06 Oca 2017 09:30
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 22:21
Ertuğrul Özkök'ten 'gözaltı' tepkisi: Arkadaşlar biz gazetecilik yapıyoruz, FETÖ davasını sulandırmayın!
Arkadaşlar biz gazetecilik yapıyoruz...15 Temmuz ruhuna bağlı kalmaktan başka hiçbir yolumuz yoktur.
Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, Doğan Holding Baş Hukuk Müşaviri Erem Turgut Yücel ile holdingin eski CEO'su Yahya Üzdiyen'in 'FETÖ' soruşturması kapsamında gözaltına alınmasıyla ilgili olarak "Arkadaşlar biz gazetecilik yapıyoruz. 15 Temmuz ruhuna bağlı kalmaktan başka hiçbir yolumuz yoktur" dedi. Özkök, "Ergenekon kumpasında uygulanan yöntemlerle FETÖ davasını sulandırmak değil mi. Bu davaların üzerine şimdiden gölge düşürmek girişimi değil mi" diye yazdı.
Ertuğrul Özkök'ün "Her şeyi bütün açıklığı ile anlatan 16 yıllık tablo" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Yıl 2000...
İktidarda kim var?
DSP-AKP-MHP’den oluşan koalisyon hükümeti.
Yani Başbakanlık koltuğunda rahmetli Bülent Ecevit, Başbakan Yardımcısı koltuğunda Devlet Bahçeli oturuyor.
***
O yıl Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Fetullah Gülen hakkında dava açıyor.
***
Hakkındaki iddia şu:
“Türkiye Cumhuriyeti’ni devirmek...”
***
Aradan geçiyor 5 yıl...
***
- Yıl 2005...
İktidarda kim var...
AKP...
***
Mahkeme Fetullah Gülen’in beraatına karar veriyor.
***
- Yıl 2008...
Yargıtay beraatı onuyor...
Dikkat... Hem de oybirliği ile...
Yani açıkça “Fetullah Gülen suçsuzdur” diyor...
***
Aynı yıl... 2008... Cumhuriyet tarihinin en büyük kumpası olarak kabul edilen Ergenekon davaları başlıyor.
Arkasında FETÖ’ye iman etmiş polisler, savcılar ve hâkimler var...
Amaçlarının devlete hâkim olup, AKP’yi de devirmek olduğu daha o günden belli.
Ama bütün iktidar medyası manşetleriyle, köşe yazarlarıyla o FETÖ’cü savcıların, polis müdürlerinin, hâkimlerinin arkasında.
***
Hürriyet ise daha ilk günden bu haksızlıklara itiraz etmeye başlamış.
Bunların birer kumpas, hukuk skandalı olduğunu belgeleriyle, delilleriyle kamuoyuna sunuyor.
***
- Yıl 2012...
Cumhurbaşkanı Erdoğan Galatasaray Stadı’nda Türkçe Olimpiyatları’nın kapanış törenine katılıyor.
Oradan Fetullah Gülen’e çağrı yapıyor...
“Dön vatana artık... Bu hasret bitsin...”
***
Normal... Çünkü ülkenin en üst yargı organı onun için suçsuz demiş...
***
Aynı yıl... 2012...
Doğan Grubu yürümekte olan davaları ile ilgili olarak, bir avukatlık bürosu ile anlaşma yapıyor.
Anlaşma yaptığı büro ve avukatlar hakkında ne bir suç duyurusu var, ne suç iması... Hukuken çalışmasına engel olan bir durum da yok...
***
- Yıl 2016... 15 Temmuz gecesi...
Hakkında 2008 yılında beraat kararı verilen Fetullah Gülen’e yakın askerler Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve seçilmiş hükümeti devirmek için iğrenç bir darbe girişimini başlatıyor.
Başbakan bunun bir kalkışma olduğunu açıklıyor.
Kamuoyu bunu CNN Türk’ten ve Hürriyet İnternet’ten öğreniyor.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan CNN Türk ekranına çıkıp hayatta olduğunu gösteriyor ve halkı meydanlara davet ediyor.
Darbeciler Hürriyet ve CNN Türk binasını basıyor, çalışanları rehin alıyor.
***
O gece kendiliğinden gerçek bir demokrasi cephesi oluşuyor, bir istiklal mücadelesi veriliyor... Sokağa çıkan halkıyla, CNN ve Hürriyet’i ile darbeye karşı çıkış, kahramanca bir demokrasi direnişine dönüşüyor...
Ve darbe bastırılıyor.
***
- Yıl 2016 Aralık ayı...
Önce Doğan Holding’in Ankara Temsilcisi tutuklanıyor.
Dün de Doğan Holding’in eski CEO’su ve Hukuk Başmüşaviri gözaltına alınıyor...
***
İddia: O gün hakkında hiçbir suç iması bile bulunmayan, ama bugün FETÖ’cü olarak suçlanan bir avukatlık bürosu ile anlaşma yapmak...
Üstelik bizzat itirafçının sözleriyle “O davalarda olumlu bir sonuç alınmamışken...”
***
Nedir bu sizce...
- Ergenekon kumpasında uygulanan yöntemlerle FETÖ davasını sulandırmakdeğil mi...
***
- Bu davaların üzerine şimdiden gölge düşürmek girişimi değil mi...
***
- Türkiye aleyhine oluşan bu uluslararası önyargı cephesinin eline cephane vermek değil mi...
***
Ama en önemlisi...
- Terörle mücadelede istiklal savaşından, birlik ve beraberlikten bahsettiğimiz şu günlerde, 15 Temmuz gecesi oluşan o muazzam ruh ve gönül birliğine suikast değil mi...
***
Arkadaşlar biz gazetecilik yapıyoruz...
15 Temmuz ruhuna bağlı kalmaktan başka hiçbir yolumuz yoktur.
Biz, geçmişte FETÖ güzellemelerinin yapıldığı dönemde Silivri mezaliminde mazlumların yanında yer alırken de bu duyguyla hareket ediyorduk.
***
Her şeye rağmen teröre karşı, ülkemize yapılan saldırılara karşı, demokrasimize kasteden FETÖ-PKK-IŞİD terörüne karşı devletimizin yanında yer almaya devam ediyoruz.
***
Öyleyse söyleyin...
Ülkemizin böyle bir döneminde, hepimize yönelik tehlikelerin doruğuna çıktığı bir günde, bu haksızlıklarla, asıl amacı besbelli FETÖ davasını sulandırmak olan bu uygulamaların sadece FETÖ’cülere yarayacağı açık değil mi...
Ertuğrul Özkök'ün "Her şeyi bütün açıklığı ile anlatan 16 yıllık tablo" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Yıl 2000...
İktidarda kim var?
DSP-AKP-MHP’den oluşan koalisyon hükümeti.
Yani Başbakanlık koltuğunda rahmetli Bülent Ecevit, Başbakan Yardımcısı koltuğunda Devlet Bahçeli oturuyor.
***
O yıl Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Fetullah Gülen hakkında dava açıyor.
***
Hakkındaki iddia şu:
“Türkiye Cumhuriyeti’ni devirmek...”
***
Aradan geçiyor 5 yıl...
***
- Yıl 2005...
İktidarda kim var...
AKP...
***
Mahkeme Fetullah Gülen’in beraatına karar veriyor.
***
- Yıl 2008...
Yargıtay beraatı onuyor...
Dikkat... Hem de oybirliği ile...
Yani açıkça “Fetullah Gülen suçsuzdur” diyor...
***
Aynı yıl... 2008... Cumhuriyet tarihinin en büyük kumpası olarak kabul edilen Ergenekon davaları başlıyor.
Arkasında FETÖ’ye iman etmiş polisler, savcılar ve hâkimler var...
Amaçlarının devlete hâkim olup, AKP’yi de devirmek olduğu daha o günden belli.
Ama bütün iktidar medyası manşetleriyle, köşe yazarlarıyla o FETÖ’cü savcıların, polis müdürlerinin, hâkimlerinin arkasında.
***
Hürriyet ise daha ilk günden bu haksızlıklara itiraz etmeye başlamış.
Bunların birer kumpas, hukuk skandalı olduğunu belgeleriyle, delilleriyle kamuoyuna sunuyor.
***
- Yıl 2012...
Cumhurbaşkanı Erdoğan Galatasaray Stadı’nda Türkçe Olimpiyatları’nın kapanış törenine katılıyor.
Oradan Fetullah Gülen’e çağrı yapıyor...
“Dön vatana artık... Bu hasret bitsin...”
***
Normal... Çünkü ülkenin en üst yargı organı onun için suçsuz demiş...
***
Aynı yıl... 2012...
Doğan Grubu yürümekte olan davaları ile ilgili olarak, bir avukatlık bürosu ile anlaşma yapıyor.
Anlaşma yaptığı büro ve avukatlar hakkında ne bir suç duyurusu var, ne suç iması... Hukuken çalışmasına engel olan bir durum da yok...
***
- Yıl 2016... 15 Temmuz gecesi...
Hakkında 2008 yılında beraat kararı verilen Fetullah Gülen’e yakın askerler Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve seçilmiş hükümeti devirmek için iğrenç bir darbe girişimini başlatıyor.
Başbakan bunun bir kalkışma olduğunu açıklıyor.
Kamuoyu bunu CNN Türk’ten ve Hürriyet İnternet’ten öğreniyor.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan CNN Türk ekranına çıkıp hayatta olduğunu gösteriyor ve halkı meydanlara davet ediyor.
Darbeciler Hürriyet ve CNN Türk binasını basıyor, çalışanları rehin alıyor.
***
O gece kendiliğinden gerçek bir demokrasi cephesi oluşuyor, bir istiklal mücadelesi veriliyor... Sokağa çıkan halkıyla, CNN ve Hürriyet’i ile darbeye karşı çıkış, kahramanca bir demokrasi direnişine dönüşüyor...
Ve darbe bastırılıyor.
***
- Yıl 2016 Aralık ayı...
Önce Doğan Holding’in Ankara Temsilcisi tutuklanıyor.
Dün de Doğan Holding’in eski CEO’su ve Hukuk Başmüşaviri gözaltına alınıyor...
***
İddia: O gün hakkında hiçbir suç iması bile bulunmayan, ama bugün FETÖ’cü olarak suçlanan bir avukatlık bürosu ile anlaşma yapmak...
Üstelik bizzat itirafçının sözleriyle “O davalarda olumlu bir sonuç alınmamışken...”
***
Nedir bu sizce...
- Ergenekon kumpasında uygulanan yöntemlerle FETÖ davasını sulandırmakdeğil mi...
***
- Bu davaların üzerine şimdiden gölge düşürmek girişimi değil mi...
***
- Türkiye aleyhine oluşan bu uluslararası önyargı cephesinin eline cephane vermek değil mi...
***
Ama en önemlisi...
- Terörle mücadelede istiklal savaşından, birlik ve beraberlikten bahsettiğimiz şu günlerde, 15 Temmuz gecesi oluşan o muazzam ruh ve gönül birliğine suikast değil mi...
***
Arkadaşlar biz gazetecilik yapıyoruz...
15 Temmuz ruhuna bağlı kalmaktan başka hiçbir yolumuz yoktur.
Biz, geçmişte FETÖ güzellemelerinin yapıldığı dönemde Silivri mezaliminde mazlumların yanında yer alırken de bu duyguyla hareket ediyorduk.
***
Her şeye rağmen teröre karşı, ülkemize yapılan saldırılara karşı, demokrasimize kasteden FETÖ-PKK-IŞİD terörüne karşı devletimizin yanında yer almaya devam ediyoruz.
***
Öyleyse söyleyin...
Ülkemizin böyle bir döneminde, hepimize yönelik tehlikelerin doruğuna çıktığı bir günde, bu haksızlıklarla, asıl amacı besbelli FETÖ davasını sulandırmak olan bu uygulamaların sadece FETÖ’cülere yarayacağı açık değil mi...