, merak ederken Türk basını nerede?
Ben size söyleyeyim.
Yarısı Adana’da bilmem ne festivalinde davetli, bir diğer bölümü Ege kıyılarında bilmem nerenin ot festivalinde, kalanı da bir aşka ilçemizin bok festivalinde yemek peşinde.
Daha şanslı bir azınlık ise yurt dışında çeşitli davet ve basın gezilerinde.
Haber, halkın merakı kimin umurunda.
Ve tüm bunlar bir de gazetelerden önce bu gazetecilerin internet hesaplarında, milletin önünde. Yani beleş geziden gazeteye merak edilecek bir şey de kalmamış.
Ye iç gez, önce sosyal medyaya koy, sonra iki satır yaz, başına bela da almamış ol.
Sonra da “Niye kimse bizi okumuyor. Niye batıyoruz” diye yazan medya yöneticileri.
Pardon, “Sözde medya yöneticileri”.