Esra Elönü'den Cem Küçük'e zehir zemberek sözler: Ucuz naylon şarjör!
Cem Küçük'ün Kanal 7 grubu ve Mehmet Acet'le ilgili iddialarına Esra Elönü'den sert bir yazı geldi.
Cem Küçük ve Mehmet Acet arasındaki söz düellosuna Esra Elönü de
daldı. Kanal 7 ve Ethem Sancak medya grubu arasındaki Digitürk
krizinin neden olduğu bu savaşta belli ki kalemler bilendi.
Bugün Cem Küçük Mehmet Acet'e bir cevap yazmış ve Twitter'daki
paylaşımları üzerinden vurmuştu. Esra Elönü de Haber 7'deki
yazısında Cem Küçük'e ağzına geleni klavyesinden boşaltmış.
Esra Elönü'nün hedefinde sadece Cem Küçük değil, "sessiz kalan
camianın adamları" da vardı.
İŞTE ESRA ELÖNÜ'NÜN "CEM KÜÇÜK AMA MİDE BULANDIRIR"
BAŞLIKLI O YAZISI
Sevgili beyaz Word dosyam, seni bugün küçük şeylerin yol geçen hanı
yaparak kirletiyorum hakkını helal et, zaten bu yürüyen naylon
şarjörle ilgili son yazım.
Bu kağıdı şu gündem artığı isimle harcayıp yazılacak onurlu ve
şerefli insanların hakkından çalıyorsun ya alacağın olsun
Feride.
Bazı organizmalar adlarından söz ettirme fetişizminin dağcısıdır.
Bunun için tırmanamayacakları alçaklık zirvesi yoktur. Rögar
kapağına marka olsalar da bereket versin deyip siftahlarını alır
yürürler.. O hesaptır ki kendi adını tetik gıcırtısını yumuşatan
“Cemlendirici krem” olarak görse sirk taklası atacak bu şahsı kesik
kesik yazıyorum siz bir ara montajlayıp okursunuz.
Birkaç gündür çürük bahçe domatesi gibi herkesin onuruna şerefine
hakkına salça olmuş bu şeyin söylediklerine ne kadar tükürsek de
tükürelim silecekleri iyi çalıştığı için faydası olmayacaktır ama
bir canlıya yoksulu olduğu şeyleri hatırlatmak da sadakadır,
sadakamız olsun!!
Sana söylüyorum sana, ister kudurup cevap ver, ister o sonradan
çimlenmiş saçlarını tara ıslık eşliğinde aynaya sarıl.. Burası
neresi biliyor musun? Burası hakkı yense de kimseyi hakkımı 7‘ler
diyerek arkasından konuşturmayacak yuva! Yani senin yoksulu olduğun
şeylerin yuvası mesela, onurun, şerefin, adamlığın, merhametin
şefkatin! Hani bir zamanlar orada burada yazayım diye
yırtınırken senin gibi bir kenara köşe verme lütfunda bulunmuş
yuva!!
Burası 28 Şubat'ın bedelini sırtlarında cop iziyle çerçevelemiş
adamların yarasını saran Çınaraltı. Sen kimsin ! Vıcık vıcık
yağlanmış hurda argonla onu kov bunu at hoppp şu da gitsin
diyen mahalle antrenörü. Kendi dolduruşuna gelen ucuz naylon
şarjör! Uçağa binemediğinde türbülansa girip herkesin hakkına faça
atmaya çalışan terliksi.
Camianın adamlarına da yazıklar olsun ki, bu çin plastiği adamı
izleyip aman çamuru bize sıçramasın diye susuyorlar! Hak mıdır? Bu
mu sizin yumruk salladığınız davanızın reçetesi! Zekeriya
Karaman’ın, Mehmet Acet’in adını yazı gevişiyle ağzına dolayan bu
adamın kapladığı yer ne kadar küçükse tosladığı yer de o kadar
büyük!
Kelle ağırlığına göre kâr hesabı yapılmaz. Senden önce sıkanlara
bak, ablalara, abilere bak, hepsinin onuru saman alevi, hepsi
haritada kayıp haysiyet parçası. Bu camianın genetiğinde tetikçilik
yok, varsa bile yatsıya kadar sıkıyorsun. Bu camia okey taşıyla
intifada taşını birbirine karıştıran el pençe modifiye tetikçileri
de gördü neredeler peki...
Onu kov, bunu boğazla, heyttt ulancılıkla, bırak sistemi ancak
kahve taburesi devrilir . Bak bir Yükselir varmış, bir yokmuş..
Savaştığını zannediyorsun ama Müslümanca savaşmayan hiç kimseye
saygı duymamayı kitaptan öğrendim. Maide Suresi 8 (Birbirinize olan
kızgınlığınız sizi haksızlık yapmaya sevk etmesin) .. Evet ölü
Doğan medyasıyla savaşalım, evet bize ah cephaneliğini saz diye
yutturan terörün ekran koruyucularıyla savaşalım, ama onlardan rol
çalarak değil, düşmanından taktik çalarak değil, o eski
okeycilerden taş çalarak değil. Onlar korktuklarında telefona
sarılıp oraya buraya haber salarlar fakat Müslüman mücadelesini
Allaha sarılarak sürdürendir..
Evet Paralellerle mücadele edelim ama yamulmadan, vicdanı iç
etmeden. Tasmaya girecek lokmaları saymadan...
Fakat ne zaman ki, gücü arkana alarak kulislere kelle gammazlayan
şımarık dalkavuklara dönüştün, ne zaman ki bize ümmeti hatırlatan
abilere "alçak" diyerek seviyenin kökünü kazıdın, ne zaman ki
elindeki yoklama kağıdını silah olarak kullanarak köpüre köpüre
kovulacaklar listesine buladın... Ki bu bir zulümdür!!! İşte o
zaman klavye hırıltısını dindirmek adına bu yazıyı yazmaya karar
verdim.
Eğer senin bu seviyeni, bu dilini, bu casus yazılımcı hallerini, o
insanlar seviyorsa ben onları sevmekten istifa ederim ki senin bu
üslubunun yanında olduklarını hiç sanmıyorum..
Bu çırpınışlarında kısa vadede Küçük dağlar dizayneri olabilirsin
ama kıyametin kopana kadar... Bilirsin tetikçinin kıyameti sıktığı
kurşunu yediğinde kopar...
Sen nerden geldin nerenin çamurusun bilmiyorum ama adamlıklarının
berraklığına erişemeyeceğin insanları o adam asan ağzına dolama!
FETÖ örgütüyle savaşmanın bedelini senin gibi kelleye nazır
koltuklarda oturup kahve köpüğü sayarak ödemediler onlar! Onlar bu
davanın zindanda Yusuf'u oldular! Adalet kuyuda da olsa bir gün
çekilecekti nasıl olsa. Beklediler. İşte böyle minik Gargamel
onların kervanı yürür sen de böyle yüzüne Deniz Feneri tutulmuş
tavşan gibi kalırsın! Hadi Eyvallah.