06 Mar 2011 11:28
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:06
ESRA ELÖNÜ KARŞI MAHALLEYE NEDEN RÖPORTAJ VERDİ?
Röportaj verdim örtümü çıkarmadım, röportaj verdim cılkımı çıkartıp magazin hamuruna basmadım...
Bu mahalleden malzeme değil adam çıkar
Bu kalemin kıblesi alnımı koyduğum yerin kağıdında yazılıdır. 99 kere Allah yazacağım klavyeli tesbihimden de utanmam! Toprağın dikiz aynasından bakıp arkamdan edilecek lafın değil okunacak fatihanın peşine düşerim! Secdeyi aylık dergi gibi kullananlardan değil günlük icra edenlerden olduğumu söyletmeyecek adamların magazin dalkavuğu olmam!
Mahallesinin kılıcını medya savaşına göre eğip mevlit pilavlarının üstünden salyangoz yemeye müsait ağız sahiplerinden biri değilim! Ağzımdan çıkanı önce Allah duyar sonra kulağım ne o kulağın midesini kaldıracak nabza göre lolita laflar ederim ne de sola çektiririm!
Bizler Allah’ın çoğunluğu dünyanın azınlığıyız! Babamın alnından secdesini çeken paşaların da karşısındayım, o secdeyi manşet yapacak medyanın da! Dahili numarayı bilmeme rağmen fişleme işlemleri için Çevik 1’i tuşlayıp 28 Şubat’ın ayıbını ortaya çıkaracak kadar da cesaretliyiz.
ARTİSTİK HOROZLUĞA SOYUNMAK
Öyle kolay değil bir röportaj sonrası ‘Bunlar diğer medyanın sıralı gaz sistemine göre ayar oluyor’ demek! Öyle kolay değil itiraf bülbülleri gibi şakıyıp vakitsiz öten artistik horozluğa soyunduğumuzu söylemek!
Yok böyle bir şey! Ne yapmışım, besmeleyi bu tarafta çekip o tarafta besmelesiz bir röportaj mı vermişim! Ebuzeri bu tarafta İslamcı yapıp orada laik sahabe diye mi yazdırmışım! Burada rebeze çölünün aslanı demişim de orada Ebuzer Nişan-taşı’nda mı? Demişim.. Her yerde Allah demekten korkmamak Allah’tan korktuğumun ispatıdır.
Ayrıca bu yazı dizisinde röportaj veren arkadaşların cümle nöbetçisi değilim, herkes kendi sözünün askeridir, her cümle kendi bacağından asılır, her söz bir kursaktan çıkar, başkasının dizini benim sırtımda dövmeye kalkma! Kimse o röportajları ağız birliğinden ikircikli laflar çıkmış dercesine tek enseden çok tokat çıkartmak istercesine yorumlayıp durmasın!
RÖPORTAJ VERDİM AMA...
Buyrun karşı mahallede söylediğim yine aynı röportaj konulu yazının bir kısmı;
Kim ne dersin desin o röportajı Müslüman şakağına itiraf silahını dayayıp magazin mücahidesi olmak için vermedim. Bugün jelatini açılmamış tekbirleri derin dondurucuda bekleten bir sıkımlık yiğitlerin merak ettiği soru şu: “Malzeme mi verdiniz?” Ne malzemesi azizim!
Bu ülkede kıldığı namazın dürüstü olup ettiği duayı cesurca Allah’a afişe eden hakikatli dindarların yanındayım, ne malzemesi! Bugün dinciliklerinin üzerinden kıl aldırmayan adamların değil takkelerinden baş aldırmayan adamların yanındayım.
Bugün nabza göre rota belirleyen adamların gerçek dindarlardan rol çalarak artistik fetvalar vermesine karşıyım diyorum. Kimin harcının yağlı malzemecisi olmuşuz? Bırakın bu kuşe kağıdına basılmamış paranoyalar üretmeyi..
Röportaj verdim örtümü çıkarmadım, röportaj verdim Allah’ı kızdırmadım, röportaj verdim cılkımı çıkartıp magazin hamuruna basmadım... Anlayacağınız ben bu mahalleyi isiyle tozuyla toprağıyla, Feyruz’un Beyrut’uyla, Zarifoğlu’nun serçesi, Karakoç’un hızırıyla, Nuri Pakdil’in otel odasından döktüğü her kelimesine kalem eğdiğim yazılarıyla, Tenekeci’nin Sultanahmet taşları arasına dizdiği dizeleriyle, her şeyiyle yaşıyorum. Bu mahalleden malzeme değil, adam çıkar azizim adam çıkar!
Esra ELÖNÜ / STAR GAZETESİ
Bu kalemin kıblesi alnımı koyduğum yerin kağıdında yazılıdır. 99 kere Allah yazacağım klavyeli tesbihimden de utanmam! Toprağın dikiz aynasından bakıp arkamdan edilecek lafın değil okunacak fatihanın peşine düşerim! Secdeyi aylık dergi gibi kullananlardan değil günlük icra edenlerden olduğumu söyletmeyecek adamların magazin dalkavuğu olmam!
Mahallesinin kılıcını medya savaşına göre eğip mevlit pilavlarının üstünden salyangoz yemeye müsait ağız sahiplerinden biri değilim! Ağzımdan çıkanı önce Allah duyar sonra kulağım ne o kulağın midesini kaldıracak nabza göre lolita laflar ederim ne de sola çektiririm!
Bizler Allah’ın çoğunluğu dünyanın azınlığıyız! Babamın alnından secdesini çeken paşaların da karşısındayım, o secdeyi manşet yapacak medyanın da! Dahili numarayı bilmeme rağmen fişleme işlemleri için Çevik 1’i tuşlayıp 28 Şubat’ın ayıbını ortaya çıkaracak kadar da cesaretliyiz.
ARTİSTİK HOROZLUĞA SOYUNMAK
Öyle kolay değil bir röportaj sonrası ‘Bunlar diğer medyanın sıralı gaz sistemine göre ayar oluyor’ demek! Öyle kolay değil itiraf bülbülleri gibi şakıyıp vakitsiz öten artistik horozluğa soyunduğumuzu söylemek!
Yok böyle bir şey! Ne yapmışım, besmeleyi bu tarafta çekip o tarafta besmelesiz bir röportaj mı vermişim! Ebuzeri bu tarafta İslamcı yapıp orada laik sahabe diye mi yazdırmışım! Burada rebeze çölünün aslanı demişim de orada Ebuzer Nişan-taşı’nda mı? Demişim.. Her yerde Allah demekten korkmamak Allah’tan korktuğumun ispatıdır.
Ayrıca bu yazı dizisinde röportaj veren arkadaşların cümle nöbetçisi değilim, herkes kendi sözünün askeridir, her cümle kendi bacağından asılır, her söz bir kursaktan çıkar, başkasının dizini benim sırtımda dövmeye kalkma! Kimse o röportajları ağız birliğinden ikircikli laflar çıkmış dercesine tek enseden çok tokat çıkartmak istercesine yorumlayıp durmasın!
RÖPORTAJ VERDİM AMA...
Buyrun karşı mahallede söylediğim yine aynı röportaj konulu yazının bir kısmı;
Kim ne dersin desin o röportajı Müslüman şakağına itiraf silahını dayayıp magazin mücahidesi olmak için vermedim. Bugün jelatini açılmamış tekbirleri derin dondurucuda bekleten bir sıkımlık yiğitlerin merak ettiği soru şu: “Malzeme mi verdiniz?” Ne malzemesi azizim!
Bu ülkede kıldığı namazın dürüstü olup ettiği duayı cesurca Allah’a afişe eden hakikatli dindarların yanındayım, ne malzemesi! Bugün dinciliklerinin üzerinden kıl aldırmayan adamların değil takkelerinden baş aldırmayan adamların yanındayım.
Bugün nabza göre rota belirleyen adamların gerçek dindarlardan rol çalarak artistik fetvalar vermesine karşıyım diyorum. Kimin harcının yağlı malzemecisi olmuşuz? Bırakın bu kuşe kağıdına basılmamış paranoyalar üretmeyi..
Röportaj verdim örtümü çıkarmadım, röportaj verdim Allah’ı kızdırmadım, röportaj verdim cılkımı çıkartıp magazin hamuruna basmadım... Anlayacağınız ben bu mahalleyi isiyle tozuyla toprağıyla, Feyruz’un Beyrut’uyla, Zarifoğlu’nun serçesi, Karakoç’un hızırıyla, Nuri Pakdil’in otel odasından döktüğü her kelimesine kalem eğdiğim yazılarıyla, Tenekeci’nin Sultanahmet taşları arasına dizdiği dizeleriyle, her şeyiyle yaşıyorum. Bu mahalleden malzeme değil, adam çıkar azizim adam çıkar!
Esra ELÖNÜ / STAR GAZETESİ