31 Ara 2008 09:18
Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:27
ERTUĞRUL ÖZKÖK'ÜN BU YIL HARİÇ HER SENE YAPTIĞI YILBAŞI GELENEĞİ NE?.. ÖZKÖK DJ'LERDEN NE İSTEDİ?...
Sevgili DJ arkadaşlar, sizden bugün bunu bekliyoruz. Bir günlüğüne teneffüse çıkmış bir Türkiye yaratın bize...
DJ arkadaşlar lütfen
TANSU bu yıl evimizin yılbaşı ışıklarını yakmadı.Oysa her aralık ayında, akşamları ışıl ışıl yanan evime dönmek, bahar kadar hasretle beklediğim bir şeydi.
"İnsanların işini kaybettiği, kaybetmeyenlerin de her gün kaybedecekmiş kábusunu yaşadığı günlerde ben evimi ışıklandıramam" dedi.
TANSU bu yıl evimizin yılbaşı ışıklarını yakmadı.Oysa her aralık ayında, akşamları ışıl ışıl yanan evime dönmek, bahar kadar hasretle beklediğim bir şeydi.
"İnsanların işini kaybettiği, kaybetmeyenlerin de her gün kaybedecekmiş kábusunu yaşadığı günlerde ben evimi ışıklandıramam" dedi.
Her zamanki gibi, onun dediği oldu.
Bu yıl aralık ayı benim için karanlık geçti.
Akşam eve dönüşte geçmiş yılların ışığını aradım.
Ömrümden ışıksız bir yıl geçti diye hüzünlendim.
* * *
Oysa hayat, insanın keyifle beklediği ışıklı anların ve mevsimsel ayinlerin toplamıdır.
O ışık, insanın yüzüne de yansır.
O ışık, mutluluğun fotoğrafıdır.
Bakan hemen anlar...
İnsanın etrafını kutsal bir hale gibi saran ışık donuklaşmaya başladığı zaman, hayatınalacakaranlığı başlıyor demektir.
Geriye kalan yılların hesabını, hasretle beklediğiniz ışıklı anlar yerine, unutmak, bir dahahiç hatırlamamak istediğiniz alacakaranlıklarla tutmaya; bakiyenizi, yanmayan,yaktırılmayan, sönmüş, söndürülmüş mumlarla saymaya başlamışsanız, bilin ki ağır bir ziyan bilançosu kapıda demektir.
Bu ziyan, ekonomik krizin bırakacağı enkazdan da ağır olacaktır.
O yüzden, "Bu yıl da ışıkları yakmak, inadına yakmak gerekir" diye düşünüyordum.
Olmadı, evimizin ruh hali buna izin vermedi.
Sonunda bu yıl böyle ağır ve hüzünlü bir alacakaranlıkta bitiyor.
İnşallah gelecek yıl diyorum.
Bir dahaki yıl mutlaka diyorum.
Mutlaka diyorum, o ışıklar yanacak, mahallemizi, içimizi, ailemizi aydınlatacak.
* * *
Yine de geride bıraktığım yıllara baktığımda, neşeli günlerin sayısının hiç de öyle azolmadığını görüyorum.
Hiç olmazsa diyorum, mutlu yılbaşılar da yaşamışım.
Annemin, rahmetli babamın dizinin dibinde, kardeşlerimle birlikte, özenle hazırlanmış sofraların başında, "Birinci çinko", "İkinci çinko", "Tombala" heyecanlarıyla,
O gece kontenjanı artırılmış, kardeş başına 2 tane düşen bencikli muzlarla,
Sonraları, kayınvalidemin hazırladığı kestaneli pastalarla,
Masanın başında rahmetli kayınpederimin aceleci neşesi ile,
Yani yine aile sıcaklığı ile.
Sonraları üçüncü, dördüncü neslimizle, kızımla, damadımla, torunlarımla,
Bazen Aydın Bey´le, Sema Hanım´la.
Neşe ve ışık müktesebatım hiç de hafif değilmiş.
* * *
Bu yıl evimizin ışıkları yanmadı.
Ama içimdeki o iştahlı neşe, o bir türlü doymayan yaşama arzusu, o provokatör beni rahat bırakmıyor.
Derinden gelen bir ses diyor ki, bugün Türkiye´nin bütün radyolarının DJ´leri güzel şarkılarçalmalı.
Hep birlikte hatırlamalıyız.
"Anlamazdın, anlamazdın" diyen o güzel şarkıyı nasıl yeniden keşfettiysek, bir yerlerden o neşeyi de bulup getirmeliyiz.
DJ´lerimiz her beş dakikada bir bize, umut verici güzel şeyler anlatmalı.
Sevinmeliyiz, kendimizi ti´ye almalıyız.
Şakalar yapmalı, çatılmış kaşları indirmeli, sıkılmış yumrukları açmalı, gerilmiş hançereleriyumuşatmalıyız.
Bize her gün münzevi bir hayatı telkin eden, karanlıklara çekmeye, birbirimizin yakasına yapışmaya, oramızdan buramızdan çekiştirmeye zorlayan o kaba saba adamları, kadınlarıbir günlüğüne mahallemizden kovmalı, "Oh be" demeliyiz.
"Oh be dünya varmış..."
En müptezel kara gözlüklülerimize bile dönüp haykırmalıyız:
"Dur arkadaş, merak etme bir günden bir şey olmaz. Sonra 365 gün yine senin..."
Bir günlüğüne kulaklarınızı bize tıkayın, öteki tarafa bakın, takmayın.
Biz bugün eğleneceğiz, siz görmezden geliverin.
* * *
Sevgili DJ arkadaşlar, sizden bugün bunu bekliyoruz.
Bir günlüğüne teneffüse çıkmış bir Türkiye yaratın bize...
"Issız Adam"ın mahallesi gibi, hayali olsa da, koyun şu Türkiye´yi önümüze.
Hepinize iyi, mutlu, sağlıklı, keyifli yıllar diliyorum.
Bu yıl aralık ayı benim için karanlık geçti.
Akşam eve dönüşte geçmiş yılların ışığını aradım.
Ömrümden ışıksız bir yıl geçti diye hüzünlendim.
* * *
Oysa hayat, insanın keyifle beklediği ışıklı anların ve mevsimsel ayinlerin toplamıdır.
O ışık, insanın yüzüne de yansır.
O ışık, mutluluğun fotoğrafıdır.
Bakan hemen anlar...
İnsanın etrafını kutsal bir hale gibi saran ışık donuklaşmaya başladığı zaman, hayatınalacakaranlığı başlıyor demektir.
Geriye kalan yılların hesabını, hasretle beklediğiniz ışıklı anlar yerine, unutmak, bir dahahiç hatırlamamak istediğiniz alacakaranlıklarla tutmaya; bakiyenizi, yanmayan,yaktırılmayan, sönmüş, söndürülmüş mumlarla saymaya başlamışsanız, bilin ki ağır bir ziyan bilançosu kapıda demektir.
Bu ziyan, ekonomik krizin bırakacağı enkazdan da ağır olacaktır.
O yüzden, "Bu yıl da ışıkları yakmak, inadına yakmak gerekir" diye düşünüyordum.
Olmadı, evimizin ruh hali buna izin vermedi.
Sonunda bu yıl böyle ağır ve hüzünlü bir alacakaranlıkta bitiyor.
İnşallah gelecek yıl diyorum.
Bir dahaki yıl mutlaka diyorum.
Mutlaka diyorum, o ışıklar yanacak, mahallemizi, içimizi, ailemizi aydınlatacak.
* * *
Yine de geride bıraktığım yıllara baktığımda, neşeli günlerin sayısının hiç de öyle azolmadığını görüyorum.
Hiç olmazsa diyorum, mutlu yılbaşılar da yaşamışım.
Annemin, rahmetli babamın dizinin dibinde, kardeşlerimle birlikte, özenle hazırlanmış sofraların başında, "Birinci çinko", "İkinci çinko", "Tombala" heyecanlarıyla,
O gece kontenjanı artırılmış, kardeş başına 2 tane düşen bencikli muzlarla,
Sonraları, kayınvalidemin hazırladığı kestaneli pastalarla,
Masanın başında rahmetli kayınpederimin aceleci neşesi ile,
Yani yine aile sıcaklığı ile.
Sonraları üçüncü, dördüncü neslimizle, kızımla, damadımla, torunlarımla,
Bazen Aydın Bey´le, Sema Hanım´la.
Neşe ve ışık müktesebatım hiç de hafif değilmiş.
* * *
Bu yıl evimizin ışıkları yanmadı.
Ama içimdeki o iştahlı neşe, o bir türlü doymayan yaşama arzusu, o provokatör beni rahat bırakmıyor.
Derinden gelen bir ses diyor ki, bugün Türkiye´nin bütün radyolarının DJ´leri güzel şarkılarçalmalı.
Hep birlikte hatırlamalıyız.
"Anlamazdın, anlamazdın" diyen o güzel şarkıyı nasıl yeniden keşfettiysek, bir yerlerden o neşeyi de bulup getirmeliyiz.
DJ´lerimiz her beş dakikada bir bize, umut verici güzel şeyler anlatmalı.
Sevinmeliyiz, kendimizi ti´ye almalıyız.
Şakalar yapmalı, çatılmış kaşları indirmeli, sıkılmış yumrukları açmalı, gerilmiş hançereleriyumuşatmalıyız.
Bize her gün münzevi bir hayatı telkin eden, karanlıklara çekmeye, birbirimizin yakasına yapışmaya, oramızdan buramızdan çekiştirmeye zorlayan o kaba saba adamları, kadınlarıbir günlüğüne mahallemizden kovmalı, "Oh be" demeliyiz.
"Oh be dünya varmış..."
En müptezel kara gözlüklülerimize bile dönüp haykırmalıyız:
"Dur arkadaş, merak etme bir günden bir şey olmaz. Sonra 365 gün yine senin..."
Bir günlüğüne kulaklarınızı bize tıkayın, öteki tarafa bakın, takmayın.
Biz bugün eğleneceğiz, siz görmezden geliverin.
* * *
Sevgili DJ arkadaşlar, sizden bugün bunu bekliyoruz.
Bir günlüğüne teneffüse çıkmış bir Türkiye yaratın bize...
"Issız Adam"ın mahallesi gibi, hayali olsa da, koyun şu Türkiye´yi önümüze.
Hepinize iyi, mutlu, sağlıklı, keyifli yıllar diliyorum.
ERTUĞRUL ÖZKÖK HÜRRİYET