10 Mar 2010 17:52 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:09

EXPRESS-ROLL EKİBİNDEN YENİ BİR DERGİ: BİR+BİR

Kapanan Roll ile Express dergisinin ekibinin hazırladığı Bir+Bir'in ilk sayısı yayınlandı. Dergide siyasetten sanata farklı alanlarda yazılar, haberler, röportajlar bulunuyor.

Dergi ekibinin yayına başlamasıyla ilgili açıklaması şöyle:

"Kovaydır balık olduk. Beklettik. Affola. Ama biz de bekledik. Bekledik ki kaynasın. Kaynatırız, kaynatırız, kaynamaz. Kaynatırız, kaynatırız, kaynamaz. Sekizimiz odun çeker, dokuzumuz ateş yakar, kırk gün oldu, kaynatırız kaynamaz. Sayfaları koyduk ocağa, uçtu gitti bucağa. Suyuna saldık bulgur, be yârenler bu ne haldir? Kafka’nın çorbası mübarek. Gökçen Kaynatan gelse kâr etmeyecek.

Güya 21 Ocak’ta çıkacaktık. 21 Ocak’ta çıkacaktık ki, kova olalım. Niye mi kova? Camus’nün kulakları çınlasın, kaleciyiz bir kere. O yüzden severiz kovaları. Bir Varol vardı mesela, Ürkmez. Soyadı gibiydi, bir millî hezimetten sonra çadır tiyatrosunda sahne alıp “Ben Varol, Çekoslovakya’dan yarım düzine yiyen kova

kaleci Varol” diye başlayan tiradı yüzünden tefe konmuştu. Bir de Hayro vardı, Galatasaray’ın Hayrettin’i. Penaltılara kalan bir kupa maçında, 10 küsur penaltıdan birini bile kurtaramadığı için az dalga geçmemişlerdi. Nedense, sadece bir tane kurtaran öbür kaleciye kimse bir şey

dememişti. Kazanan haklıdır!

Ne diyorduk, kova... Bu maceraya 29 Ocak 1994’te başlamıştık, haftalık Express’le.

Günlerden bir gün, bir bilene sormuştuk, hangi burçtanız diye? “Kova” demiş, eklemişti: “Devrimci burçtur”. O hafta arka kapağımıza Kova’nın haritasını koymuştuk– “ilim kendini bilmektir”–, bir astroloğa danışarak tabii.

Evet, kovayız, ve övünmek gibi olmasın,

Camus’den aşağı kalmayız. Onun neşriyatı “Combat / Mücadele” ise, bizimkisi “Combat” artı bir. Hem zaten o ünlü tartışmada Sartre’dan yanayız. (O tartışmanın özlü bir yorumu

Express’in geçen sayısında). Ama Sartre’ın neşriyatı “Temps Modernes / Modern Zamanlar” ise bizimkisi “Temps Postmodernes” artı “Combat”. Daha doğrusu “Combat Rock”, hani şu “Haklarını bil” diye başlayan Clash albümü.

Ne diyorduk, kova... Kırk gün oldu, kaynatırız, kaynatırız, kaynamaz. Oldu size 3 Mart. Kovaydık, balık olduk. Pisibalığı... Yeri geldi, bir Hendrix çalmazsak olmaz: “Catfish blues”...

Kovaydık, balık olduk ama, aslında Bir+Bir’in imgelemimize düşüşü 2008 nisanı, Koç’la Boğa arası. Ne o, ne öbürü. Yani? Yani’si için önce Koç’a bakalım: “Açık kapıları zorlayan şuursuzlardan değildir, sadece kapalı kapıları zorlar... Dünyaya cepheden yaklaşır. Şair ‘dikkafalı’ deyimini Koç’u dikkatle gözlemledikten sonra icat etmiştir...” Boğaya gelince: “Kafası kapitalizmle meşguldür. Maddenin özüyle ilgilidir. Sırrı boynundadır, oraldir. Boğa köpürür, ya öfkeden ya hazdan. Kendini metafizik bunalımlara kaptıracak kişi değildir. Kendini çalışarak öldüren Boğa’lar görülmüştür, ama onu mükemmeliyetçi sanmak hata olur. Başladığı işi noksansız, yanlışsız bitirecek kişi değildir. Başarıda olduğu kadar yenilgide de sebatkârdır. Amacına ulaşamayacağı açıkça belli olduğu halde devam eder. Şanssız olduğu iddia edilemez. El Cordobes’in dediği gibi, boğanın da kazanma şansı vardır.” (Jacoques A. Bertrand, “Terazinin Hüznü”, Metis)

Koç’la Boğa arasındaki o yerin, bizim astrolojimizdeki adı Godard burcu. 2008

nisanında, ‘68 Mayısı’nın 40. yıldönümünü konu alan Roll kapağını hazırladığımız günlerde defalarca seyretmiştik Godard’ın “One Plus One”ını. Bir+Bir o sevişmelerin birinde düştü imgelemimize. Kimbilir hangisinde, ama Koç’la Boğa arasında bir yerde olduğu kesin.

Bir “Roll Over” yapalım, 2008 mayısında “Bitmeyen Şarkı” başlıklı kapak yazısının son satırlarına zaplayalım: “Sympathy For The Devil”, “Bir Artı Bir”in başrol oyuncusuydu. Godard Stones’la birlikte stüdyoya girmiş, şarkının kayıt sürecini baştan sona çekmişti. Bu görüntüleri filmin merkezine oturtmuş, ancak şarkının tamamlanmış haline yer vermemişti... Filmin finalinde iki bayrak dalgalanıyor, biri kızıl, diğeri siyah. Eleştirmen Martha Merrill’e göre, “Bir Artı Bir” komünizm artı anarşizmdi”. (...) Tevekkeli değil, filmin adına dair sorulara Godard hep aynı karşılığı veriyor: “Bir artı bir iki etmez, bir eder.” Filmde, “Sympathy For The Devil” tamama ermiyor. Sürekli değişiyor: Enstrümanlar değişiyor, ritmler değişiyor, sözler değişiyor. Şarkı dönüşüyor, gelişiyor, güzelleşiyor. “Sympathy For The Devil”, Merrill’in deyişiyle, “Godard’ın gözünde devrim gibi, hiç bitmiyor, hiç tamamlanmıyor”. ‘68 ruhunun en güzel tarifi “Bir Artı Bir” galiba. Kırmızı Artı Siyah. Ve hiç tamamlanmayan, bitmeyen bir şarkı. Kırmızı ve siyah demişken, Léo Ferré’yi de selamlamayı unutmayalım, bir Léo Ferré şarkısıyla: Bize bu iki rengi verdiğin için tenk yu şeytan.

“Bir+Bir”in çıkışını Godard’ın ocak ayında gösterime gireceği duyurulan yeni filmi “Sosyalizm”e denk getirmek istiyorduk. Yola Alain Badiou’lu, Patti Smith’li “Sosyalizm”le, üstelik kova burcunda çıkmaktı gönlümüzdeki. Olmadı, önce Godard rötar yaptı. Anlaşılan o da kaynatıyor, kaynatıyor, kaynamıyor. Böyle olması hoşumuza gitmiyor da değil. Meret kaynamadı mı kaynatan Godard da olsa kaynamıyor. Neticede ondan erken davrandık, o “Sosyalizm”i çıkaramadan biz “Bir Artı Bir”i çıkardık. Kova olamadık, balık olduk. Olsun, balık da kıyak burç. Ayrıca, yükselenimiz her daim kova zaten.

Bu ilk sayı, haliyle biraz da boğa: “Noksansız, yanlışsız değildir. Amacına ulaşamayacağı açıkça belli olduğu halde devam eder.”

Bütün eksiklerle, gediklerle, hatalarla devam ediyoruz. Kafka’nın dediği gibi, “devam et, sonra başlarsın”.

Derginin ilk sayısı içeriği şöyle:

PUNK MANİFESTO
Temsilî İnsan Tabiatı ve Vivienne Westwood

JACK WHITE İLE FELSEFE DERSİ
Ruhî frekanslar

ALTIN AYI: “BAL”
Keskin ve kekre

BORIS VIAN DEVLET TİYATROSU’NDA
“İmparatorluk Kuranlar”ı Celal Kadri Kınoğlu anlatıyor

FENOMEN: “STAR WARS”
Kapitalizmin yeni ruhu

VİZYON: JIM JARMUSCH
Mutasyon çağı

NAOMI KLEIN’LA HASBIHAL
Lhasa, Sosa, Espinosa

MANO SOLO
Koşuyorum, öyleyse varım

VIC CHESNUTT
Ses ve öfke

KAMERA-GÖZ
İki seçenek

MOS DEF
Radikal bir kopuş lâzim

SELDA BAĞCAN
Ha buradaki kar ha oradaki kar

CHARLOTTE GAINSBOURG
Manyetik titreşim

TOM WAITS & BECK
Kelalâka mevzular derin bağlantılar

TARTIŞMA: PASCAL BONIFACE
Ferré, Camus, Henry

PORTRE: ERIC CANTONA
Ateş atı

JOE SACCO’DAN “GAZZE 1956”

Şiddetin mayası

UDI ALONI VE “BİR YAHUDİ NE İSTER?”
Mesih’in devrimci dili

ŞEFİN TAVSİYESİ
Kafka usûlü soya çorbası

ETİKETLER
#bir+bir #express-roll