Evliliğimizin 2 ayında 'Şu an çalışmıyorsun, İzmir'deki evini açık tutmana ne gerek var' dedim. 'Bir daha çalışmayı düşünmüyorum. Aramızda işler iyi gitmezse, orada evim açık dursun' dedi bana. Adam kafasında evlenmemiş. Misafir gibi geldi bana, misafir gibi gitti...
Çeşme'de avukat bir arkadaşımla iş için oturmam gerekti. Bana 'adamla yalnız başına mı oturacaksın' dedi. E sen her gün birileriyle başbaşa oturuyorsun.
Eşimi olgun sandım, meğerse durgunmuş... Ben onu duygusal sandım, meüğerse o içine kapanıkmış... Gününü geçirme derdindeymiş. Biz sadece imza attık. Evlilikte düzeni bir türlü oturtamadık. Neye en çok üzüldüm biliyor musun, hiç sevilmediğimi hissettim.
Gece geç saate kadar çalıştığım günler, sabah saat kurup eşime kahvaltı hazırlıyordum. Onunla vakit geçirebilmek için işe uykusuz gidiyordum.. Hiç olmamış ki, hiç yaşanmamış ki... Ben var sanmışım. Oldurmaya çalışmışım.