19 Şub 2013 10:13
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:02
ERTUĞRUL ÖZKÖK'TEN AHMET HAKAN'A ÇAĞRI; ''BİRBİRİMİZİ KIRMAYALIM''
Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, köşesinden kendisini eleştiren Ahmet Hakan'a aynı üslupla yanıt verdi..
Sevgili Ahmet, ikimiz de sonradan görme çocuklarız, birbirimizi kırmayalım
SEVGİLİ Ahmet Hakan’a gelince...
Türklükten istifa konusunda görüş ayrılığımız olsa da, bir konuda aynı mahallenin çocuklarıyız.
Bana diyor ki:
“Ertuğrul Bey, sıkıysa Beyaz Türklükten de istifa et...”
Ben zaten, istifa edince, otomatik olarak Beyaz Türklüğümün de düştüğünü yazmıştım. Yani istifa etmeye gerek yok.
Şunu kastediyorsa çok haklı...
Türklüğün beyaz yanından istifa edersin de, hayatın sana sağladığı nimetlerden vazgeçemezsin.
Bak o doğru...
Amaaa...
Ben de aynı samimiyet ve inançla onun için şunu yazabilirim:
“Sevgili Ahmet, sıkıyorsa sen de hayatın nimetlerinden vazgeç bakalım”.
* * *
İkimiz de geçemeyiz. Artık çok geç...
Ne ben Beykoz’dan çıkabilirim, ne de sen Nişantaşı’nın Atiye Sokak’ından.
Çünkü ikimiz de bu ülkenin “sonradan görme çocuklarıyız...”
- Ben Kahramanlar’dan çıktım geldim, sen Silivri’den.
- Ben bir matbaa işçisinin çocuğu olarak doğdum, sen bir memurun çocuğu olarak.
- İkimiz de iyi şarabı 40’lı yaşlarımızdan sonra tattık.
- İkimiz de iyi arabalara 40’lı yaşlarımızdan sonra bindik.
- İkimiz de iyi restoranları 40’lı yaşlarımızdan sonra öğrendik.
- İkimiz de hayata alnı secdeye değen ailelerde başladık.
- Ben senden biraz daha önce, sen benden biraz daha sonra, muhafazakâr olmayan dünyayı da tanıdık.
Yani arkadaşım diyeceğim ki, bunca nimeti geç gördük...
Dolduruşa gelip, erken kaybetmeyelim...
Ha sonradan görmeliği de hor görme...
İyi insana minnet duygusu, şükretme itikadı verir...
Ertuğrul Özkök’ün yazısının tamamı için tıklayın
SEVGİLİ Ahmet Hakan’a gelince...
Türklükten istifa konusunda görüş ayrılığımız olsa da, bir konuda aynı mahallenin çocuklarıyız.
Bana diyor ki:
“Ertuğrul Bey, sıkıysa Beyaz Türklükten de istifa et...”
Ben zaten, istifa edince, otomatik olarak Beyaz Türklüğümün de düştüğünü yazmıştım. Yani istifa etmeye gerek yok.
Şunu kastediyorsa çok haklı...
Türklüğün beyaz yanından istifa edersin de, hayatın sana sağladığı nimetlerden vazgeçemezsin.
Bak o doğru...
Amaaa...
Ben de aynı samimiyet ve inançla onun için şunu yazabilirim:
“Sevgili Ahmet, sıkıyorsa sen de hayatın nimetlerinden vazgeç bakalım”.
* * *
İkimiz de geçemeyiz. Artık çok geç...
Ne ben Beykoz’dan çıkabilirim, ne de sen Nişantaşı’nın Atiye Sokak’ından.
Çünkü ikimiz de bu ülkenin “sonradan görme çocuklarıyız...”
- Ben Kahramanlar’dan çıktım geldim, sen Silivri’den.
- Ben bir matbaa işçisinin çocuğu olarak doğdum, sen bir memurun çocuğu olarak.
- İkimiz de iyi şarabı 40’lı yaşlarımızdan sonra tattık.
- İkimiz de iyi arabalara 40’lı yaşlarımızdan sonra bindik.
- İkimiz de iyi restoranları 40’lı yaşlarımızdan sonra öğrendik.
- İkimiz de hayata alnı secdeye değen ailelerde başladık.
- Ben senden biraz daha önce, sen benden biraz daha sonra, muhafazakâr olmayan dünyayı da tanıdık.
Yani arkadaşım diyeceğim ki, bunca nimeti geç gördük...
Dolduruşa gelip, erken kaybetmeyelim...
Ha sonradan görmeliği de hor görme...
İyi insana minnet duygusu, şükretme itikadı verir...
Ertuğrul Özkök’ün yazısının tamamı için tıklayın