Eşi, usta karikatürist Bedri Koraman'ı yazdı: Ben bir dünyalı ile evliydim
Nil Koraman, Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan ‘Ben bir dünyalı ile evliydim’ başlıklı yazısında eşi siyasi karikatür çizeri Bedri Koraman’ı yazdı.
Yargılandığı MİT TIR’ları haberleri davasında duruşmaya ara
verildiği sırada silahlı saldırıya uğrayan Can Dündar’ın önüne
atlayan Dilek Dündar’ı hatırlatan Nil Koraman, “Türkiye’de duble
yollar yapılsa da hayat aslında o kadar değişmiyor. Bilirim dürüst
gazeteci karısı olmanın ne demek olduğunu. 1978’de Bedri’yi vurmaya
geldiklerinde önüne atlamıştım, silah ateş almadı kurtulduk. Adam
kaçarken ben çığlıklar atarak kovalıyordum. Tam yakalamıştım ki
Bedri kolumdan tuttu, ‘Bırak gitsin, biz yaşıyoruz ya!’ dedi”
ifadelerini kullandı.
Nil Koraman’ın bugün (31 Mayıs 2016) yayımlanan yazısı şöyle:
Mezarıma burada bir dünyalı yatıyor diye yazın diyerek vasiyet etti
bize...
Bedri Koraman yeni bir renk ekledi bilinen renklerine
gökkuşağının... Etrafındaki her şeyi, herkesi, gittiği her mekânı
güzelleştirdi... Sevgi doluydu hep, insanları, dini, dili, rengi,
cinsiyeti, milleti, mevkii ayırmadan severdi ve herkese ilk önce
kalbi ile yaklaştı.
Okuma yazma bilmeyen çoban ile de saatlerce politika konuşur,
koskoca bakanlar ile şarkı da söylerdi. Sokaktaki insan severdi
onu.
Bana, oğluma, torunlarıma gurur duyabileceğimiz bir miras bıraktı.
Bize, insanlara sevgi ve saygıyı, insanların sevgisini ve saygısını
bıraktı. Ölümünden bir sene sonra gelen dostlara, telefonlara,
dualara baktığımda, esasında Karun’un hazinesinden büyük bir
hazineyi miras bıraktığını görüyorum.
Çok genç, 8 yaşında yetim kalmış, Bafra gibi bir köyden, (bir de
şimdiki Bafra’ya bakın) annesine, burs buldum, devlet okutacak beni
diye yalan söyleyerek Samsun’dan gemi ile atıldığı macera, geçen
mayıs sonu çok sevdiği Bodum’daki evinde denize bakarak
bitti....
Bitti mi, bilmiyorum...
Hiç gitmemiş gibi, hâlâ sabah erken kalkıp kahvaltı isteyecek diye
bekliyorum... Hâlâ evde elektrik süpürgesi çalıştıracağım zaman,
sanki yine kapatın şunu çalışıyorum, diye kızacak gibi..
Herkes Bedri’yi Cici Can’dan, siyasi karikatürlerinden, haftalık
karikatürlerindeki muzip, çapkın kadınlardan tanıdı. Onun
eserlerinin, yaptıklarının kıymetini anlatacak değilim, zaten
biliyorsunuz.. Bilmeyen, görmeyen yeni nesil için üzgünüm....
Ama size anlatmak istediğim gerçek, insan, etten kemikten olan
Bedri.
Bedri severdi.... Sevdi mi güzel severdi... Size sevdiğini
hissettirirdi. Onla ilk defa Dürnev tanıştırdı beni... Kariyerinin
zirvesinde, bir yıldız gibi parlıyordu. Ne bileyim, o zamanlar öyle
sanmıştım, daha bile yükseleceği yer varmış yıldızının....
Sesiyle, şarkılarıyla, centilmenliğiyle, esprileriyle beni benden
aldı... Hani ben de fena sayılmazdım o zaman... Etrafında bütün
bayanların bal tabağına üşüştüğü gibi toplandığı... 40’ını
devirmiş, evlenmiş boşanmış, dul... Hani annelerin kızlarını
korumaya çalıştığı cinsten.. Yok olmaz dedim...
Yok olmaz dedim... Sonunda oldu... Ve 48 sene o Nil’in Bedrisi
oldu... Ne iyi oldu... Çok güzel günlerimiz oldu, çok zor
günlerimiz de... Bildiği doğrudan bir gün şaşmadı, eğilmedi,
bükülmedi.... Hiçbir tehdide boyun eğmedi.
Türkiye’de duble yollar yapılsa da hayat aslında o kadar
değişmiyor... Can’ı vurmaya geldiklerinde Dilek’in halini görünce
ağladım.. Bilirim dürüst gazeteci karısı olmanın ne demek olduğunu.
1978’de Bedri’yi vurmaya geldiklerinde önüne atlamıştım, silah ateş
almadı kurtulduk. Adam kaçarken ben çığlıklar atarak kovalıyordum.
Tam yakalamıştım ki Bedri kolumdan tuttu, “Bırak gitsin, biz
yaşıyoruz ya!” dedi.
Sadece o gece değil, nefes aldığı her gün biz yaşadık. Girdiği her
mekânın enerji kaynağı, her masanın eğlencesi, her grubun temel
direği oldu. O benim kocam, babam, çocuğum oldu.. Bazen gidenin
arkasından ağlanır, gittiğinde... O gittiğinde onun arkasından
minnet duydum. Benim olduğu için, onun olduğum için, onunla son
nefesine kadar beraber olduğum için...
Ben Bedri Koraman’ı tanıma şerefine nail oldum... Demiş ya şair:
Herkesin yanına gitmek istediği birileri vardır; Gecenin üçü,
Sabahın körü, Hatta cehennemin dibi olsa...