- Ekrana ilk çıktığınız günden bugüne başarınızda hep yükselen bir ivme var. Bu sizi sevenlere karşı ayrı bir sorumluluk getiriyor mu?
- İnsan olmak zaten her zaman bu dünyayı paylaştığı herkese karşı sorumluluk hissetmek demek. Buradan bakınca başarıyı bir hedef olarak görmüyorum. Bulunduğun zaman diliminde yaptığın her ne ise onu hakkını vere vere yaptığında o yol seni zaten yukarı doğru götürür.
- Programınızla birçok ödüle layık görüldünüz. Umut Evi projesiyle binlerce kadına ücretsiz danışmanlık hizmeti sağladınız. İhtiyaç sahiplerine binin üzerinde akülü sandalye dağıttınız. Şimdi de su tasarrufu konusunda öncülük etmeye gayret ediyorsunuz. Esra Erol olarak misyonunuzu nasıl açıklarsınız?
- Hepimizin yaptığımız her şeyle, aldığımız her kararla bir şeyleri değiştirdiğimiz bir gerçek. İnsan tıpkı göle atılan taşın oluşturduğu halkalar gibi, yaptığı her şeyle bu halkaları oluşturuyor. Madem bu dünyaya geldik, o dünyanın daha iyi bir yer olması için elimizden gelen neyse onu yapmak zorundayız.
Ben toplumsal, küresel iyileşme için üzerime ne düşerse yapmaya çalışıyorum. Ailelerdeki huzur sonuçta toplumsal huzura katkı sağlıyor. O nedenle programda bir sorun çözdüğümde o gece ben de huzurla uyuyorum. Toplum yararına olacak her işte herkesin elini taşın altına sokması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle kadınlar, çocuklar, engelliler gibi dezavantajlı grupların hepimizin sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Topluma fayda sağlayacak her projede "Ben de buradayım" diyorum. İnsan olmanın anlamı başka insanların iyiliğine çalışmakta saklı.
- Ekran ışığı var denilen insanlardan birisiniz. Ne olursa olsun hayat bir gün sizi ekrana taşıyacaktı bence. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Ekran ışığı mı? Bence o duygu ve düşüncelerimin dışa yansıması. Ben saydam biriyim, ne hissettiğim, ne düşündüğüm görünür. Kötü değilseniz ve kimse için kötülük düşünmezseniz zaten o ışığı Allah verir.