23 Nis 2011 13:49 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:16

EYÜP CAN O HABERLERİ MİLLİYET VE VATAN SATIŞ SÜRECİNİ İSTENİLDİĞİ GİBİ HALLETMEK İÇİN Mİ YAPTI?

Taraf yazarı rasim Ozan kütahyalı'dan ortalığı karıştıracak iddia. Radkial gazetesi Demirören AVM haberlerinin perde arkasında neler var?

Demirören AVM, Eyüp Can ve Hüseyin Çelik

Milliyet ve Vatan Demirören-Karacan grubuna satıldı. Hayırlı olsun... “Tesadüf”e bakın ki bu aralar da Aydın Doğan’ın küçük gazetesi Radikal, habire “Beyoğlu Demirören AVM haberleri” yapıyordu... Eyüp Can tarafından yönetilen bu “sol” gazete “Beyoğlu Demirören AVM”nin yıkılması gerektiğine dair, Demirören grubunun Beyoğlu’nu mahvettiğine dair” sistematik haberler yapıyordu...

Eski Türkiye’nin medya mantığını iyi bilenler düzenli biçimde yapılan, özünde “Demirören grubunu ticari zarara uğratma amaçlı” bu haberlerin Eyüp Can tarafından kimin emriyle ve niye yapıldığını merak ediyordu, acaba bu işin altından hangi çapanoğlu çıkacaktı?

Eski Türkiye medyasının elemanı olduğu günden beri, içine girdiği ortamın taktiklerini ve stratejilerini iyi benimsemişti Eyüp Can... Eyüp’ün bu haberleri “Beyoğlu ve çevre sevgisi” sebebiyle yapmadığını bütün akıl ve mantık sahipleri biliyordu, sonunda bu haberlerin hangi “satış süreci”ni istenildiği gibi halletme amaçlı yapıldığı anlaşıldı... Benim üzüldüğüm şey bu köhnemiş medya çarkında Eyüp’ün kendi “kişilik intiharı” oldu, daha evvel bir yazıyla değinmiştim Eyüp’ün kötü gidişatına, ama maalesef iş işten çoktan geçmişti... Eyüp, ruhunu Ertuğrul Özkök’e teslim etti ve tam anlamıyla bir “ikinci devşirme” vakası haline geldi. Kısa ve orta vadede Özkök’ün devşirme projesiyle kendine büyük yararlar sağladı, ama uzun vadede kendi hayatını bitirdi. Yakın zamanda birinci devşirmenin başına geleceklerin bir benzerinden kendini kurtarması zor gözüküyor... Maalesef Ertuğrul Özkök kendi düşüşüyle beraber İslami kesimin içinden çıkmış “beyaz olmak isteyen zenci” iki genç insanın da itibarını iki paralık etti...

İşte bu Özkök’e dair, dün Hüseyin Çelik, zehir zemberek ama aynı zamanda tam isabet açıklamalar yaptı... Başka söze gerek yok, sözü Başbakan’ın en yakın kurmaylarından Çelik’e bırakıyorum...

“‘Tayyip muhtar bile olamaz’ manşetlerinin sahibi, öte taraftan bakın 411 milletvekili TBMM’de Anayasa değişikliğine (evet) oyu verdi. Özgürlükleri genişleten, üniversitelere alınmayan genç kızlarımızın gözyaşlarını dindirmeye yönelik yapılan bir anayasa değişikliğiydi ve Ertuğrul Özkök’ün yönetimindeki Hürriyet gazetesi yüzde 75 halk çoğunluğuna dayalı olan bu 411 milletvekilinin iradesini gazetesinde şu şekilde manşet atıyordu: 411 el kaosa kalktı.

Bu anlayış hükümet kurup hükümet deviriyordu. Bu anlayış bakan azlettirip, bakan tayin ettiriyordu. Cumhurbaşkanının kim olması gerektiğine, kim olmaması gerektiğine bu zihniyet karar veriyordu. Ve iktidarlar üzerinde oluşturdukları baskıyla milletin iradesi yerine kendi iradelerini koyuyorlardı ve bu şekilde ülkeyi idare etmeye çalışıyorlardı.

Ayrıca üniversitelerdeki yasakçılığı sürdüren zihniyete karşı Tayyip Erdoğan’ın yapmış olduğu açıklamayı bakın şu başlıklarla veriyordu: Hocalara gözdağı... Bunu çoğaltabiliriz. Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasetten yasaklanması, cezaevine atılması, bir daha siyaset yapamamasıyla ilgili olarak çok ciddi bir gayret vardı. Bu gayretin içinde Vural Savaşlar, Nuh Mete Yükseller, bunun bir yargı ayağı, bir medya ağı vardı. Hürriyet gazetesindeki bir haberi okuyorum.

‘Soruyor: Erdoğan’ın belediye başkanlığı düşüyor mu? Evet düşüyor. Yeniden belediye başkanı olabilir mi? Hayır olamaz. Erdoğan milletvekili adayı olabilir mi? Hayır olamaz. Erdoğan parti genel başkanı olabilir mi? Hayır olamaz.’

Bakın bunlar hepsi milletin hafıza kayıtlarında yer alan ve hafız kayıtlarından silinmemiş olan manşetlerdi...

...Bugün CHP saflarında. Aslında ben Sayın Ertuğrul Özkök’e şunu tavsiye ederdim. Keşke kendisi de Oktay Ekşi ile birlikte Balyozcularla ve Ergenekoncularla birlikte o da CHP’den aday olsaydı da takım tamamlansaydı. Bu takım birbirine çok yakışan bir takımdı...


Yıllar yılı bu ülkede halkın iradesini frenlemeye çalışan insanlar ‘İrtica geliyor’ dediler, ‘İrtica tehdidi var’ dediler. ‘Laiklik elden gidiyor’ dediler, ‘Atatürkçülük elden gidiyor’ dediler. Bunu bu dediğim merkez medya yapmadı, CHP ile birlikte yaptı, CHP zihniyetiyle. Tek parti özlemcisi olan, tek parti dönemi özlemcisi olan ara rejim özlemcisi zihniyetle birlikte bunu yaptı. ‘İrtica geliyor’, efendim ‘Şeriat geliyor’, ‘Cumhuriyet ortadan kalkıyor’, ‘Atatürkçülük efendim yara alıyor’ gibi maalesef manşetlerle ülkede kaosu, gerginliği kabartmaya çalıştılar. Baktılar bu tutmuyor sonra bunun yerine ‘Sivil dikta vardır’ demeye başladılar.

Bir süre de ‘Sivil dikta var’ dediler. Baktılar bu da tutmuyor, sonra irtica yerine şimdi bir cemaat ürettiler, sabah akşam ne olsa ne bitse, milletin başına gökten taş düşse (bunu cemaat yaptı) demeye başladılar. İrtica tehdidi yerine kendi akıllarındaki ürettikleri senaryo içinde baş aktör olan irtica yerine, şimdi cemaati koymaya başladılar.


Bu zümre herkesi susturmaya, siyasetçiler üzerine baskı kurmaya alışmışlardı.”

Evet, artık bu dönem bitiyor, bitmek zorunda... Milliyet-Vatan satışı da olumlu bir gelişme. Ama işin bir de Zafer Mutlu boyutu var. O boyut çarşambaya...

Rasim Ozan Kütahyalı/Taraf