Eski MİT'çi Eymür anlattı: Çatlı ve ekibi Birand'ı öldürecekti!
Emekli MİT'çi Eymür, Çatlı ve Özel Harekatçı polislerin Mehmet Ali Birand'ı da öldürmek için hazırlık yaptığını; MİT'in bunu engellediğini açıkladı.
Bazı faili meçhul cinayetlere ilişkin Mehmet Ağar, özel harekat
polisleri ve “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ın da aralarında
bulunduğu 19 kişinin yargılandığı davada, tanıklığına başvurulan
eski MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür, MİT elemanı Tarık
Ümit’in kendisine HDP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın eşi Savaş
Buldan ile Hacı Karay ve Adnan Yıldırım’ı bizzat infaz ettiğini
söylediğini ifade etti.
Eymür, Tarık Ümit’in 1995’te kaçırılmasının ardından o dönemde
Adalet Bakanlığı yapan Mehmet Ağar ile görüştüğünü belirterek,
“’Bunun çivisi çıktı. Bu işin sonu siyasi cinayetlere gidecek’
dedim. ‘Tosunları Azerbaycan’a yollayacağız’ yanıtını verdi. Yani,
buradan uzaklaştıracaklarını söyledi. Konuşması, kendisinin de
haberi yokmuş gibiydi ama haberi olmaması mümkün değil” diye
konuştu.
Emrin nereden geldiğine ilişkin soruya, “MGK dendi ama MİT’in
haberi olmadan yapamazsınız. MİT Müsteşarı da giriyor toplantılara”
diyen Eymür, listedekilerden birinin Gazeteci-Yazar Mehmet Ali
Birand olduğunu, MİT yöneticilerinin onu ikaz ettiğini ve koruma
verildiğini anlattı.
Eymür, Tarık Ümit’in faili meçhul cinayetleri ile ilgili listenin
ilk olarak 29 kişiden oluştuğu, daha sonra bu listenin 54 kişiye
çıktığını aktardığını söyledi.
Savaş Buldan, Behçet Cantürk, Namık Erdoğan gibi isimlerin
öldürüldüğü failli meçhul cinayetlerle ilgili 19 kişi hakkında
açılan davanın duruşması bugün Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde
görüldü. Duruşmada hazır edilmesi için çağrı kağıdı çıkarılan sanık
Ağar’ın avukatı, müvekkilinin rahatsızlığına ilişkin rapor
sundu.
Ömür Lütfü Topal cinayeti
Görüntülü sistem üzerinden Şanlıurfa’ya bağlanılarak, “tanık”
sıfatıyla ifadesi alınan Fatih Mehmet Bucak’a, Ömer Lütfi Topal
cinayetine ilişkin bilgisi olup olmadığı soruldu. Eski DYP
Milletvekili Sedat Bucak’ın amcasının oğlu Fatih Mehmet Bucak, “O
dönemde Gazi Üniversitesi’nde öğrenciydim. Amcamın oğlu iktidar
partisinden milletvekiliydi. PKK ile savaşıyorduk. Saçma sapan
işler. Bir işin içine çekilip, karalanmak, lekelenmek istendiğimiz
düşüncesindeyim” dedi.
“Topal’ın haraç yüzünden ve Sedat Bucak’ın isteğiyle öldürüldüğü”
yönünde kendisinin bir beyanı olmadığını söyleyen Bucak, “Bunların
hepsini ben de okuyorum, böyle bir şey yok. Çemberin tamamen
dışındayım. Görmediğimiz, tanımadığımız, bilmediğimiz işler” diye
konuştu.
Daha sonra dinlenen Eymür, Nisan 1994’te MİT’e tekrar geldiğinde
zaten birçok faili meçhul cinayetin işlenmiş olduğunu anlattı. Daha
önceden irtibatta oldukları MİT elemanı Tarık Ümit ile görüştüğünü
ve çeşitli bilgiler aldığını ifade eden Eymür, “Tarık Ümit, MİT’te
görev almadan önce değişik işlerle uğraşmış biri. Çerkez kökenli.
Emniyetle de irtibatı varmış. Ben tekrar dönünce benimle çalışmak
istedi. Emniyetle, jandarmayla, askerle iş yapmış. Korkut Eken’i
tanıyordu. O dönemde Eken, Emniyette Mehmet Ağar’ın müşaviriydi.
Korkut Eken yakın çalıştığım, sevdiğim bir arkadaştı ama yollarımız
maalesef ayrıldı” ifadelerini kullandı.
‘29 kişilik infaz listesi vardı’
Eymür, o dönemde Ümit’ten, çoğunluğu Güneydoğulu iş adamlarının
oluşturduğu 29 kişilik liste aldıklarını kaydetti. “Bunların
pasifize edilmesi için üst makamlardan emir alındığının
söylendiğini” aktaran Eymür, “Pasifize etmekle kasıt, öldürmek mi?”
sorusuna, “Her türlü düşünülebilir” karşılığını verdi.
‘Listede Mehmet Ali Birand da vardı’
Emrin nereden geldiğine ilişkin soruya, “MGK dendi ama MİT’in
haberi olmadan yapamazsınız. MİT Müsteşarı da giriyor toplantılara”
diyen Eymür, listedekilerden birinin Gazeteci-Yazar Mehmet Ali
Birand olduğunu, MİT yöneticilerinin onu ikaz ettiğini ve koruma
verildiğini anlattı.
‘Ümit bana bizzat infaz ettiğini söyledi’
Ümit’in kendisine HDP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın eşi Savaş
Buldan ile Hacı Karay ve Adnan Yıldırım’ı bizzat infaz ettiğini
söylediğini ifade eden Eymür, şunları kaydetti:
“Buldan’ın, serbest bırakılması için kendisine arabasında bulunan
165 bin dolar dışında 1 milyon dolar teklif ettiğini, bunu kabul
etmediğini, hatta Buldan’ın üzerindeki cep telefonu ile kontak
anahtarının otoyola atıldığını anlattı. Buldan’ın eroin
parasından PKK’ya yardım ettiğini itiraf ettiğini söyledi. Ayrıca
İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ’ın Buldan’dan 300
bin dolar rüşvet aldığını, onun akrabasının Büyükada’da kumarhanesi
bulunduğunu ifade etti.”
‘Tosunları Azerbaycan’a yollayacağız’
Eymür, o dönemde sanıklardan Ayhan Akça ve Ziya Bandırmalıoğlu’nun
Tarık Ümit’in evinde kaldığını söyledi. Ümit’i, kaçırıldıktan sonra
bulmak için çok uğraştıklarını, bunun için Ankara’ya gelerek,
Adalet Bakanlığı yapan Mehmet Ağar ile görüştüklerini aktaran
Eymür, “(Bunun çivisi çıktı. Bu işin sonu siyasi cinayetlere
gidecek) dedim. ‘Tosunları Azerbaycan’a yollayacağız’ dedi. Yani,
buradan uzaklaştıracaklarını söyledi. Konuşması, kendisinin de
haberi yokmuş gibiydi ama haberi olmaması mümkün değil” dedi.
Eymür, “tosunların kim olduğu” sorusuna, “O polis memurları,
Çatlılar falan işte” karşılığını verdi.
Ağar’dan, “Ümit’i sağ olarak bırakmalarını” istediğini ve “bunu
problem haline getirmeyeceklerini” söylediğini anlatan Eymür, “O da
‘Bakacağım, haberim yok’ falan dedi. Kendine bağlı adamların
yaptığından haberi olmadığını söyledi. Doğrusunu söylemek gerekirse
Ümit çok düzgün bir adam değildi. Ama bizim için şeref meselesiydi.
Bilgi aldığımız adamdı. Onun için kurtarmaya çalıştık” diye
konuştu.
Soru üzerine, maktullerden Avukat Faik Candan’ın isminin yabancı
gelmediğini, ancak öldürülmesini hatırlamadığını belirten Eymür,
“Takdir edersiniz ki kompüter doldu. Sittin senedir o kadar çok
isim duyduk ki” dedi ve dava konusu cinayetlerin, MİT raporlarında
bulunduğunu ifade etti.
‘Doğrudan Ağar’a bağlıydılar’
Eymür, “Faili meçhulleri Ankara’da işleyenler kimler? Mehmet
Ağar’ın tosuncukları kimlermiş?” sorusu üzerine, o yıllarda
Aydınlık Dergisi’nde konuya ilişkin haber yayımlandığını
belirterek, şunları kaydetti:
“Dergide yazan şeylerin çoğu kendi kayıtlarımızda olan bilgilerdi.
Oradan bakarak, kimler olduğunu söyleyeyim. Emniyet Genel
Müdürlüğünce PKK ve Dev-Sol’a karşı kullanılıyor görüntüsüyle,
cinayet, tehdit, gasp gibi suçların içinde olan bu grup, eski
ülkücülerden seçilmiştir.
Doğrudan Mehmet Ağar’a bağlıdır. Bahsi geçen grup, teröristlere
karşı faaliyette bulunmadığı zaman Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı,
Abdurrahman Bulday, Sami Hoştan, Sedat Peker, Mehmet Gözen, Emniyet
Genel Müdürlüğü Özel Harekat Daire Başkanlığında görevli Ayhan
Akça, Ziya Bandırmalıoğlu, Semih bu listede var. Tespit ettiğimiz
ilk isimler bunlar. Aynen bizim bilgilerimiz. Kendi içimizde de
maalesef bu olayları kapatmak isteyen arkadaşlarımız oldu. Bir
takım bilgileri de yok ettiklerini biliyorum.”
‘Bilgileri Mikdat Alpay yok etti’
Eymür, “bilgileri kimlerin yok ettiğine” yönelik soruya, “dönemin
MİT Müsteşar Yardımcısı Mikdat Alpay olduğu” yanıtını verdi.
“Tarık Ümit, kendi ifadesine göre söylüyorum, bu işe devlet yararı
için girdiğini ama işin çehresinin değiştiğini, seni listeden
sileriz, şu kadar para ver denildiğini, ondan dolayı arasının
açıldığını söyledi” diyen Eymür, Ümit’in bu sebeple öldürüldüğünü
düşündüğünü ifade etti.
“Bu işlere katıldığını belirttiğiniz kişilerin suç örgütü
oluşturduğunu söyleyebilir misiniz?” sorusu üzerine Eymür, “Öyle
nitelendirdiğim için... Öyle hüviyet gösterip, adamın kafasına
sıkmak, devlete yakışmaz. Bazen hukukla halledemediğimiz işler de
oluyor” ifadelerini kullandı.
Bir soru üzerine, o dönemde bildiklerini, yetkisi olmadığından
Başbakan Tansu Çiller’le paylaşmadığını, dış temasları MİT
müsteşarlarının yaptığını anlatan Eymür, “Tarık Ümit sizi yanıltan
bir kişi gibi göründü mü?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Çok makbul bir vatandaş değildi. Ama bizim mesleğimizde de zaten
kirliliği ortaya çıkarmak istiyorsanız, temiz kişilerle bunu
yapamazsınız. Mecburen o tür kişilerle bu işi yapmanız lazım. Biraz
çok konuşan, asabi bir insandı. Kızdığı zaman karşı tarafa
yüklendiğini biliyorum. Ben mesela Tarık Ümit ile Hakkı Yaman
Namlı’yı, güvenmediğim bazı şeylerde, benim dışımda oluyormuş gibi
sorguya da aldım. Ama, vasıfları itibarıyla iyi bir haber
elemanıydı. Sadece uyuşturucuyla ilgili değil, terör konusunda da
iyi haber elemanıydı.”
“Susurluk öncesinde hazırladığınız raporun Mikdat Alpay tarafından
geri çekildiğini söylediniz. Raporda, bu sanıkların isimleri yer
alıyor muydu?” sorusu üzerine Eymür, “Alıyordu. Aydınlık sonradan
bir tek Çiller’i ekledi ve ‘Çiller özel örgütü’ dedi. Orada
yazılanların çoğu bizim raporumuzdakilerdir” dedi.
‘Olaylardan Hanefi Avcı'nın da bilgisi vardır’
Bir soruyu yanıtlarken, emekli Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın
“kendini çok masum gibi gösterdiğini” söyleyen Eymür, “Avcı’nın
bilgisi olması lazım. Ekibi vardı” diye konuştu.
Eymür, “Ağar’a, Ümit’in kaçırılması için gittiğinizi söylediniz.
Ağar, o dönemde Adalet Bakanı. MİT’ elemanının kaçırılmasından
ötürü niye ona gittiniz?” sorusu üzerine, “Bildiğim kadarıyla o, bu
işin hala içindeydi” dedi.
“Bakanken bu cinayetleri işleyen örgütle ilişkisi olduğunu mu
düşündünüz?” sorusunu ise Eymür, “Evet. ‘Tosunları Azerbaycan’a
yollayacağız, temizleyeceğiz’ gibi bir ifade kullandı” diye
yanıtladı.
‘İnfazları devlet adına yaptığını söyledi’
Sanıklardan İbrahim Şahin’in avukatı Basri Aydın’ın, “Tarık Ümit, 3
kişiyi öldürdüğünü söylemiş. Bunu adli makamlara niye iletmediniz?”
sorusunu yanıtlarken Eymür, “Devlet adına işlediğini söyledi”
dedi.
Ara kararlar
Duruşmada daha sonra bir dönem Bala’da görev yapan eski Astsubay
Yıldıray Soysal, “tanık” sıfatıyla görüntülü sistem üzerinden ifade
verdi.
Soysal’a, Uzman Çavuş Fehmi Gedik’in “Bala’daki Jandarma Bölük
Komutanı Mücahit Alkıran, bana Faik Candan’ın öldürülmesi olayının
açığa çıktığını, ancak konuyu kapattıklarını söyledi” deyip
demedikleri soruldu.
Soysal, “1997’de Bala’da faili meçhul olaylarla ilgili tahkikat
yapıyorduk. Olay 1994’te olmuş, ben 1997’de görev yaptım. Mücahit
Alkıran, ben oraya tayin olmadan önce karakol komutanıymış. Fehmi
Gedik, bazı bilgilere ulaşıldığını, ama sonunu getiremediklerini
söyledi. Ben sadece bu kadar biliyorum” diye konuştu.
Mahkeme heyeti, tarafların taleplerini aldıktan sonra baş başa
müzakerede bulundu, ardından ara kararları açıkladı. Buna göre,
sanık Mehmet Ağar’ın, adresi bulunduğu İstanbul’dan sesli ve
görüntülü sistem üzerinden duruşmaya bağlanması için talimat
yazılmasına, sanıkların tutuklanması, bazı sanıklar hakkındaki adli
kontrol kararlarının kaldırılması taleplerinin reddine karar
verildi.
Eski Başbakanlar Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz, eski İçişleri Bakanı
Nahit Menteşe, eski MİT Müsteşarı Sönmez Köksal, Müsteşar
Yardımcısı Mikdat Alpay ve emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün da
arasında bulunduğu kimi kişilerin tanık olarak dinlenmesi talebinin
daha sonra değerlendirilmesini kararlaştıran heyet sanıklara,
1993-1996 arasında Yeşil Pasaport verilip verilmediğinin,
verildiyse bunun yasal çerçevede yapılıp yapılmadığının sorulmasına
karar vererek, duruşmayı erteledi