02 Kas 2017 08:42
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 23:14
Eşinden açıklama: Osman Kavala'yı takip eden polisler FETÖ'cüydü!
18 Ekim'de gözaltına alınan işadamı Osman Kavala dün sabaha karşı tutuklanmıştı.
Kavala'nın eşi, Prof. Dr. Ayşe Buğra bugün kamuoyuna bir açıklama yaparak, söz konusu kararın endişe verici olduğunu ifade etti.
Buğra, "Tutuklama kararı için kullanılan ‘iletişim tespit tutanakları ve fiziki takip tutanakları’ FETÖ/PDY mensubu kamu görevlilerinin henüz görevde olduğu dönemlere aittir ve bu uygulamalara dayandırılan her türlü karar, yargılanan bir dönemi açıkça meşrulaştırmaktadır" dedi.
Buğra, Kavala'nın tutuklanmasının hukuka aykırı olmaktan da öte trajikomik olduğunu da belirtirken, "Tutuklama kararı ile yitirdiğimiz yegane şey Osman Kavala’nın özgürlüğü değil, aynı zamanda demokrasi, barış ve hukukun üstünlüğüne dair umutlarımızdır." ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Ayşe Buğra'nın açıklaması şu şekilde:
"Eşim, Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala 1 Kasım 2017’de saat 04:10’da ‘Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti devletini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme’ suçlaması ile tutuklandı.
Tutuklama kararında Osman Kavala’nın ‘tüm terör örgütlerinin (FETÖ/PDY – PKK/KCK – DHKPC, MLKP) aktif olarak katıldığı ve destek verdiği’ Gezi Olaylarının yöneticisi ve organizatörü olduğu ile 15 Temmuz 2016 darbe girişimine katıldığı belirtiliyor.
Mevcut soruşturmada ‘gizlilik kararı’ bulunmaktadır. Her koşulda, hukukun üstünlüğüne olan saygımızdan ödün vermeyerek kapsamlı bir açıklamayı zamana bırakıyoruz. Ancak, Osman Kavala hakkında bir kısım görsel ve yazılı basında gözaltı süreci boyunca yapılmaya çalışılan algı mühendisliği nedeniyle açıklama yapma zorunluluğu ortaya çıktı.
Söz konusu karar endişe vericidir. Zira, tutuklama kararı için kullanılan ‘iletişim tespit tutanakları ve fiziki takip tutanakları’ FETÖ/PDY mensubu kamu görevlilerinin henüz görevde olduğu dönemlere aittir ve bu uygulamalara dayandırılan her türlü karar, yargılanan bir dönemi açıkça meşrulaştırmaktadır.
Bu durum ayrıca, Osman Kavala’nın tutuklanmasına neden olan delilleri toplayan örgüt üyeleriyle birlikte darbe teşebbüsüne kalkışmış olması anlamına gelmektedir ve bu durum, hukuka aykırı olmaktan öte trajikomiktir.
Osman Kavala’nın hangi eylemlerle, hangi para hareketleriyle, hangi delillerle Gezi Olaylarını finanse ve organize ettiği ortaya konamazken ve o tarihten bu yana hiçbir soruşturma ve suçlamaya maruz kalmazken bugün bu gerekçelerle tutuklanması düşündürücüdür.
Tutuklama kararı ile yitirdiğimiz yegane şey Osman Kavala’nın özgürlüğü değil, aynı zamanda demokrasi, barış ve hukukun üstünlüğüne dair umutlarımızdır."
Buğra, "Tutuklama kararı için kullanılan ‘iletişim tespit tutanakları ve fiziki takip tutanakları’ FETÖ/PDY mensubu kamu görevlilerinin henüz görevde olduğu dönemlere aittir ve bu uygulamalara dayandırılan her türlü karar, yargılanan bir dönemi açıkça meşrulaştırmaktadır" dedi.
Buğra, Kavala'nın tutuklanmasının hukuka aykırı olmaktan da öte trajikomik olduğunu da belirtirken, "Tutuklama kararı ile yitirdiğimiz yegane şey Osman Kavala’nın özgürlüğü değil, aynı zamanda demokrasi, barış ve hukukun üstünlüğüne dair umutlarımızdır." ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Ayşe Buğra'nın açıklaması şu şekilde:
"Eşim, Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala 1 Kasım 2017’de saat 04:10’da ‘Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti devletini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme’ suçlaması ile tutuklandı.
Tutuklama kararında Osman Kavala’nın ‘tüm terör örgütlerinin (FETÖ/PDY – PKK/KCK – DHKPC, MLKP) aktif olarak katıldığı ve destek verdiği’ Gezi Olaylarının yöneticisi ve organizatörü olduğu ile 15 Temmuz 2016 darbe girişimine katıldığı belirtiliyor.
Mevcut soruşturmada ‘gizlilik kararı’ bulunmaktadır. Her koşulda, hukukun üstünlüğüne olan saygımızdan ödün vermeyerek kapsamlı bir açıklamayı zamana bırakıyoruz. Ancak, Osman Kavala hakkında bir kısım görsel ve yazılı basında gözaltı süreci boyunca yapılmaya çalışılan algı mühendisliği nedeniyle açıklama yapma zorunluluğu ortaya çıktı.
Söz konusu karar endişe vericidir. Zira, tutuklama kararı için kullanılan ‘iletişim tespit tutanakları ve fiziki takip tutanakları’ FETÖ/PDY mensubu kamu görevlilerinin henüz görevde olduğu dönemlere aittir ve bu uygulamalara dayandırılan her türlü karar, yargılanan bir dönemi açıkça meşrulaştırmaktadır.
Bu durum ayrıca, Osman Kavala’nın tutuklanmasına neden olan delilleri toplayan örgüt üyeleriyle birlikte darbe teşebbüsüne kalkışmış olması anlamına gelmektedir ve bu durum, hukuka aykırı olmaktan öte trajikomiktir.
Osman Kavala’nın hangi eylemlerle, hangi para hareketleriyle, hangi delillerle Gezi Olaylarını finanse ve organize ettiği ortaya konamazken ve o tarihten bu yana hiçbir soruşturma ve suçlamaya maruz kalmazken bugün bu gerekçelerle tutuklanması düşündürücüdür.
Tutuklama kararı ile yitirdiğimiz yegane şey Osman Kavala’nın özgürlüğü değil, aynı zamanda demokrasi, barış ve hukukun üstünlüğüne dair umutlarımızdır."