16 Ara 2014 11:35 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:59

Fatih Altaylı'dan 14 Aralık operasyonuna çarpıcı yorum: Cemaate "oh olsun" demeyin!

Üçüncü havalimanı ile iligli yazısı sonrasında uzun bir izne ayılan Habertürk gazetesi yazarı Fatih Altaylı, 14 aralık operasyonuna ilişkin olay yaratacak açıklamalar yaptı.

"Cemaat medyasının geçmiş hatalarını gündeme getirip 'Oh olsun' demek de doğru değil" diyen Fatih Altaylı, hükümetin aklı selim davranmadığını, dönüşü olmayan bir yolda gaza bastığını ancak bu hızla gidildiği taktirde duvara toslanacağını öne sürdü.
14 Aralık operasyonuna ilişkin soruya yanıt veren Fatih Altaylı, gidişattan uzun zamandır endişeli olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
TÜRK MEDYASINDAN KİMSE GIK DEMEDİ
Bakın ben bu yaşananlara değil de yaşananlara tepki gösterdiğini zannedenlere gülüyorum. Bu işler dün başlamadı. Filmi geriye sarmak lazım. 2007 yılının 1 Nisan gününe. O gün Türkiye'nin en büyük medya grubuna Hükümet kanalıyla TMSF kullanılarak el koyuldu; Sabah ve ATV'ye. Bugün konuşulan pek çok şeyin başlangıcı o gündür. Ve Türk medyasından kimse gık demedi. Ben o günlerde söyledim sıra herkese gelecek diye. Kimse kulak asmadı. Sonrasını gördük.
NE YAPSAM SESLERİ ÇIKMAZ
Vergi cezaları, satmaya zorlamalar. İktidarın tavrı açısından milat 1 Nisan 2007'dir. Bu yaşananlar karşısında sizin hissettiklerinizi ben 8 senedir hissediyorum. 2007 seçimleri öncesi Ufuk Güldemir'in sahibi olduğu Habertürk ekranında Özlem Gürses'in konuğu olmuştum ve "Türkiye faşizme doğru gidiyor" demiştim. Gürses, "Seçimler var ne faşizmi" demişti. Hakan Bayrakçı da konuktu. "Bütün faşist iktidarlar seçimle işbaşına gelmiştir" yanıtını vermiştik birlikte. Sonuç olarak dediğim gibi milat 1 Nisan 2007'dir. Tabii bugün kimse bunu dile getirmiyor. Çünkü tüm meydanın ortak ayıbı bu. İktidar o gün gördü ki, ben bunlara ne yapsam sesleri çıkmaz.
HANGİ DAVADA SOMUT BİR BİLGİ VAR Kİ...
"Gözaltına alınanlarla ilgili elde somut bir bilgi ya da belge yok. Bütün bunlara baktığınızda hukuku siyasetin yönlendirdiğini düşünüyor musunuz?" sorusuna ise Fatih Altaylı şu yanıtı verdi:
Türkiye'de son 7-8 yıla damgasını vuran hangi davada somut belge vardı ki bunda olsun. Ergenekon'da Balyoz'da ne kadar somut belge vardı? Elbette bazı belgeler vardı ama onlar hiç alakası olmayan insanların da üzerine yaftalanmıştı. Bunlara ben Torba Dava diyorum. At herşeyi içine çorba olsun. Kimse içinden çıkamasın. Birinden çıksa öbüründen çıkamasın. Normal hukukta suçluluk kanıtlanır, bu davalarda suçsuzluk kanıtlanmaya çalışılıyor. Benim gördüğüm Türkiye'de artık tek bir büyük suç var. İktidarı rahatsız etme suçu. Aslında bir yasa çıkarıp iktidar aleyhine, hükümet aleyhine yazı yazmak, görüş beyan etmek suçtur deseler de böyle karışık davalara gerek kalmasa.
EL KONACAK İMASI
"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın makul şüpheye dair yasayı onayının hemen ardından böyle bir operasyonun yapılmasını nasıl değerlendirirsiniz?" sorusuna Fatih Altaylı, birçok madya kurumuna el konulacağını ima ederek şöyle yanıt verdi: O yasanın bu ve bunun gibi davalar için çıkarıldığını bilmiyor muyduk? Yakında kayyumlar atanır, dava sonuna kadar bu medyayı kamu yönetecek denirse hiç şaşırmayın.
"Türkiye'deki bir gazeteci bu operasyondan sonra kendisini güvende hissedebilir mi?" sorusuna "Cemaat medyasının geçmiş hatalarını gündeme getirip 'Oh olsun' demek de doğru değil" diyen Altaylı, şunları söyledi:
Daha önce hissedebiliyor muydu? Ergenekon davaları döneminde de gazeteciler kendini rahatsız hissediyordu. Yazılarından, o yazılardaki fikirlerinden dolayı, gazetecilik faaliyetlerinden dolayı "suç örgütü üyesi" oldukları iddia edilmesi an meselesiydi birçok gazetecinin. O gün de rahat hissetmiyordu, bugün de rahat hissetmiyor gazeteciler. Gerçek gazeteciler. Belli ki, yakın gelecekte de hissetmeyecekler. Cemaat'in veya Cemaat medyasının geçmiş hatalarını gündeme getirip "Oh olsun" demek de doğru değil. Çünkü sonu yok böyle bir şeyin. Tabii Cemaat medyası da kendi yanlışlarından ötürü özür dilemeli.
DÖNÜŞÜ OLMAYAN BİR YOL...
"Ben daha da ileri gideceğini düşünüyorum. Fuatavni mahlaslı kişi veya kişilerin yazdıklarına silsile içinde bakınca nereye kadar gidebileceklerini tahmin edebilirsiniz" diyen Fatih Altaylı, şunları söyledi:
Dönüşü olmayan yola girince tek yapacak şey sonuna kadar gitmektir. Ya bir aklı selim çıkar frene basar. Ya da yolun sonunda duvarla karşılaşırsınız. Eğer çok hızlı gidiyorsanız duvara toslarsınız. Ve ne yazık ki, eğer duvara toslarsak hepimiz bu aracın içindeyiz. Hepimiz yara alırız. Tabii en çok yarayı önde oturanlar alır. Camdan fırlayıp duvara yapışabilirler. Ama şoför ustalığına güveniyorsa gaza basmaya devam eder. Bu yüzden de daha ileri gidileceğini tahmin ediyorum. Torba dava dedim ya. Bu torbaya daha çook şey koyacaklardır ki içinden çıkmak güç olsun.