27 Eyl 2007 14:53 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 12:50

ERTUĞRUL ÖZKÖK'TEN EMİN ÇÖLAŞAN'A MİDE BULANDIRAN TEKLİF!.."İSTİFA ET,NE KADAR İSTERSEN VERELİM"!..

Hürriyet'in en çok okunan ama yazdıkları yüzünden kovulan Gazeteci yazar Emin Çölaşan kovulma sürecinde yaşadıklarını GAZETEPORT'a anlattı.

EMİN ÖZGÖNÜL'ÜN RÖPORTAJI;

Türk basının simge ismi Emin Çölaşan´ın, 22 yıl çalıştığı Hürriyet Gazetesi ile yollarını ayırmasının üzerinden bir ayı aşkın zaman geçti. `´Ben Hürriyet ile yolumu ayırmadım, resmen kovuldum´´ diyen Çölaşan´ın işine, önce sözlü biçimde, ardından da 31 Ağustos günü `´Övgü dolu bir mektupla´´ ve yazılı olarak son verildi. O övgü dolu mektup, adet olduğu biçimde, `´Başarı ve mutluluk dilekleriyle´´ sona erdi....
Çölaşan şimdi `´İşsiz ama, vakti olmayan´´ bir gazeteci. Çünkü 30 yıllık meslek hayatının son döneminde yaşadıklarını ve özellikle de `´Kendisini kovduran süreci´´ yazıyor. Sabah erkenden evinden çıkıyor, Bilgi yayınevinin Kızılay´daki binasına gidiyor ve kendisine ayrılan odaya kapanıp bilgisayarının başına geçiyor...

250 sayfa olacak kitabın temeli atıldı. Çerçevesi de belli. Yaklaşık 15-20 gün sonra da bilgisayar ekranından çıkıp, birinci hamur kağıtların üzerine dökülecek ve kitap raflarında yerini alacak... Çölaşan, çok ses getirecek kitabının adını da GAZETEPORT´a açıkladı:

KOVULDUK EY HALKIM, UNUTMA BİZİ...
Çölaşan, kitabını yazdığı şu günlerde, yaşadıklarını ve duygularını da anlattı. Yeni kitabının henüz oluşan sayfalarına, kısa bir mola verdi ve GAZETEPORT´un sorularını cevapladı:

GAZETEPORT: 30 yıl el üzerinde tutulup, sonra da kovulmak nasıl bir duygu?

- Ben gazeteciliğe 1977 yılında Milliyet´te başladım 1985´de de Hürriyet´e geçtim. İş teklifini bana bizzat o dönemdeki patron Erol Simavi yaptı. Ben başladığımda Milliyet, Ercüment Karacan´ındı. Aydın Doğan´a sattı. Aydın beyle Milliyet´te de çalıştım sonra Hürriyet´i satın alınca, yine patronum Aydın Doğan oldu. Toplam üç patronla çalıştım ve sonra da kovuldum. Kovulmak bir gazeteci için çok aykırı bir durum değildir. Bu sektör böyle. Her gazetecinin başına gelebilecek bir olay... Benden önce de çok kovulan oldu, benden sonra da olacaktır...
GAZETEPORT: Siz Milliyet´ten Hürriyet´e geçerken patron Aydın Doğan´dı. Bu transferi kendisi nasıl karşılamıştı?
- 1985 yılıydı. Çok üzgündü. Vedalaşmaya odasına gittim. Milliyet´ten ayrılmamı istemiyordu. (Bizi bırakma) dedi. Ama kararımı vermiştim ve Erol beye de sözüm vardı. Geri dönemezdim. Birbirimize sarıldık, gözlerimiz doldu. Aydın beyle duygusal bir veda oldu. Sonra Hürriyet´te yeniden buluştuk.

`´AYDIN BEY BANA KÜS´´

GAZETEPORT: Buluştunuz ama, bu buluşmadan yıllar sonra, bu kez sizi gönderen de yine Aydın Doğan oldu. 22 yıl önce (Bizi bırakma, gitme) diyen patronunuz, bu kez ne dedi?

- Hiç birşey demedi. Çünkü ben Aydın beyle küsüm. Daha doğrusu ben ona küs değilim de, o bana küs. Nedenini de bilmiyorum. Yerel seçimlerden kısa bir süre önce bana küstü. O günden bu yana da konuşmadık. Bu küslüğe ilişkin yorumlarımı yeni kitabımda yapacağım. Kovulma meselesinde ise bana tebligatı Ertuğrul Özkök yaptı. Özetle (Aydın bey seninle çalışmak istemiyor) dedi. Bu olay sırasında Aydın bey beni arayıp bir şey söylemiş değildir.

GAZETEPORT: Peki Ertuğrul bey ne tür gerekçeler söyledi. Aydın Doğan´ın sizinle neden çalışmak istemediğini öğrendiniz mi?

- Gerekçe çoktu. Ana sebep iktidarın gazete yönetimine olan baskısıdır. Mesela ben uzun süredir Tayyip Erdoğan, Kemal Unakıtan ve Abdullah Gül aleyhinde yazmamam konusunda uyarılıyordum. Özellikle Kemal Unakıtan. Çünkü patronun Maliye ile iyi geçinmesi gerek. Birçok ticari işi var. Onlar aleyhinde tek satır istenmiyordu. Uyarı ve b