Eşref Kolçak: Tarım işçisi emeklisiyim!
100 yıllık sinema tarihimizin 70 yılında var olup sinemadan emekli olamayan bir büyük yıldız: Eşref Kolçak...
100 yıllık sinema tarihimizin neredeyse 70 yılında vardı Eşref
Kolçak. Hatıraları, yaşadıkları, deneyimleriyle yaşayan tarih oldu,
ilham verdi, örnek alındı, hâlâ da filmlerle yeni kuşaklarla
kucaklaşıyor. Akşam gazetesi yazarı Sayım Çınar, Eşref Kolçak ile
Malatya Film Festivali’nde buluştu, sinemayı ve sorunlarını
konuştu.
Antalya Altın Portakal Film Fetivali’nde 2002 yılında,
Sinema ve Telif Hakları Kanunu’nun eksik taraflarıyla ilgili ince
bir ayar vermiş, büyük alkış ve destek almıştınız. Bugün ne
noktadayız?
Gelecek yıl Türk sineması 100 yaşında. Neredeyse 70 yılında ben
vardım. Hiç mi hakkım yok bu durumda? En çok üzüldüğüm nokta, bizim
zamanımızın büyük yapımcıları, büyük şirketleri hep büyük yanlışlar
yaptı, bizleri mağdur etti, kötüye kullandı. 128 film yaptım.
Yalnızca üç firma paramı ödedi. Geri kalanların hiçbiri tam
anlamıyla hakkımı vermedi. Bize hep senet verildi. Yüzde 90’ı
ödenmiyordu. Almadığımız paraların vergisini verdik bizler. Oyuncu
her zaman göz ardı edildi. Bu günler unutulmaz, bu yaşananlar
unutulmaz. 70 yılımı verdim ikinci bir 70 yılım yok. Devlet
haklarımızı vermek zorunda, ben avanta istemiyorum.
‘New York’ta Beş Minare’de vardınız. Akılda kalan, önemli
bir filmdi. Amerika’da enteresan olaylar yaşadığınızı, sendikal
haklarla ilgili önemli şeylere tanıklık ettiğinizi
biliyorum…
Şu kadarını söyleyeyim: Türk sineması 80’li yıllardan sonra büyük
çöküşe geçti. Pornolar vs. rezil filmler çekildi. Sinemamıza çok
kötülük yapıldı. Örf ve âdetlerimize karşı şeyler yapıldı.
Mahsun’dan (Kırmızıgül) evvel bu ölmüş sinemayı ‘Güle Güle’ adlı
filmle geri getirdik. Tekrar bizim sinemamız haline geldi sinema bu
filmle. Bunu pekiştiren de Ata Demirer ve Mahsun Kırmızıgül oldu. O
dönem içinde ‘Eşkıya’, ‘Babam ve Oğlum’ da çekildi. Çok önemsiyorum
bu filmleri de. ‘New York’ta Beş Minare’ye dönersek... Dünyanın
hiçbir yerinde bizdeki kadar başıboş çalışma yok. Amerika’da
çalışanlar için limit 8 saattir. 8 saati geçerse çalışan, hemen
bırakıyor. Hiç unutmam, tek bir gün bir plan kalmış, onu da
bitirelim, 10 dakika dedik, hemen sendikadan adamlar geldi. 3.000
dolar ceza ödendi. Bir diğer hatıram… Filmde küçük bir büfe var,
oradakine “Temiz pak giyin” demişler. Yine sendikadan adamlar
gelmiş “Bunu yapamazsınız, böyle kullanamazsınız” demişler. Adamlar
sokağı kapatıyor tamamen, öyle çekim yapılıyor. Büyük bir disiplin
ve organizasyon var.
Röportajın tamamını okumak için tıklayınız