ESKİ RTÜK BAŞKANI'NDAN YENİ KİTAP!
Eski RTÜK Başkanı, gazeteci-yazar Nuri Kayış'ın araştırma kitabı “Ölüme Götüren Yazılar” Tanyeri Kitap'tan çıktı.
Kitapta Uğur Mumcu’nun son yazılarından birine de yer veriliyor ve
Mumcu cinayetinin nedeninin 8 Ocak 1993 tarihli bu yazı olduğu
belirtiliyor. Sözkonusu yazıda Mumcu, istihbarat ajanlarıyla Kürt
milliyetçileri arasındaki ilişkileri ortaya koyan belgeleri
yakından açıklayacağını duyurmuştu. Ancak o belgeleri açıklayamadan
suikast oldu.
Kitapta,Uğur Mumcu’nun yanısıra Cumhuriyet döneminde
öldürülen gazetecilerden Sabahattin Ali, Abdi İpekçi, İlhan
Darendelioğlu, Sami Başaran, Kamil Başaran, Çetin Emeç, Turan
Dursun, Musa Anter, Ahmet Taner Kışlalı ve Hrant Dink’in
gazetecilik ve yazarlık serüvenleri de inceleniyor, yazılarından ve
kitaplarından ayrıntılı örnekler verilerek, “Neden hedef oldular”
sorusuna yanıt aranıyor.
Kitapta yeralan bilgilere göre, Sabahattin Ali, Markopaşa,
Malumpaşa, Merhumpaşa gibi mizah gazetelerine yazdığı yazıların
iktidarı rahatsız etmesi yüzünden hedef seçildi. Cinayetin ardında
“derin” güçler vardı.
Abdi İpekçi, Milliyet gazetesinin Genel Yayın Müdürü ve
Başyazarıydı. Ülke sorunlarına sağduyuyla yaklaşıyor, siyasi
aktörlerin anarşi ve ekonomik sorunlar karşısında uzlaşmasını
öneriyordu. 12 Eylül askeri darbesine zemin hazırlamak isteyenlerce
katledildi.
İlhan Darendelioğlu, kitapları ve gazete yazılarıyla Ülkücü diye
tanımlanan sağ görüşlü gençleri derinden etkilemiş, onların
ideologlarından biri olmuştu. Komünizmin Türkiye için büyük
tehlike olduğunu savunuyordu. 12 Eylül askeri darbesi öncesinde
faili meçhul bir cinayete kurban gitti.
Gazete isimli gazetenin muhabiri Sami Başaran, hakkında
yayımlanan magazin haberlerine kızan bir aşiret reisinin
hedefi oldu. Bu olayda çifte bir dram vardı. Aşiret reisinin
kızdığı haberleri o yazmamıştı.
Yine aynı Gazete’nin yazarı Kamil Başaran, zabıta denetimiyle
ilgili bir haberde adı geçen bir restoran sahibinin tabancasından
çıkan kurşunlarla yaşama veda etti. Restoran sahibi, denetimle
ilgili haberden ziyade haberle ilgili fotoğrafın alt yazısından
“tahrik” olmuştu.
Çetin Emeç, Atatürkçü ve laik çizgide sert yazılar kaleme alıyordu.
Öldürülmesinde bu kimliğinin yanı sıra ülkeyi karıştırmak isteyen
“derin” güçlerin arzuları rol oynadı.
Turan Dursun, dini eğitim aldı, yıllarca müftü ve müftü yardımcısı
olarak çalıştı. Daha sonra ataist bir anlayışa yöneldi, dini
inançları sorgulayan yazılar kaleme aldı. Cinayete kurban gitmesi
Tahran Radyosu’nca “Türkiye’nin Salman Rüşdi’si öldürüldü” diye
duyuruldu.
Musa Anter, Kürt kökenli bir gazeteci-yazardı. Kürt
milliyetçiliğinin fikir babalarından biri olarak kabul ediliyordu.
Yazılarında Kürt sorununu çeşitli boyutlarıyla inceliyor, Devletin
Kürt politikasını sert bir üslupla eleştiriyordu. Diyarbakır’da
tuzağa düşürülerek öldürüldü. Bu cinayetin ardında da “derin”
güçlerin parmağı görüldü.
Ahmet Taner Kışlalı da Atatürkçü ve laik kimliğiyle tanınıyor,
yazıları ve kitaplarının yanı sıra verdiği dersler ve
konferanslarla da geniş kitlelere ulaşıyordu. Türbanla ilgili
bir yazısının ardından radikal dinci bir gazetede eleştirilmiş,
fotoğrafının üstüne çarpı işareti atılmıştı.
Hrant Dink, Ermeni kökenliydi. Ermeni cemaatine hitap eden Agos
gazetesinin yönetici ve yazarlarından biriydi. Yazılarında Türkiye
ile Ermenistan arasındaki sınırın açılarak komşuluk ilişkileri
kurulmasını istiyor, 1915 olaylarının özgürce konuşulmasını, resmi
tez dışındaki yayınların da rahatça yapılabilmesini savunuyordu.
Agos’ta yer alan “Sabiha Hatun’un Sırrı” haberi ile, yine aynı
gazetede yayımlanan yazı dizisinde geçen bir cümlenin yanlış
anlaşılması yüzünden bazı çevrelerce hedef seçildi ve gazetesinin
önünde vuruldu.
Nuri Kayış, araştırmasıyla ilgili olarak, “Düşünceleri nedeniyle
öldürülen gazetecileri genç kuşakların daha yakından tanımasına
imkan sağlaması ve ülkemizde düşünce özgürlüğünün gelişmesine
katkıda bulunması ölçüsünde kitap amacına ulaşmış olacaktır”
dedi.
Kayış, “Cumhuriyet döneminde 54 gazeteci uğradığı saldırılar sonucu
yaşamını yitirdi. Bu kitabın sınırları içinde o gazetecilerden
sadece 11’ini anlatabildim, onları hedef yapan yazılardan örnekler
verebildim. Kuşkusuz yeni araştırmalar yapıp Cengiz Polatkan’dan
Ümit Kaftancıoğlu’na, Mevlüt Işık’tan İzzet Kezer’e, Metin
Göktepe’den Cihan Hayırsevener’e kadar öldürülen diğer gazetecileri
anlatmakta da basın tarihimiz açısından yarar var” dedi.
Düşünceleri nedeniyle silahlara, bombalara hedef olanların sadece
gazeteciler olmadığını vurgulayan Kayış, “Yakın tarihimizde
Bedrettin Cömert’ten Bedri Karafakioğlu’na, Akın Özdemir’den Kemal
Türkler’e, Cavit Orhan Tütengil’den Sevinç Özgüner’e, Bahriye
Üçok’tan Abdurrahman Köksaloğlu’na, Doğan Öz’den Necip
Hablemitoğlu’na kadar çeşitli mesleklerdeki birçok isim daha
düşünceleri nedeniyle hedef seçilip öldürüldüler. Onların
anlatılması, yeni kuşaklara tanıtılması da vefa duygusunun yanı
sıra demokratik reaksiyonun bir gereği olarak görülmelidir” diye
konuştu.