Eski avukatından Elif Çakır'a sert tepki! Ömrünün sonuna kadar 'Kabataş Yalancısı' olarak anılacak!
Geçtiğimiz günlerde yeniden alevlenen "Kabataş'ta başörtülü bir kadının Geziciler tarafından darp edildiği" iddialarına ilişkin tartışmada, saldırıya uğradığını iddia eden kadınla röportaj yapan gazeteci Elif Çakır'a eski avukatından sert tepki geldi.
Gezi Parkı protestoları sırasında Kabataş'ta başörtülü bir kadının
darp edildiği iddiasına ilişkin tartışmalar devam ediyor. Bir
kadının Kabataş'ta "üstü çıplak göstericilerin saldırısına uğradığı
ve bu saldırının görüntülerinin olduğu" yönündeki iddialarının
asılsız çıkmasının ardından, bu iddiaları haber yapan bazı
gazetecilere tepki gösterilmişti.
Son olarak da, saldırıya uğradığını iddia eden kadınla yaptığı
röportaj Star gazetesi tarafından manşet olarak kullanan Elif
Çakır'ın eski avukatı Fidel Okan, kişisel Facebook sayfasından bu
olayın "kurmaca, düzmece" olduğunu, bir belediye başkanının gelini
olan sözde mağdurun söylediği yalanın dilden dile büyüdüğünü
söylemişti.
Bu açıklamalara tepki gösteren gazeteci Elif Çakır ise Twitter'dan
Fidel Okan'ı kastederek, "Gezi Olayları sürecinde benim
avukatlığımı yapmadı... Kanal D'nin 'görüntü' yayınlamasıyla
kendisinden bana gelen teklif üzerine Fidel Okan'a vekalet verdim"
dedi.
Avukat Fidel Okan, Çakır'ın bu mesajı üzerine, Facebook hesabından
yeni bir açıklamada bulundu.
'Kabataş yalanının görüntülerinin ortaya çıkmasından sonra'
Çakır'ın kendisini aradığını, telefonda feryat figan ağladığını
söyleyen Okan, “İnsani olarak kendisine yardım edebileceğim bir
konu olursa arayabileceğini söyledim… Hakaret eden bazı kişilere
dava açmak istediğini söyledi bende dava açamayacağını ancak suç
duyurusunda bulunabileceğini söyledim… Birkaç gün sonra Zehra
Develioğlu'nun avukatının açıklama yaptığı gün telefonla görüştük.
'Bu kadın bir yalancı, kesinlikle seni kandırmış, burada yapılması
gereken tek şey var. Suç duyurusunu bu kadın aleyhine yapalım…
Çünkü ben bu kadının doğru söylediğine kesinlikle inanmıyorum.
Hatta kadının avukatının beyanlarında bu olayın senin tarafından
abartıldığı yönünde dolaylı ifadeler var' dedim…" ifadelerini
kullandı.
Elif Çakır'ın baştan sona kadının anlattığı "düzmece bir hikaye ve
yalanlara inandığını ve toplumu bu yalanlarla arkasından
sürüklemeye çalıştığını" belirten Okan, "Zaten yakında gelinin
ailesinden birileri konuşmaya başladığında, ki bu olacak… Savunacak
hiçbir şeyi kalmayınca 'Kabataş Yalancısı' olarak ömrünün sonuna
kadar o gelinle beraber anılacak… Tüm bunlar yaşanmadan belki
yapacağı son bir şey vardır… Basit bir şey… Sadece bir özür…" diye
yazdı.
Fidel Okan'ın Facebook'tan yaptığı açıklama şöyle:
Kabataş Meselesi…
Geçen yazımda Fuat Avni sahte mesajlarının doğuracağı olumsuz
sonuçları anlatmak için Kabataş Olayını örnek göstermiştim... Bir
çok gazete yazımı olduğu gibi yayınlarken bazı gazeteler ise benim
Elif Çakır'ın avukatı olduğumu vurgulayıp, yazdıklarımın itiraf
olduğunu öne sürüp meseleyi magazinleştirmeyi tercih etmiş. Şu
noktanın altını çizmek istiyorum; Ben o yazıda Kabataş Olayını
kamuoyuna yansıtan ilk gazeteci olan Elif Çakır'ın bırakın avukatı
falan olduğumu yazmayı adını dahi geçirmedim. Tüm bunların üstüne
yazıda kendisinden hiç bahsetmediğim Elif Çakır, sosyal medya
üzerinden benimle ilgili tuhaf, anlamsız bir açıklama yapmış...
Eski Yargıtay Başkanı Sami Selçuk ve bir grup yazarda benim asıl
suçluları koruduğumu iddia etmiş… Mehmet Metiner, İsmet Berkan ve
Balçiçek İlter ile ilgili bir şey yazmamış olmamda sosyal medyada
eleştirilmiş…
Şimdi hem bütün bu iddialara yanıt vereyim… Hem de şahsımla ilgili
yapılan bazı acımasız eleştirilerin de neden haksız olduğunu
anlatayım… İlk olarak beni tanımayanlar… Sanki ben bu güne kadar
Kabataş olayının doğru olduğunu savunmuşum ve yaşananların hepsini
biliyormuşum da susmuşum ve şimdi açıklamışım gibi bir
değerlendirme yapmışlar… Halbuki Kabataş meselesi geçtiğimiz hafta
bir çok yayında dile getirildi. Konu tekrar gündeme geldi. Gündeme
gelen bu olayı bende herkes gibi tanıdığım insanlarla tartıştım.
Fakat sonrasında öyle bilgiler anlatıldı ki, meselenin iç yüzünü
bende geçtiğimiz hafta öğrendim… Hatta şu kadarını söyleyeyim bu
bilgilerin kaynağı hem Belediye Başkanı'nın yakın çalışma arkadaşı,
hem de aileye yakın bazı kişilerdir. Öyle ki ben bunları duyduğumda
kamuoyunun da bildiği birkaç isimde yanımdaydı. Bu nedenle olayın
bir itiraf gibi sunulması kadar saçma başka bir şey olamaz…
Hanımefendi medyada çıkan bazı haberleri yalanlamamış olmamı
manidar bulmuş
Ben hayatım boyunca doğruyu ve inandığım değerleri savundum… Sonucu
ne olursa olsun, bir yanlışın tarafı olmamaya çalıştım. Her şeyden
öte ben bir yıl kadar önce A haberde Canlı Yayında Kabataş olayı
ile ilgili olayın sözde mağduru Zehra'ya dava açılması gerektiğini
kamuoyu ile paylaştım…Bütün bunları söylemiş bir kişinin önceki
beyanlarını dikkate almadan yapılan bazı değerlendirmeler ve
yorumlar oldukça insafsız olmuş… Elif Çakır'ın sosyal medya
üzerinden yaptığı açıklamaya gelirsek... Hanımefendi medyada çıkan
bazı haberleri yalanlamamış olmamı manidar bulmuş, bana vekaleti
kendi talebimle bu olaylardan sonra bazı suç duyuruları üzerine
vermiş ayrıca ben kendisi adına suç duyurusunda bulunduktan sonra
soruşturmaları takip etmemişim…
Her şeyden önce insanda biraz vicdan olur…
Birincisi benim kendisinden vekalet istemek gibi bir talebim
olmadı. Kabataş görüntüleri yayınlandığı gün akşam üzeri telefonda
görüştük. Sosyal medyada linç girişimleri çoktan başlamıştı. Hüngür
hüngür ağlıyordu. Her tarafa sorup soruşturduğunu Valiliğe,
Emniyete kendisine görüntüler yok dediklerini ondan sonra haber
yaptığını söylüyordu. Diğer taraftan da bazı gazetecilerin
kendisine Twiter'dan hakaret ettiğini söylüyordu.
Düşünün karşınızda bir kadın var ve dünya sanki üzerine yıkılmış
feryat figan ağlıyor…İnsani olarak kendisine yardım edebileceğim
bir konu olursa arayabileceğini söyledim… Hakaret eden bazı
kişilere dava açmak istediğini söyledi bende dava açamayacağını
ancak suç duyurusunda bulunabileceğini söyledim… Birkaç gün sonra
Zehra Develioğlu'nun avukatının açıklama yaptığı gün telefonla
görüştük. Ben bu sırada hem açıklamayı okumuş, hem de görüntüleri
sağlıklı bir şekilde birkaç kez seyretmiştim. Elif'e aynen şunu
söyledim;
“Bu kadın bir yalancı, kesinlikle seni kandırmış, burada yapılması
gereken tek şey var. Suç duyurusunu bu kadın aleyhine yapalım…Çünkü
ben bu kadının doğru söylediğine kesinlikle inanmıyorum. Hatta
kadının avukatının beyanlarında bu olayın senin tarafından
abartıldığı yönünde dolaylı ifadeler var” dedim…
Kabataş Yalancısı' olarak ömrünün sonuna kadar o gelinle beraber
anılacak….
Bana Mustafa Karaalioğlu'nun da başta avukatın beyanlarına
şaşırdığını, sonrasında değerlendirme yaptıklarını bu beyanlarla
kendisini kastetmediğini, kadına inandığını, yazdıklarını
doğrulayacak görüntülerin olduğunu ve yakında onlarında ortaya
çıkacağını, endişe etmemem gerektiğini, akşamda zaten gelinin
kayınbabası olan Belediye Başkanı'nın kendisi ile televizyona
çıkacağını söyledi… Tüm bunların üstüne ben Elifle yaşadığım
diyaloğu Kabataş konusu açıldığı için 3-5 gün sonra canlı yayında
anlatım. Mesele ne eksik ne fazla aynen budur. Şimdi istiyorsa beni
yalanlasın… Söylediklerimin doğru olmadığını söylesin. Benim
kendisine bu kadın hakkında “Suç Uydurma” suçundan suç duyurusunda
bulunmayı teklif etmediğimi söylesin…Ya bunları söylesin ya da
sonsuza kadar sussun. Bana göre Elif Çakır baştan sona kadının
anlattığı düzmece bir hikaye ve yalanlara inanmış, toplumu da bu
yalanların arkasından sürüklemeye çalışmıştır. Zaten yakında
gelinin ailesinden birileri konuşmaya başladığında, ki bu
olacak…Savunacak hiçbir şeyi kalmayınca 'Kabataş Yalancısı' olarak
ömrünün sonuna kadar o gelinle beraber anılacak….Tüm bunlar
yaşanmadan belki yapacağı son bir şey vardır… Basit bir şey… Sadece
bir özür…
Şüpheniz olmasın bi zaman geldiğinde o morlukların nasıl oluştuğu
da o doktor raporunun nasıl alındığı da ortaya çıkacaktır…
Sami Selçuk ve bazı yazarların iddialarına gelince; Ben bu açıklama
ile suçu bir kişinin üstüne atarak birilerini aklama çabası içinde
asla olmadım. Bu olayda yaratılmış bir kurgu yok.Basit bir vakıa ve
bu vakıanın yalanlarla süslenerek geldiği korkunç bir boyut var…Bir
ülkenin Başbakan'ının gerçek olduğuna inandığı hadiseye miting
meydanlarında tepki koyması kadar doğal başka bir şey olamaz…Ben
Cumhurbaşkanın inandığını hiçbir şeyden geri adım atmadığını
biliyorum. O bu olaya inandığı için sahip çıktı. Yalan olduğunu
bilseydi asla böyle bir meseleye sahiplik etmeye kalkmazdı.
Bu arada İsmet Berkan hakkında bir şey söylemediğim iddiasında
olanlar lütfen Twitter adresimi kontrol etsinler… Aylar öncesinde
bile yazdığım şeyler var… İsmet Berkan neyse Mehmet Metiner de o
dur… Balçiçek İlter ise kadının vücudundaki morlukları gördüğünü
aktarmıştır. Kaldı ki ortada bir doktor raporu var… Şüpheniz
olmasın bi zaman geldiğinde o morlukların nasıl oluştuğu da o
doktor raporunun nasıl alındığı da ortaya çıkacaktır…
Gelinin Kayınpederine Mesaj;
Eyy Belediye Başkanı; bak sen muhafazakar bir adamsın?
Eyy Belediye Başkanı; bak sen muhafazakar bir adamsın. Neyin ne
olduğunu sonradan da olsa öğrendin… Bir toplum, senin gelinin
yüzünden ikiye bölündü… Müteddeyin insanlar bu olayı zamanında
savundukları için mesele her açıldığında zor duruma düşüyorlar…
Elini vicdanına koy, insanların bir yalanın arkasından
sürüklenmesine daha fazla seyirci kalma… Şuna inan ki bu toplumun
%95 i bu olaya zaten inanmıyor… Şimdi gerçeği anlatırsak kimsenin
yüzüne bakamam diye düşünme… Yarın hakkın huzurunda ne hallere
düşeceğini düşün…