23 Şub 2010 10:59 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 14:05

ERTUĞRUL ÖZKÖK'TEN MEDYAYA KORKAKLIK TESTİ!..ÖZKÖK'ÜN TESTİNDE HANGİ SORU YERALDI?

Ertuğrul Özkök medyayı hangi konuda eleştirdi? Peki nasıl bir çağrıda bulundu?

İlginç bir korkaklık testi

SAKIN yanlış anlamayın.

Türkiye´de askeri vesayet mi yoksa sivil vesayet mi var tartışmasını yeniden açmaya hiç niyetim yok.

Komutanların gözaltına alındığı bir günde böyle bir tartışmaya açmanın hiç manası da yok.
Sadece bir soru sorup çekileceğim.
* * *
Soru çok basit, açık ve net:
Eğer, bir ülkede sivil yönetimin en yüksek temsilcisi olan Başbakan´ın illegal yollardan kaydedilmiş telefon konuşmasını, ülkenin en sol gazetesi bile tek satırla vermeye korkuyorsa, ve o aynı ülkede Silahlı Kuvvetler´in en yüksek temsilcisi olan Genelkurmay Başkanı´nın illegal yollardan kaydedilmiş konuşmasını, ülkenin bütün gazeteleri hiç korkmadan manşetten, bütün televizyonları kendi sesinden verebiliyorsa.
Sizce o ülke de açık ve yakın demokrasisi için açık ve yakın tehlike hangisidir?
Askeri vesayet mi?
Yoksa sivil vesayet mi?
* * *
Şimdi geliyorum yazının asıl ana fikrine.
Gazete ve televizyonları, neden Başbakan´ın illegal kaydedilmiş telefon konuşmasını vermediniz diye eleştirmiyorum.
Tam aksine iyi ki böyle yaptınız diyorum.
Ama bunu derken, Başbakan´ın bizzat kendi ağzından, Doğan Grubu´nun bir yöneticisinin illegal kaydedilmiş telefon konuşmasına atıf yapmasını, onunla yetinmeyip buna dayanarak Maliye Bakanlığı´nın üst düzey bir yöneticisini görevden almasını da, şuraya bir köşeye kaydediyorum.
İşte bu düşünceme dayanarak, Genelkurmay Başkanı´nın illegal kaydedilmiş konuşmasının verilmesini yadırgadığımı söylemek istiyorum.
* * *
O konuşmanın internet sitesine düştüğü gece Kanal 24 adlı haber kanalını izliyorum.
"Biz şu ana kadar Genelkurmay Başkanı´nın konuşmasını vermedik. Ancak biraz önce Genelkurmay Başkanlığı açıklama yaptığı için, haberi şimdi veriyoruz" diye bir açıklama yapıyor.
Demek ki, başka televizyonlar konuşmayı bizzat Genelkurmay Başkanı´nın ağzından vermek için yarışırken, Kanal 24 haberi bile vermemiş.
Haberi verirken bir şeye daha dikkat ediyorum.
Genelkurmay açıklamasından sonra verirken de dikkat ediyorum. Ne tam metni veriyor, ne de Başbuğ´un sesini kullanıyor.
Kanal 24´ün sahibi kim?
Fettah Tamince.
Başbakan Erdoğan´a çok yakın bir işadamı.
Başında kim var?
Akif Beki.
Başbakan´ın eski basın danışmanı.
Açıp Akif Beki´ye neden böyle yaptığını sordum.
"İlke meselesi" dedi.
Umarım bu ilke, giderek medyamızın, illegal telefon ve ortam dinleme ayıplarına karşı ortak tavrı haline gelir.
Böylece hepimiz bu çifte standart ayıbından kurtuluruz.
* * *
Son nokta.
Bana göre Genelkurmay Başkanı´nı illegal yoldan dinleyen de, bunu internet sitesine koyan da bize çok önemli bir mesaj veriyor.
Bu kişiler isterlerse, bu yetkilerini casusluk amacıyla da kullanabilirler.
Çünkü bunu yapma kabiliyetine sahip insan veya çeteler, devletin en mahrem sırrı olan askeri güvenlik alanına tecavüz edebiliyor demektir.
Bu hem hükümetin, hem de askerin önemli bir sorunudur.
Aynı şeyi ülkenin Başbakan´ına yapılan illegal telefon dinlemeleri için de düşünüyorum.
* * *
Biliyorum ya biz diyeceksiniz?
Sıradan insanların, gazetecilerin, muhalif siyasetçilerin, öğretim üyelerinin telefonunu illegal dinleyenler? Onları internet sitelerine koyanlar, yayınlayanlar? Suçla ilişkili kanuni dinlemeleri imha etmeyip dosyalara koyanlar, sızdıranlar?
Onlar ne olacak?
Onları Allah´a mı emanet edeceğiz?
İşte o noktada diyorum ki.
Eğer. Eğer bu ülkede sivil vesayet tehlikesi yok demek istiyorsak.
Bu ayıplara, bu suçlara karşı hepimiz tek yürek, tek bilek, tek ses halinde mücadele etmeliyiz.
Öyle araya hiç "Ama"lar koymadan, "Kurunun yanında yaş da yanar" bahaneleri uydurmadan, tek ses halinde.
İşte o zaman sivil vesayet suçlamaları da ortadan kalkar.

Ertuğrul Özkök/Hürriyet