Etyen Mahçupyan'ın Akşam'da yayınlanmayan yazısı ortaya çıktı!
Akşam gazetesi yazarı Etyen Mahçupyan'ın 31 Ocak 2016 tarihli yayınlanmayan yazısı, "Egoist Okur" sitesinde yayınlandı.
Uzun süredir yazılarına yer verilmeyen Mahçupyan'ın kovulduğu
gündeme gelmişti.
Akşam yazarı Gülay Göktürk'ün kovulmasına neden olan "Başkanlık bu
pespayeliği de ‘düzeltir’ mi" yazısıyla aynı başlığı kullanan
Mahçupyan, söz konusu yazıda Yiğit Bulut'un kendisi ile ilgili
eleştirilerini hatırlatarak "Yazım, söz konusu çevrenin
zihniyetiyle ilgiliydi. Sonrasında bir Cumhurbaşkanı Başdanışmanı
ancak ‘müptezel’ kelimesini hak eden bir söylemle, benim ne
ajanlığımı, ne para yemişliğimi bıraktı. Yine ortada bir fikir veya
düşünce kırıntısı yoktu…" ifadelerini kullanıyor.
Gülay Göktürk'ün kovulmasını da sert bir dille eleştiren Mahçupyan,
yazısının sonunda "Gülay açıklamasında yazmayı kastederek ‘bu
defteri’ kapatıyorum demişti… Ben henüz o noktada değilim. Burada
söyleyeceklerim henüz bitmedi." diyor.
İşte Etyen Mahçupyan’ın Akşam’da yayınlanmayan son yazısı:
BAŞKANLIK BU PESPAYELİĞİ DE ‘DÜZELTİR’ Mİ?
Bu, Gülay Göktürk’ün gazeteden atılmasına neden olan yazısının
başlığıydı. Olayın arka planı henüz çok taze ama biz yine de
hatırlayalım: Başkanlık sistemini savunmakta olan bazılarının
yaptığı yanlışlara değindiğim yazılarımdan biri, ekonomiye ilişkin
sınanmamış ideolojik hurafeleri retorik ambalajına sararak güç
devşirmeye çalışanları konu ediyordu. Basitçe söylersek, faizleri
çeşitli reform ve politikalar yoluyla düşürmeye çalışmanız tabii ki
gerekir. Ama Merkez Bankası’nın faiz indirmesiyle nihai faizin ve
sonuçta enflasyonun düşeceğini önerecek kadar iktisat biliminden,
Türkiye koşullarından ve küresel dinamiklerden uzak olan bir
yaklaşımın anayasa ve başkanlık tartışmasına zarar verdiği açık.
Bazıları kendi abes kanaatlerini başkanlık sisteminin muhtemel
getirisi ile bütünleştirme gayreti içindeler ve bu garabet AKP
içinde yeterli cevap bulmuyor.
Yazım, söz konusu çevrenin zihniyetiyle ilgiliydi. Sonrasında bir
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ancak ‘müptezel’ kelimesini hak eden bir
söylemle, benim ne ajanlığımı, ne para yemişliğimi bıraktı. Yine
ortada bir fikir veya düşünce kırıntısı yoktu… Onun yerine benim
‘milli’ bir yaklaşımın karşısında olduğum tezi işlenmeye
çalışılıyordu. Ne var ki millilik, beleşçilikle elde edilebilen bir
nitelik değil… Emek sarf etmeniz, içini doldurmanız, çoğulculuğu bu
zeminde yeniden tanımlayıp oluşturabilmeniz lâzım. Tehdit ve kavga
mantığı içinde üretilen bir ‘millilik’, toplumu daha da bölmekle
kalmaz, kalitesizliğin derinleşmesine neden olur. Nitekim bugün AKP
çevresinde oluşan bir tür fırsatçılık, bu kalitesizliğin siyasi
taşıyıcılığını yapıyor; nitelikli bir anayasa ve başkanlık sistemi
tartışmasını da engelliyor.
Gülay Göktürk söz konusu densizlik örneğini ele aldığı yazısında
şöyle diyordu: “En iyi malı bile şarlatan bir pazarlamacının eline
verdiğiniz zaman vitrinde kalmaya mahkûm etmiş olursunuz. Son
zamanda bazı şarlatanlar başkanlık sistemini her derde deva bir
kocakarı ilacı gibi prezante etmeye koyuldular. Kürt meselemiz mi
var? Ancak başkanlık sistemi çözer… Orta gelir tuzağına mı düştük,
büyüme rakamları patinaj mı yapıyor? Başkanlık sistemi gelince
çözülür. Paralel yapıyı tasfiye etmemiz mi gerekiyor? Onu da
başkanlık sistemi çözer. Dış politikada sıkışıklık mı yaşıyoruz?
Hele bir başkanlık sistemi gelsin, bakın nasıl çözer… İşin acayip
tarafı, bu söylemi tutturanların, başkanlık sistemiyle sözünü
ettikleri sorunların ne alakası olduğu; başkanlık sisteminin bu
sorunları hangi özelliği sayesinde çözeceği ya da bu sorunların
parlamenter sistemin hangi özelliğinden kaynaklandığı hakkında tek
laf etme gereği duymamaları…”
Bu meselenin AKP’liler tarafından konuşulup tartışılması ve sonucun
toplum tarafından görünür olması gerekiyor. Aksi halde ülkenin en
önemli reform adımı, birtakım oportünistlere rehin verilmiş olur ve
yeterince konuşma fırsatı bulamadığı için belki görmediği sanılan
Türkiye toplumu da önüne konulacak öneriye ‘evet’ demeyebilir. AKP
sayesinde normlarını yükselten bu toplumun, şimdi aynı parti adına
ortaya konabilecek herhangi bir pespayeliğe onay vermesi
beklenemez.
Gülay Göktürk’ün işten çıkarılması çok farklı bir konu değil… Gülay
bu gazetenin en önemli ayrıcalığıydı. Onun kıymetini anlamaktan
uzak bazı kişilerin, dışarıdan aldıkları talimatla gazeteyi bizzat
kendi yazarlarına yönelik bir tetikçiye dönüştürecek noktaya
sürüklemesi, yeterince uyarıcı olmalı.
Gülay açıklamasında yazmayı kastederek ‘bu defteri’ kapatıyorum
demişti… Ben henüz o noktada değilim. Burada söyleyeceklerim henüz
bitmedi.
Etyen Mahçupyan- 31 Ocak 2016"