Etyen Mahçupyan'dan ağır eleştiri: 'Bilinçli cehalet ve ahmaklık cemaati!'
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun danışmanı gazeteci yazar Etyen Mahçupyan, 14 Aralık operasyonunu ve yansımalarını yorumladı.
Akşam gazetesindeki köşesinde, 14 Aralık operasyonuyla ilgili
değerlendirmelerde bulunan Etyen Mahçupyan, meselenin Hizmet
Hareketinin militan kadroları tarafından basın özgürlüğü ihlali
olarak sunulmaya çalışıldığını yazdı.
İşte Mahçupyan'ın o yazısı..
BİLİNÇLİ CEHALET VE AHMAKLIK CEMAATİ
Hizmet hareketinin militan kadroları var güçleriyle meseleyi bir
basın özgürlüğü ihlali olarak sunmaya çalışıyorlar. Hükümeti her
fırsatta vurmayı hedefleyen muhalefet de öyle… Buna Batı’dan da
istemediğiniz kadar destek bulmanız mümkün, çünkü orada AKP’nin
otoriterleştiği tezi psikolojik ihtiyaçlar nedeniyle artık bir
varsayıma dönüşmüş durumda. Ancak bunun toplu bir ahmaklık ritüeli
olduğu da biraz sağduyu sahibiyseniz açıkça gözüküyor. Ritüelin
içinde salınır, toplu olarak aynı klişeleri tekrarlarken, kendinizi
dış gözle görme şansınız azalır. Safların sıklaştığı küçük
dünyanızda aldığınız övgü ve destek gönlünüzü rahatlatır. Ama ne
yazık ki ortada bir de yaşanmışlık, yani gerçek var ve eninde
sonunda bu gerçekle yüzleşmek zorunda kalırsınız.
ZEKAT TOPLAMA GAYRETLERİ ÇAKIŞINCA..
Tahşiyeciler diye adlandırılan gruba karşı Gülen hareketinin
yürüttüğü komplo kurgusu açıkça suç içeriyor. Geçmişe dayanan ama
son dönemde zekât toplama gayretlerinin çakışması nedeniyle
alevlenen bir karşılıklı husumet yaşanmış ve diğer cemaatin cezası
kesilmiş. Gülen’in vaazı ‘örnek’ diye gerçek insanları konu etmiş,
Samanyolu’nun dizisi ‘kurmaca’ diye gerçek insanları hedef
göstermiş, Zaman gazetesi kara propagandayı gerçek haber olarak
sunmuş, Gülen hareketi içindeki polis ve savcılar sahte delil
üreterek takibat yapmış ve nihayet uygun bir mahkeme de 38 kişinin
17 aya varan hapsine hüküm vermiş… Kısacası hiçbir suçu olmayan bir
grup insanın hayatı tamamen siyasi hedeflerle ve hukuk mekanizması
kullanılarak söndürülmek istenmiş.
SENARYO DA HABERLER DE GÜLEN'E SORULDU
Bu düzeneğin Gülen’in şahsi takibi altında yürütüldüğünü öngörmemek
pek mümkün değil. Genelde dizi senaryolarının Gülen’e okunup onay
alındığını daha önce sızmış tapelerden biliyorduk. Bu olayla ilgili
somut bir onay alma konuşması da var ve inkâr edilmiyor. Nihayet
senaryo grubu ilgili sahnelerin kendilerine ‘verildiğini’ söylüyor.
Hizmet gazeteleri ise her haberi olmasa bile kritik haberleri tabii
ki Gülen’e sormak durumundalar. Çünkü her haberin Gülen tarafından
yazdırıldığı yorumunu engellemek mümkün değil ve bu durumda belirli
haberlerin Gülen’e bildirilmesi doğal bir tedbir.
GÖNÜLLÜ CEHALETİ TERCİH EDERSENİZ..
Bu olayda her bir kişinin yapılan işin ne denli farkında olduğunu
ve bu işe ne kadar destek verdiğini bilemeyiz. Ama ortada apaçık
bir suç var… Ve suçun varlığında da haliyle bunu gerçekleştirecek
suçlular olmalı. Eğer önce bu durumla yüzleşebilirseniz, sonrasında
şu anki soruşturmanın yürütülme biçimine karşı çıkabilir,
eleştirebilir ve basın özgürlüğü kaygınızı da inandırıcı biçimde
seslendirebilirsiniz. Ama gönüllü cehaleti tercih ediyorsanız, bir
süre sonra kendinizi ahmaklık fotoğrafının parçası kılarsınız.
ŞU HALDE HİZMET HAREKETİ BAŞARILI OLAMAZ
Hizmet hareketinin başarılı olma ihtimali yok. Sadece kendisine
yapılanları büyüteç altına sokup, bu yapılanların gerekçelerini
gizlemeye çalışıp, üstüne üstlük bizzat kendi yaptıklarıyla
yüzleşmekten kaçan bir siyasi hareketin toplumun bilinçli
kesimlerine hitap etmesi mümkün değil. ‘Tahşiyeciler’ örneği söz
konusu bilincin nerede aranması gerektiğini de gösteriyor.
Geçenlerde bir AKP karşıtı bu grubun varlığını yeni öğrendiğini
söylüyordu. Sanki kendisi bilmediğine göre konu önemsizmiş gibi…
Oysa kendisinin Türkiye’de olan biten birçok şeyi bilmediğini
itiraf etmiş oluyordu.
MUHAFAZAKARLAR GÜLEN GRUBUNU TANIDI
Bugün muhafazakâr kesim için Gülen grubunun yaptıkları sayısız
örnekle her gün anlatılan bildik bir hikâye. Sınav sonuçlarının
satılmasından, bürokrasinin her kademesinde kendi insanlarının
istihdamına, oradan sosyal baskı ve şantaj tehditlerine kadar…
Anadolu’nun neresine giderseniz gidin somut vakalar önünüze
seriliyor. Bunun üzerine binlerce kişinin dinlemeye alınmasını ya
da eski HSYK 3. Dairesi’nin hiçbir ‘cemaatçiye’ soruşturma izni
vermemesini eklediğinizde, sıradan biri için bile yeterince
bilinçli olmayı sağlayacak malzeme mevcut.
AHMAKLIK BİRİNCİ TERCİH OLUP CEMAATLEŞMİŞ
Laik kesimin sol/liberal aydınları ise, AKP karşıtlığıyla gözleri
karardığı için, bilinçsizliği bilerek ve isteyerek tercih
ediyorlar. Gerçekliğin büyük bölümüne gözlerini kapatmakla
kalmıyorlar… Psikolojik olarak beslendikleri ‘AKP gerçekliğine’
bakarken de ne nesnel ne de adil olabiliyorlar. Hükümetin sadece
yanlışlarını ele alıp, bunları da liderin kişiliğine bağlayarak
siyaset yaptıklarını, hatta belki de Türkiye analizi yaptıklarını
sanıyorlar. Bu cehaletin toplumda bir karşılığının olmaması, ancak
bir duygu cemaati üretebilmesi şaşırtıcı değil. Ahmaklığın bir
tercih haline gelip cemaatleştiği noktada, artık bir zihni
yozlaşmayla karşı karşıyayız demektir ve bunun kişilikleri
etkilememesi düşünülemez.
Yazının tamamı için tıklayın...