ERTUĞRUL ÖZKÖK'TEN SERDAR TURGUT'A GECİKMELİ CEVAP: 'EVET GİZLİ BİR EŞCİNSELİM'
Ertuğrul Özkök, Serdar Turgut'un "O gizli bir eşcinseldir" iddiasına bugün köşesinden cevap verdi.
ÖNCEKİ pazar sabahı telefonlarım çalmaya başladı.Arayan herkes
“Serdar Turgut senin için ne demiş okudun mu” diye soruyordu.
İzzet Çapa’ya verdiği mülakatta benim için “O gizli eşcinseldir”
demiş.
Arkadaşlarımın hepsi, benim bu lafa çok sinirleneceğimi düşünmüş
olmalılar ki, Serdar’a verip veriştiriyorlardı.
Sonunda içlerinden biri, sorulmasını istediğim soruyu sordu:
“Gerçekten gizli eşcinsel misin?”
“Nereden bileyim” dedim.
* * *
“Eşcinsel” ifadesini hakaret olarak kullanana kızarım.
Ama hakaret kabul edene daha da çok kızarım.
Peki gizli eşcinsel miyim?
Ne bileyim kardeşim, kendi kendimi divana yatırıp, psikanalizimi
yapsam bile bu soruya nasıl cevap verebilirim?
Adı üstünde “gizli”.
Benim gizlediğim bir şey değil, benden bile gizlenen bir
bilinçaltı. Ben bulamamışım, başkası nasıl bulup keşfedecek?
Bazıları “gizli eşcinsel” deyince, eşcinselliğini saklayan
insanların kastedildiğini sanıyor.
Hayır değil...
O ifade ile insanın ruhunda yatan henüz tam olarak dışarı
vurulamamış bir duygu kastedilir.
* * *
Ama bundan istifade ederek, kendimi bir yokladım.
Birden fark ettim ki, içimde birbirine zıt onlarca insan var.
- MESELA ACAYİP MAÇOYUM Bir an geliyor,
kendimi kadın karşısında acayip maço, ilkel bir erkek gibi
hissediyorum.
Kıskançlıklarım beni delirtiyor.
- MESELA ACAYİP KADINSIYIM Bir an geliyor,
kendimi fevkalade kadınsı bir ruh halinde buluyorum.
- MESELA ACAYİP ULUSALCIYIM Bazen olaylar
karşısında öylesine milliyetçi bir tepki veriyorum ki, kendimi bir
ülkücü gibi hissediyorum.
- MESELA ACAYİP LİBERALİM Bazen Hasan
Cemal’i, Ali Bayram-oğlu’nu, Ahmet Altan’ı okurken, içimden “Helal
olsun, işte bu” diyorum.
- BAZEN ACAYİP MUHALİFİM Bazen değil, çoğu
zaman muhalifim. İçimden haykırmak, yakalarına yapışıp sarsmak
istiyorum.
- AMA BAZEN DE TAYYİP’ÇİYİM Bazen öyle bir
şey yapıyor ki, Başbakan Erdoğan’a hayran oluyorum. İçimden “Helal
olsun” diye bağırmak geliyor.
- BAZEN ACAYİP LAİKİM Laikliğin tehdit
altında olduğu duygusu her tarafımı basıyor. Ama bazen acayip
“Nurcuyum”. Saidi Nursi’yi okudukça, hem hayatında hem söylediğinde
kendime çok yakın şeyler buluyorum.
* * *
Yani içimde birbirine taban tabana zıt onlarca “gizli” bir şey
var...
Bir şeye “Yüzde 100 iyi” diyemiyorum. Ama “Yüzde 100 kötü” de
diyemiyorum.
O yüzden biri çıkıp bana “Sen gizli eşcinselsin” dediği zaman, ne
“Evet öyleyim” ne de “Hayır öyle değilim” diyebiliyorum.
Ama bildiğini söyleyenlere de “Ne mutlu size” diyemiyorum.
Niye böyle olduğumu da, Orhan Pamuk’un 2010 yılında verdiği bir
mülakatta anladım,
Konudan sıkılmadıysanız, buyurun yan tarafa...
Ne olduğuma Orhan Pamuk teşhis koydu
DÜNKÜ
yazımda Jürgen Otto’nun, Fazıl Say hakkında yazdığı kitaptan söz
ettim.
İşte o kitaptan ilginç bir şey okudum.
Orhan Pamuk 2010 yılında Paris Review dergisine bir mülakat
vermiş.
Mülakatta kendisine şu soru sorulmuş:
- “Türkiye’deki Doğululaşma ve Batılılaşma çabaları
arasındaki bu bitmek tükenmek bilmeyen çatışma, bir gün barışçıl
biçimde çözülebilir mi?”
Orhan Pamuk çok hoşuma giden şu cevabı vermiş:
- “Ben iyimserim. Türkiye, iki farklı kültüre ait olduğu ve
iki ruha sahip olduğu için üzülmemeli. Şizofreni, akıllı yapar.
Belki insan gerçeklerle olan ilişkisini yitirir -ben bir
romancıyım; bunu o kadar da kötü bulmuyorum- ama insan, içinde
bulunduğu şizofreniden endişelenmemeli.
İçinizde, bir tarafın diğer tarafı öldürebileceğini düşünecek kadar
çok fazla endişeye kapılırsak sonunda tek ruh bir kalır. Ve bu,
teorime göre, şizofren olmaktan daha fecidir.
Bu yaklaşımımı, Türk siyasetinde, ülkenin, tutarlı bir ruhu
olmasını, yani ya Doğu’ya ya Batı’ya ait veya milliyetçi olmasını
isteyen Türk politikacılarına karşı da savunuyorum.”
KEŞKE GELİP AYNI ŞEYLERİ BUGÜN TÜRKİYE’DE DE
SÖYLESE
Bu cümleleri okuyunca içimden şunu söylemek
geldi.
“Orhan Pamuk keşke bu sözleri bugünlerde Türkiye’de de söylese.
Dindar nesil yetiştirme çabalarına güzel bir cevap olabilirdi.”
Çünkü “laik nesil” son 5 yılda yediği darbeler, cezaevlerine
girerek, işlerini kaybederek, çektiği korkularla, ıstıraplarla bunu
anladı.
Şimdi sıra “dindar neslin” bu şizofren güzelliği keşfetmesinde.
Bana gelince, bu sözlerin altına imzamı atarım.
O nedenle önümüzdeki günlerde çıkacak CD’deki bir parçaya yazdığım
metinde şunu söyledim:
“İki ruhluluk, ikiyüzlülük değildir...”
BİRİ ÇIKIP MERTÇE SORARSA VERECEĞİM CEVAP ŞU
OLUR
“Gerçekten gizli eşcinsel miyim?”
İşte o yüzden Serdar Turgut “O gizli bir eşcinsel” diye yazdığı
zaman, bu bana hiçbir şey demiyor.
Soranlara sadece şu cevabı
veriyorum:
“Kim değil ki...”
Yani, kimin içinde hangi gizli duygunun yattığını ve her gün
şiddetle bastırıldığını, ezildiğini bilemeyiz.
Çünkü her insan, aslında “latent” bir şeydir.
Ve her insanın asıl, yani gerçek, yani onu o yapan yanıdır
bu...
Size bir gün birileri gelip, “Sen gizli bir eşcinsel misin” diye
sorarsa, benim verdiğim cevabı verin:
“Kim değil ki...”
Emin olun en doğru cevaptır...
Ertuğrul Özkök/Hürriyet