'FATİH ALTAYLI DEDİĞİNDE ÇOK HAKLIYMIŞ!..' SERDAR TURGUT ALTAYLI'YA NEDEN HAK VERDİ?..
Geçen her gün onun ne kadar haklı olduğunu çıkarıyor. Bunu artık kendim de görmeye başladım..
Fatih Altaylı kesin haklıymış
Global krizin başladığı günlerde ben New York'taydım. Hani şu tüm vicdansızlığımla buzlu Jameson içtiğim meşhur gezi var ya işte o. Ekonomik krize nanik yaparcasına muhteşem havanın olduğu bir gün Washington Square Park'ta oturuyordum. Cebimdeki telefonumdan mesaj var sesi geldi. Ben işte beklediğim oldu görevden alındım galiba dedim kendi kendime ama o döndükten sonra olacakmış. Zaten bizim patron centilmendir öyle mesaj attırarak filan görevden aldırmaz insanı. Bunu bilmem gerekiyordu. Gelen mesajda arkadaşım 'Fatih Altaylı senin için Serdar şahane bir yazardır ama ondan yayın yönetmeni olur mu?' demiş şimdi okudum söyleşiyi diyordu. O an yayın yönetmeni de olduğumdan belki buna biraz kızmam gerekiyordu ama yazar tarafım övüldüğü için çok da mutlu olmuştum.
Bunu kendisine telefonda da söyledim. Geçen her gün onun ne kadar haklı olduğunu çıkarıyor. Bunu artık kendim de görmeye başladım, çünkü insan elinde olmadan zihin egzersizleri yapıyor. Ben olsam neyi manşet yapardım, hangi haberi büyütürdüm diye düşünüyorsunuz. Bunu yapan insanın ruh halini bilmeden uzaktan bakanlara üzücü ve zavallı bir davranış olarak gelebilecek bir zihin egzersizi bu. Bazı ama bazı alışkanlıklar maalesef çabuk ölmüyor. Ben bu zihin egzersizini çevreme zarar vermeden, insanları rahatsız etmeden çoğunlukla sessizce yaptığımdan kimsenin de alınmaması, ilgilenmemesi gerekir bununla diye düşünüyorum. Sadece arada bir Rana'ya söylüyorum ne düşündüğümü 'Ben olsaydım şöyle yapardım' diye başlayan konuşmalarım onu hüzünlendiriyor, galiba bana acıyor da.
En yakınımdaki, en sevdiğim insan bile böyle hissediyorsa gerçekte ne hissettiğimi ve mutlu olarak da bunun yapılabildiğini kimseye anlatmaya çalışmayacağım artık. Dediğim gibi bu zihinsel egzersizler, Fatih'in dediği gibi benden yayın yönetmeni olmayacağını bana da göstermiş oldu. Biraz geç oldu ama olsun ders almanın ve öğrenmenin yaşı yoktur.
Mesela ben bir gece önce 'ben olsaydım şu haberi şöyle büyütürdüm' diye düşünüyorum tamam mı ama ertesi gün o haberin bırakın büyütülmesini hiçbir gazetede iki satır bile yer almadığını görüyorum.
Siz benim yerimde olsanız ne düşünürdünüz kendiniz hakkında. Ben galiba haber değerlendirmekten pek anlamıyorum kararına vardım sonunda.
Kararımı pekiştiren son vukuatım önceki gün oldu. Çok popüler Gümüş dizisinin popüler oyuncularının Arap aleminde Gazze duyarlılığını artırmak için seçildiğini duyunca içimden bu haber büyür ve hatta manşet bile olur diye geçirdim. Çünkü içinde iç siyaset, dış siyaset, magazin, Kıvanç Tatlıtuğ gibi yakışıklı ve Songül Öden gibi güzel bir kadın da vardı. Yani foto unsurları da tamamdı.
Bu Gümüş dizisi, Arap aleminde bir fenomen oldu. Seveni çok ama kızanı da var. Hatta merkezi Dubai'de bulunan MBC kanalında 'Nur' adıyla gösterilmeye başlandıktan sonra savaş öncesi Gazze'de çok ciddi bir tartışma da çıkarmıştı, neredeyse dizi yüzünden iç savaş çıkacaktı. Radikaller dizideki sosyal ve kültürel değerlerin İslam toplumlarına uygun olmadığını ve özellikle dizide kadın özgürlüğüne ve kadın cinselliğine duyulan saygının kendilerine hiç uymadığını söylüyorlardı. Ama Arap kadınların yoğun ilgisi nedeniyle dizi yayından kaldırılamıyor.
Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın Gazzeli çocuklar için düzenlediği Arap 'first lady'ler zirvesine katılan Katar emiresi kendisinin de ülkesinde beğenerek izlediği dizinin oyuncularının Ortadoğu'daki Gazze'ye yardım kampanyasının reklam yüzü olmalarını istemişti. Emine Hanım'ın da sıcak baktığı anlaşılan bu öneri sonunda dizinin sevilen yıldızı Songül Öden tarafından kabul gördü ve bölgede yardım kampanyasını anlatan reklamlarda o oynayacak.
Magazinsel yanı ve iç politik yansımalarının yanı sıra bu gelişme Cumhurbaşkanı Gül'ün çok önem verdiği 'soft power' kavramının en net işleyiş biçimi olarak ortaya çıkıyor. Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin askeri gücünün (hard power) her ülke tarafından bilindiğini ama bölgede etkili olmak için sadece bunun yetmeyeceğini ve ekonomik güç ve kültürel gücümüzle soft power'imizi de kullanmamız gerektiğini söylüyordu. İran'daki uydu antenlerin çoğunun Türk televizyonlarını alacak şekilde yönlendirildiğinin ortaya çıkmasından sonra Türkiye'nin kültürel hegemonyasının etkinliğiyle bölgede önemli güç olacağının en net kanıtı Gümüş dizisiyle ilgili olan gelişmelerdi.
Ama dün dikkatli baktım, arkadaşlardan rica ettim onlar da baktı ve hiçbir gazetede bu haberi göremedik maalesef. Yine anladım ki ben bu işten anlamıyorum, benden yayın yönetmeni filan olmaz, Fatih dediğinde çok da haklıymış.
SERDAR TURGUT / AKŞAM