EVE DÖNÜŞ: SARIKAMIŞ 1915 İZLEYİCİYİ ÇOK ŞAŞIRTACAK!
Savaş fonunda başarılı bir gerilim hikayesi olan Eve Dönüş: Sarıkamış 1915 haftanın en iyisi... Sinemaya gitmek isteyenler Cineradar köşemize...
Oldukça bereketli bir vizyon haftası… 6 yeni film bu hafta gösterime giriyor, gerçi birinin (Uzun Boylu Esmer Adam) DVD’si bile çıkalı yıl oldu ama getirici firma sürekli ertelemelerden sonra bir fırsatını bulup gösterime sokmayı başardı. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün hatırına kadın hikayeleri revaçta… Gelmeyen Bahar ve Kadınlar gibi… Haftanın bana göre en önemli filmi Sarıkamış harekatını ve sonrasını kendisine başarılı bir şekilde fon edinen Eve Dönüş: Sarıkamış 1915. Tür sineması adına gerçek bir başarı… Yer yer Raveneous’u hatırlatsa da sinemamızın ihtiyacı olan türden bir film. Başarılı bir ilk yönetmenlik denemesi, güzel planlar ve derli toplu anlatım. Mutlaka izleyin derim. Bir diğer önemli film de herkesin sevmeyeceği kadar kişisel bir film olan Aşkın İzleri… Terrence Malick’in bu kadar kısa aralarla film çekmesine alışık değilim ama şikayetim yok. Finale doğru iyice yükselen şiirsel anlatım beni epey etkiledi. Yönetmenin takipçilerinin mutalaka görmesi gerekir.
ORİJİNALİ KADAR DEĞİL AMA… MUHTEŞEM VE KUDRETLİ OZ
Küçük bir sirkte, büyücülük numaralarıyla hayatını kazanan ve biraz da ahlaksız olan Oscar Diggs, yaşadığı Kansas kentinin sıkıcılığından kurtulmak isterken kendisini eğlenceli Oz Ülkesi’nde buluverir. Bu yolculuk, onun için büyük bir şanstır ve turnayı gözünden vurmasına çok az kalmıştır. Ta ki Theodora, Evanora ve Glinda adlı üç cadı Oscar’ın Muhteşem Büyücü kimliğinden şüpheleninceye kadar. Oscar hiç hesapta yokken, Oz Ülkesi’nin sorunlarıyla da karşılaşır ve bu yeni insanların arasında kendi yeteneklerini de geliştirerek hem güçlü Oz Büyücüsü’ne dönüşür hem de eskisinden daha iyi bir insan olur.
Walt Disney Pictures yapımcılığında ve Sam Raimi yönetmenliğinde hayata geçen filmin baş rolünü James Franco üstlenirken, Mila Kunis, Rachel Weisz ve Michelle Williams da Oz Ülkesi’nde kendisine eşlik eden 3 cadıyı canlandırıyorlar.
EMRAH FİLM YÖNETMENİ OLURSA… GELMEYEN BAHAR
Ülkemizde gündemden düşmeyen töre ve töre cinayetleri, kadına karşı baskı ve şiddet gibi konuları işleyen Gelmeyen Bahar filmi, imkansız bir aşk yüzünden savrulan insanları beyazperdeye taşıyor. Masum bir sevda insanların hayatlarını nasıl ve neden karartır? sorusuna cevap arayan film, kadına karşı zulme daha çok dikkat çekmek için özellikle dünya kadınlar Günü olan 8 Mart’ta seyircisiyle buluşacak.
Usta oyuncular Ayten Uncuoğlu ve Orhan Alkaya’nın başrolleri paylaştığı yapımın yönetmen koltuğunda "Küçük Emrah" olarak tanıdığımız Emrah Erdoğan (İpek) oturuyor. Senaryosunda Emrah ile birlikte Tarkan Ateşmen’in imzası olan filmin yapımcılığını ise Yağmur Yapım üstleniyor.
SARIKAMIŞ FONUNDA BİR GERİLİM HİKAYESİ… EVE DÖNÜŞ: SARIKAMIŞ 1915
Bakü’de görevli Hariciye Nazırlığı’nda görevli (Eski Dışişleri Bakanlığı) Kalem Müdürü’nün eşi Gül Hanım ve kızları Nihan, yanlarında Erzurum yolunda kendilerine eşlik eden Hariciye Nazırlığı üyesi Saci Efendi de varken, oldukça zorlu ve sert iklim koşullarının hüküm sürdüğü ıssız topraklarda yola almaktadırlar. Tüm bu güç koşullar altında, nihayet harabeye dönmüş ve terk edilmiş bir köye ulaşırlar. Ama köyde geçirdikleri ilk gecenin ardından burada yalnız olmadıklarını öğrenirler. Birbirlerinden farklı, değişik kültüründen gelen 8 kişi, vahşi doğanın ve koşulların ortasında kalarak, bu ıssız köye sığınmıştır artık. Açlığa karşı koymak oldukça zorken, bu coğrafyada hayatta kalma ve dahası eve dönüş mücadelesi vereceklerdir...
Sarıkamış Harekatı’nın kaybedilmesinin ardından , Doğu Anadolu bölgesi artık belirsizliğin hüküm sürdüğü bir yer olmuştu. Eve Dönüş filmi tam da bu zamanlarda 8 kişinin, vahşi doğanın ortasında, oldukça zor kış koşullarıyla boğuşarak, hayatta kalma mücadelesini ve Eve Dönüş hikayesini anlatıyor. Birbirinden farklı bu 8 kişinin açlıkla mücadele ederek hayatta kalma içgüdüleriyle verdikleri gerilim dolu savaş onları birleştiren tek ortak noktaları. Yönetmenliğini Alphan Eşeli’nin üstlendiği filmin senaryosu da yönetmene ve Serdar Tantekin’e ait. Böcek Yapım yapımcılığında kotarılan filmin başrollerini ise Uğur Polat, Nergis Öztürk ve Serdar Orçin üstleniyor.
NİHAYET VİZYONDA! UZUN BOYLU ESMER ADAM
Yaşadığı hayattan ve karısı Helena’dan bunalan Alfie, onca yıllık hayat arkadaşını özgür ruhlu bir telekız olan Charmine için terk eder. Tüm hayatını mantık silsilesi içerisinde kurmuş olan Helena ise bu dakikadan sonra her şeyi boş verip, dolandırıcı bir falcının söylediklerini uygulamaya başlar. Bu çiftin kızı Sally ve onun kocası Roy’un ise çatırdayan evlilikleri onlarınkinden çok farklı değildir. İkisi de mutsuz olan bu ikiliden Sally sanat galerisi sahibi olan çekici patronu Greg’e aşık olurken, yazar kocası Roy ise umudu gizemli bakışlara sahip Dia adındaki bir kadında bulacaktır...
Woody Allen kamerasını yine çok sevdiği bir konuya çatlayan ailevi ilişkilere ve neresinden tutsanız elinizde kalacak ikili birlikteliklere çeviriyor. Senaryosu da yönetmene ait olan filmin başrollerini Anthony Hopkins, Gemma Jones, Freida Pinto, Antonio Banderas, Naomi Watts ve Josh Brolin paylaşıyor.
TERRENCE MALİCK AŞKI ANLATIYOR: AŞKIN İZLERİ
Amerikalı Neil, gezi için geldiği Paris’te Marina adında güzel ve yaşam sevinci dolu bir kadınla tanışır. İkili aşık olurlar ve ayrılmak istemediklerine karar veririler. Neil’ın Amerika’ya dönüş vakti geldiğinde Marina, yıllardır tırnaklarıyla kurduğu hayatı geride bırakarak Amerika’ya yerleşme kararı alır. Marina aşkının peşinden gitmiştir fakat, bir zaman sonra Paris’te yaşadıkları o tutkulu günlerden çok uzaklaştıklarını fark ederler.
Tam da bu günlerde Neil, çocukluk aşkı olan Jane ile karşılaşır. Birkaç gün iki kadına rasında duygularını tartan Neil, tercihini Jane’den yana yapar ve Marina’yı yabancısı olduğu bu ülkede kendisiyle baş başa bırakır. Hayatındaki aşk, bağlılık, ihanet, fedakarlık gibi duyguları yeniden gözden geçiren ve gittikçe yalnızlaşan Marina, inancını da sorgulamaya başlar ve Rahip Quintana’dan destek alır.
Marina ve Quintana uzun sohbetler sonunda aşkın ve sevginin ömrünü ve başka sevgilerin de olup olmayacağını sorgulayacaklardır...
Başrollerini Rachel McAdams, Ben Affleck, Javier Bardem ve Olga Kurylenko’nın paylaştığı filmin yönetmenliğini ise Terrence Malick üstleniyor.
8 MART ŞEREFİNE VİZYONDA: KADINLAR
Anne iki çocuk annesi olan, Parisli ve iyi kazanan gazeteci bir kadındır. Elle dergisi için fahişelik yaparak hayatını kazanan genç kızlar hakkında bir araştırma makalesi yazmaktadır. Bu süreçte iki bağımsız genç kızla görüşür; Alicja ve Charlotte. Bu kendilerine güvenen kızların hayatları hakkında öğrendikleri kendi doğrularını da sorgulatacaktır.
Toplum, kadın, ahlak, özgürlük hareketleri gibi bir fenomen olarak algılanan öğrenci fahişeliği, yönetmen Malgoska Szumowska’nın hiçbir yargıda bulunmadan izlediği bir konu. Para, aile, cinsellik hakkında en temel ahlak kurallarını ve inançları sorgulayan yapım, toplumsal irdelemeyi farklı bir bakış açısı ile gözler önüne seriyor. Filmin başrolünde Anne’yı Juliette Binoche canlandırırken, genç fahişeleri ise Joanna Kulig ve Anais Demoustier oynuyor.