16 Ağu 2017 09:40
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 23:03
Fatih Altaylı 'beIN'e veryansın etti: Köpeksiz köyü bulmuş, değneksiz geziyorlar!
Habertürk yazarı Fatih Altaylı, Digitürk'ü satın alarak "beIN" yapan Katarlı grubu, yönetimini, içeriğini ve paketlerini topa tuttu.
Habertürk gazetesi yazarı Fatih Altaylı, Digitürk'ü alarak "beİN" yapan Katarlı grubu adeta topa tuttu.
İşte Fatih Altaylı'nın eleştirilerinden bazı satır başları:
- Katarlı patronlarının elinde Digiturk, giderek daha kötü bir şirket oldu.
- İçerik parasından çok tamirat parası öder olduk...
- İçerik kalitesi ise giderek düşüyor. Sürekli tekrar programlar, tekrar diziler. Yeni bir şey neredeyse yok gibi.
- Şimdi futbol sezonu başlarken iyiden iyiye çuvalladılar. Spor paketlerini tam bir üçkâğıt haline getirdiler.
- Paketler tam bir üçkâğıtçı Ortadoğu tüccarı mantığıyla hazırlanıyor. Maksat tüketiciye “geçirmek”.
- Rakipsizliğin verdiği bir terbiyesizlikle bir anlamda köpeksiz köyü bulmuş, değneksiz geziyorlar. Ama müşteriye çok ayıp oluyor.
İşte Fatih Altaylı'nın o yazısı:
BEİN REZALETİ
DIGITURK, Türkiye’nin en modern, en iyi işleyen şirketlerinden biriydi.
Evet, müşterilerini, özellikle de “eski” müşterilerini biraz kazıklardı, ama hizmet açısından Türkiye standartlarının üzerinde bir şirketti.
Önce TMSF kontrolüne geçti.
Hizmet kalitesi ve içerik kalitesi bir miktar geriledi. Sonra Katarlılar aldı.
“Adamlar bu işi biliyor, daha kaliteli bir platforma dönüşür” dedim ama tersi oldu.
Katarlı patronlarının elinde Digiturk, giderek daha kötü bir şirket oldu.
Mesela, Digiturk’ün evlerdeki alıcıları dünyanın en sık arıza yapan elektronik aletleri.
Bunu bilen Digiturk, servis için ücret almazdı. Arıza yaptığı zaman gelirler ve ücretsiz olarak tamir ederlerdi.
Çünkü arızalar kullanıcı hatasından değil, sistem veya Digiturk’ün verdiği alıcı kutulardan kaynaklanırdı.
Şimdi sık sık arıza yapan alıcılar için servise geldikleri her sefer ücret talep ediyorlar ve bir ay sonunda bir de bakıyorsunuz ki, üyelik aidatından daha fazla sözde tamirat parası ödemişsiniz.
İçerik kalitesi ise giderek düşüyor.
Sürekli tekrar programlar, tekrar diziler.
Yeni bir şey neredeyse yok gibi.
Şimdi futbol sezonu başlarken iyiden iyiye çuvalladılar.
Spor paketlerini tam bir üçkâğıt haline getirdiler.
Diyelim ki, Süper Lig sizi ilgilendirmiyor ve sadece 1. Lig maçlarını izleyeceksiniz.
Mümkün değil. Tüm paketi almanız gerekiyor.
Paketler tam bir üçkâğıtçı Ortadoğu tüccarı mantığıyla hazırlanıyor.
Maksat tüketiciye “geçirmek”.
Rakipsizliğin verdiği bir terbiyesizlikle bir anlamda köpeksiz köyü bulmuş, değneksiz geziyorlar. Ama müşteriye çok ayıp oluyor.
İşte Fatih Altaylı'nın eleştirilerinden bazı satır başları:
- Katarlı patronlarının elinde Digiturk, giderek daha kötü bir şirket oldu.
- İçerik parasından çok tamirat parası öder olduk...
- İçerik kalitesi ise giderek düşüyor. Sürekli tekrar programlar, tekrar diziler. Yeni bir şey neredeyse yok gibi.
- Şimdi futbol sezonu başlarken iyiden iyiye çuvalladılar. Spor paketlerini tam bir üçkâğıt haline getirdiler.
- Paketler tam bir üçkâğıtçı Ortadoğu tüccarı mantığıyla hazırlanıyor. Maksat tüketiciye “geçirmek”.
- Rakipsizliğin verdiği bir terbiyesizlikle bir anlamda köpeksiz köyü bulmuş, değneksiz geziyorlar. Ama müşteriye çok ayıp oluyor.
İşte Fatih Altaylı'nın o yazısı:
BEİN REZALETİ
DIGITURK, Türkiye’nin en modern, en iyi işleyen şirketlerinden biriydi.
Evet, müşterilerini, özellikle de “eski” müşterilerini biraz kazıklardı, ama hizmet açısından Türkiye standartlarının üzerinde bir şirketti.
Önce TMSF kontrolüne geçti.
Hizmet kalitesi ve içerik kalitesi bir miktar geriledi. Sonra Katarlılar aldı.
“Adamlar bu işi biliyor, daha kaliteli bir platforma dönüşür” dedim ama tersi oldu.
Katarlı patronlarının elinde Digiturk, giderek daha kötü bir şirket oldu.
Mesela, Digiturk’ün evlerdeki alıcıları dünyanın en sık arıza yapan elektronik aletleri.
Bunu bilen Digiturk, servis için ücret almazdı. Arıza yaptığı zaman gelirler ve ücretsiz olarak tamir ederlerdi.
Çünkü arızalar kullanıcı hatasından değil, sistem veya Digiturk’ün verdiği alıcı kutulardan kaynaklanırdı.
Şimdi sık sık arıza yapan alıcılar için servise geldikleri her sefer ücret talep ediyorlar ve bir ay sonunda bir de bakıyorsunuz ki, üyelik aidatından daha fazla sözde tamirat parası ödemişsiniz.
İçerik kalitesi ise giderek düşüyor.
Sürekli tekrar programlar, tekrar diziler.
Yeni bir şey neredeyse yok gibi.
Şimdi futbol sezonu başlarken iyiden iyiye çuvalladılar.
Spor paketlerini tam bir üçkâğıt haline getirdiler.
Diyelim ki, Süper Lig sizi ilgilendirmiyor ve sadece 1. Lig maçlarını izleyeceksiniz.
Mümkün değil. Tüm paketi almanız gerekiyor.
Paketler tam bir üçkâğıtçı Ortadoğu tüccarı mantığıyla hazırlanıyor.
Maksat tüketiciye “geçirmek”.
Rakipsizliğin verdiği bir terbiyesizlikle bir anlamda köpeksiz köyü bulmuş, değneksiz geziyorlar. Ama müşteriye çok ayıp oluyor.