16 Ara 2017 14:27
Son Güncelleme: 24 Kas 2018 01:52
Fatih Altaylı'dan bomba yazı: Oyuncu Hakan Yılmaz'a saldırıyla o siyasi cinayetin ilgisi ne?
Habertürk gazetesi yazarı Fatih Altaylı, oyuncu Hakan Yılmaz’ın otel lobisinde herkesin gözü önünde dayak yemesiyle ilgili dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Hakan Yılmaz’a saldıran Denizhan Vural’ın aile hikayesini anlatan Fatih Altaylı, meselenin milletvekili cinayetinden Susurluk’a, Abdullah Çatlı’dan Ömer Lütfü Topal cinayetine kadar uzanan ilişkini anlattı.
Altaylı’nın bugünkü yazısının "Lobideki dayak ve bir siyasi cinayet" başlıklı bölümü şöyle:
“Oyuncu Hakan Yılmaz’ın 5 yıldızlı otel lobisinde, herkesin gözü önünde dayak yemesi bir rezaletti.
Otel güvenliğinin olayı izlemesi ise daha büyük rezalet.
Yılmaz’ı döven kişinin kavgayı başlatma nedeninin Hakan Yılmaz’ın kendisini tanımaması olması ise rezaletin daha büyüğüydü.
Saldırganın çıkarıldığı mahkeme tarafından 5 dakikada serbest bırakılması ise ne büyük rezalet.
Peki diyeceksiniz ki, bu dayağın, geçmişin siyasi cinayetlerinden biriyle ne alakası var?
Anlatayım.
Oyuncu Hakan Yılmaz’a saldıran kişinin adı Denizhan Vural.
Kim bu Denizhan Vural?
Hacı Vural’ın oğlu.
“İyi de Hacı Vural kim?” diyenleriniz olacaktır.
Hacı Vural, 1994 yılında ANAP Milletvekili Alpaslan Pehlivanlı’yı Kırıkkale’de öldüren kişidir.
Hacı Vural, bu cinayet nedeniyle 24 yıl hapse mahkûm oldu.
Cezasını çekti ve çıktı.
O dönemde Hacı Vural’ı bu cinayete azmettirenin ANAP Keskin İlçe Başkanı Metin Vural olduğu iddia edilmişti.
Metin Vural da, katil Hacı Vural’ın ağabeyi, Denizhan Vural’ın da amcasıydı.
Pehlivanlı cinayetinin azmettiricisi olduğu iddia edilen Metin Vural da Pehlivanlı’nın öldürülmesinden 8 ay sonra, failleri hâlâ bulunamamış bir cinayetle öldürüldü.
Metin Vural’ı öldürenlerin ise Susurluk kazasıyla ortaya dökülen ilişkilerde adı geçen polis memuru Ayhan Çarkın ve ekibi olduğu iddia edilse de hiçbir zaman kanıtlanamadı. (Aynı ekip Ömer Lütfü Topal cinayetiyle de anılmıştı.)
Bilinen ise Pehlivanlı’nın Çatlı ile çok yakın arkadaş olduğuydu ve Çatlı’nın kızı tarafından yazılan kitapta da buna yer veriliyordu.
İşte oyuncu Hakan Yılmaz’ı otel lobisinde döven Denizhan Vural’ın aile öyküsü bu.
Bu hikâyeyi bilince, lobideki dayağa pek de şaşırmıyor insan.
Armudun dibine düşmesine şaşırmadığı gibi.”
Altaylı’nın bugünkü yazısının "Lobideki dayak ve bir siyasi cinayet" başlıklı bölümü şöyle:
“Oyuncu Hakan Yılmaz’ın 5 yıldızlı otel lobisinde, herkesin gözü önünde dayak yemesi bir rezaletti.
Otel güvenliğinin olayı izlemesi ise daha büyük rezalet.
Yılmaz’ı döven kişinin kavgayı başlatma nedeninin Hakan Yılmaz’ın kendisini tanımaması olması ise rezaletin daha büyüğüydü.
Saldırganın çıkarıldığı mahkeme tarafından 5 dakikada serbest bırakılması ise ne büyük rezalet.
Peki diyeceksiniz ki, bu dayağın, geçmişin siyasi cinayetlerinden biriyle ne alakası var?
Anlatayım.
Oyuncu Hakan Yılmaz’a saldıran kişinin adı Denizhan Vural.
Kim bu Denizhan Vural?
Hacı Vural’ın oğlu.
“İyi de Hacı Vural kim?” diyenleriniz olacaktır.
Hacı Vural, 1994 yılında ANAP Milletvekili Alpaslan Pehlivanlı’yı Kırıkkale’de öldüren kişidir.
Hacı Vural, bu cinayet nedeniyle 24 yıl hapse mahkûm oldu.
Cezasını çekti ve çıktı.
O dönemde Hacı Vural’ı bu cinayete azmettirenin ANAP Keskin İlçe Başkanı Metin Vural olduğu iddia edilmişti.
Metin Vural da, katil Hacı Vural’ın ağabeyi, Denizhan Vural’ın da amcasıydı.
Pehlivanlı cinayetinin azmettiricisi olduğu iddia edilen Metin Vural da Pehlivanlı’nın öldürülmesinden 8 ay sonra, failleri hâlâ bulunamamış bir cinayetle öldürüldü.
Metin Vural’ı öldürenlerin ise Susurluk kazasıyla ortaya dökülen ilişkilerde adı geçen polis memuru Ayhan Çarkın ve ekibi olduğu iddia edilse de hiçbir zaman kanıtlanamadı. (Aynı ekip Ömer Lütfü Topal cinayetiyle de anılmıştı.)
Bilinen ise Pehlivanlı’nın Çatlı ile çok yakın arkadaş olduğuydu ve Çatlı’nın kızı tarafından yazılan kitapta da buna yer veriliyordu.
İşte oyuncu Hakan Yılmaz’ı otel lobisinde döven Denizhan Vural’ın aile öyküsü bu.
Bu hikâyeyi bilince, lobideki dayağa pek de şaşırmıyor insan.
Armudun dibine düşmesine şaşırmadığı gibi.”