14 Nis 2014 11:02
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:05
Evdeki hesap Karşı’ya uymadı!
Murat Tolga Şen yazıyor; Karşı gazetesi neden kapandı? .
Karşı Gazetesi kapandı…
Arkadaşlarımdan Alper Turgut’un da sinema yazıları kaleme aldığı gazete, çıktığı vakit “sol medya” arayışında olan okur tarafından ilgiyle karşılanmıştı.
Taraf ve Radikal’in cemaat destekli yayınlar olduğunun artık iyice ayyuka çıktığı zamanlarda bu olumlu bir gelişmeydi ancak “Karşı Gazete” benim için açılışından kapanışına kadar hep büyük bir soru işareti oldu. Medya sektöründen bir yakınım, “cemaat, sosyal medyanın tamamen ulaşılamaz olması durumunda bir can simidi şişirdi, denize attı” demişti. Bir “operasyon gazetesi” olduğunu dillendiren çok sayıda insan var, Yıldıray Oğur bugün bir yazı kaleme almış mesela, “Tapeler bitti, gazete gitti” diye yazıyor ama ne olursa olsun, gazetecilerin ekmek yediği bir kapının açıldıktan bu kadar kısa sonra kapanmış olması üzücü… Hoş, o maaş konusu da epey sıkıntılıydı ama…
Karşı neden kapandı?
Bir sürü komplo teorisi üretilebilir ancak asıl sebep gazetenin okuyucuyla buluşamamış olması… Türkiye’de bir haftada 5 milyon civarında gazete satılıyor, bunun sadece 20 bin adeti Karşı’ya ait. Günde 3.000 tirajla bir gazetenin yaşaması mümkün mü? Tıpkı Emek sineması vakasında yaşandığı gibi, sosyal medyadan, şuradan buradan gazetenin kapanışına tepki gösteren binlerce insan haftada birkaç gün bu gazeteyi satın almış olsaydı şu an ben bu yazıyı kaleme almazdım.
Yani, önce eşyanın tabiatını tartışalım, o yetmezse yeni teoriler üretiriz.
Bir de, yaşlı adam eleştirisi gibi olacak ama İstiklal’de en leş mekanda bir bira 8-9 TL… Bir tane eksik içip, o parayla da gazeteyi satın alsaydı sosyal medyadan coşanlar, kader değişirdi muhakkak.
Sol, sağ, orta hiç fark etmez, basılı yayın çıkartmak maliyetli iştir arkadaşlar… Ah vah etmeden önce sahip çıkıp eve dergi, gazete almak gerek…
Sinema adamı hasta eder!
İstanbul Film Festivali’ne birkaç gün ara veriyorum çünkü günde en az üç film izlediğim Atlas sinemasının 1. Salonunun kliması fena çarptı. Boğazlarım şişti, yutkunamıyorum ve öksürüyorum. Basına ayrılan 10. Sırada oturan arkadaşların hepsi de teker teker düşecektir. Akredite basın mensuplarına eziyet etmekten zevk alan gözlüklü genç SS subayına da (Ilsa adını verdim kendisine) selam olsun, ahı tuttu!
Bu yıl en çok görmek istediğim filmlerden biri olan Onur Ünlü mahsulü İtirazım Var’ın basın gösterimini de bu yüzden kaçırmış oldum!
MURAT TOLGA ŞEN / [email protected]
Arkadaşlarımdan Alper Turgut’un da sinema yazıları kaleme aldığı gazete, çıktığı vakit “sol medya” arayışında olan okur tarafından ilgiyle karşılanmıştı.
Taraf ve Radikal’in cemaat destekli yayınlar olduğunun artık iyice ayyuka çıktığı zamanlarda bu olumlu bir gelişmeydi ancak “Karşı Gazete” benim için açılışından kapanışına kadar hep büyük bir soru işareti oldu. Medya sektöründen bir yakınım, “cemaat, sosyal medyanın tamamen ulaşılamaz olması durumunda bir can simidi şişirdi, denize attı” demişti. Bir “operasyon gazetesi” olduğunu dillendiren çok sayıda insan var, Yıldıray Oğur bugün bir yazı kaleme almış mesela, “Tapeler bitti, gazete gitti” diye yazıyor ama ne olursa olsun, gazetecilerin ekmek yediği bir kapının açıldıktan bu kadar kısa sonra kapanmış olması üzücü… Hoş, o maaş konusu da epey sıkıntılıydı ama…
Karşı neden kapandı?
Bir sürü komplo teorisi üretilebilir ancak asıl sebep gazetenin okuyucuyla buluşamamış olması… Türkiye’de bir haftada 5 milyon civarında gazete satılıyor, bunun sadece 20 bin adeti Karşı’ya ait. Günde 3.000 tirajla bir gazetenin yaşaması mümkün mü? Tıpkı Emek sineması vakasında yaşandığı gibi, sosyal medyadan, şuradan buradan gazetenin kapanışına tepki gösteren binlerce insan haftada birkaç gün bu gazeteyi satın almış olsaydı şu an ben bu yazıyı kaleme almazdım.
Yani, önce eşyanın tabiatını tartışalım, o yetmezse yeni teoriler üretiriz.
Bir de, yaşlı adam eleştirisi gibi olacak ama İstiklal’de en leş mekanda bir bira 8-9 TL… Bir tane eksik içip, o parayla da gazeteyi satın alsaydı sosyal medyadan coşanlar, kader değişirdi muhakkak.
Sol, sağ, orta hiç fark etmez, basılı yayın çıkartmak maliyetli iştir arkadaşlar… Ah vah etmeden önce sahip çıkıp eve dergi, gazete almak gerek…
Sinema adamı hasta eder!
İstanbul Film Festivali’ne birkaç gün ara veriyorum çünkü günde en az üç film izlediğim Atlas sinemasının 1. Salonunun kliması fena çarptı. Boğazlarım şişti, yutkunamıyorum ve öksürüyorum. Basına ayrılan 10. Sırada oturan arkadaşların hepsi de teker teker düşecektir. Akredite basın mensuplarına eziyet etmekten zevk alan gözlüklü genç SS subayına da (Ilsa adını verdim kendisine) selam olsun, ahı tuttu!
Bu yıl en çok görmek istediğim filmlerden biri olan Onur Ünlü mahsulü İtirazım Var’ın basın gösterimini de bu yüzden kaçırmış oldum!
MURAT TOLGA ŞEN / [email protected]