Ertuğrul Özkök o karara sert çıktı: Ali Bulaç, Şahin Alpay gibi insanların mallarına el koymak acımasızca!
FETÖ kapsamında tutuklanan Ali Bulaç, Şahin Alpay, Nuriye Akman gibi isimlerin mal varlıklarına el konulmasına Ertuğrul Özkök itiraz etti...
Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, darbe girişiminin ardından Gülen cemaatine yönelik olarak yürütülen soruşturma kapsamında Ali Bulaç, Hilmi Yavuz ve Şahin Alpay'ın da aralarında bulunduğu 54 gazetecinin mal varlığına el konmasıyla ilgili olarak "Bu insanlar hayatları boyunca hep baskı altında yaşamış düşünce insanlarıdır. Mallarına, gelirlerine el koymanın çok acımasız bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Ergenekon kumpasları vicdan çizgisini aşmaya başladığında almıştı ilk yarasını. O günlere bakmakta yarar var" dedi.
Ertuğrul Özkök'ün "5 saat 45 dakikalık 'karadelik' darbe raporuna niçin kondu" başlığıyla yayımlanan (28 Aralık 2016) yazısı şöyle:
Herkesin gözü önündeki çok ilginç bir ayrıntıyı dikkatinize sunuyorum:
“15 Temmuz darbesini” inceleyen TBMM Komisyonu, taslak raporunu hazırladı ve 6 gün önce açıkladı.
* * *
Komisyon çok ilginç bir kararla, Hande Fırat’ın kitabında yer alan “esrarengiz Binbaşı H.A.” ile ilgili gelişmeyi dakikası dakikasına rapora koydu.
* * *
Şimdi rapordan o kronolojiyi bir kere daha aynen aktarıyorum:
* * *
- 14.45: Kara Havacılık Okul Komutanlığı’nda görevli bir pilot binbaşı MİT’e gidip ‘Saat 03.00’te ‘3 helikopterin MİT Müsteşarı’nın evine saldıracağını ve müsteşarın kaçırılacağını’ ihbar ediyor.
* * *
- 15.05: Binbaşının ilk sorgusu başlıyor.
* * *
- 16.03: MİT Müsteşar Yardımcısı Genelkurmay’a gidiyor.
* * *
- 16.30: MİT Müsteşarı Genelkurmay’a gidiyor. Genelkurmay 2. Başkanı’nı bilgilendiriyor.
* * *
- 8.00: Genelkurmay’da MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la toplantı yapılıyor. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak ve Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in katılımıyla verilen bilgi değerlendiriliyor ve tedbirler belirleniyor.
* * *
- 18.30: Genelkurmay tüm birimlere hiçbir askeri uçağın kaldırılmaması, kışlalardan hiçbir askeri aracın çıkmaması yönünde emir veriyor.
* * *
- 19.20: Genelkurmay’dan tüm ülke sahasının uçuşa kapatıldığı emri yayınlanıyor.
* * *
- 20.30: MİT Müsteşarı Genelkurmay’dan ayrılıyor.
* * *
Tam 5 saat 45 dakikalık koskoca bir karadelik bu...
Sizin aklınıza da şu soru gelmedi mi?
- Adı üstünde “Darbe Komisyonu”.
Komisyon içeriğini öğrenemediği bu 5 saat 45 dakikalık karadelikle ilgili zamancetvelini neden taslak rapora koydu?
- Komisyon bu kişileri çağırıp dinlemediği halde, ‘Saat 03.00’te ‘3 helikopterin MİT Müsteşarı’nın evine saldıracağı ve müsteşarın kaçırılacağı’ cümlesini neden koyma ihtiyacı duydu?
m Devletin istihbaratının başında bulunan insana böyle bir şeyin yapılması ihbarı darbe ihbarı anlamına gelmez mi...
* * *
Acaba komisyon üyeleri, bu kronolojiyi rapora koyarak şunu mu demek istiyorlar:
“Biz de bu soruların cevaplarını çok merak ediyoruz. Ama ne yazık ki sormamıza izin vermediler...”
* * *
Sayın komisyon üyeleri...
Siz ve biz bu sorunun cevabını alamadığımız sürece, şu soruyu sormaya devam edeceğiz:
O gece bunca insan neden öldü...
* * *
Bu 5 saat 45 dakika “15 Temmuz darbesinin karadeliğidir”...
O karadelik aydınlanmadıkça şüpheler de dağılmayacak.
QNB'nin Trabzonspor reklamını çok sevdim
- Sporun evrenselliğini anlatıyor.
- Renklerin yerelliğini anlatıyor.
- Sporun modernitesini veriyor.
- Yerelliğin geleneğini de anlatıyor.
Hilmi Yavuz'un mal varlığına el koymak
Hilmi Yavuz’la 1970’li yılların başında Ercan Arıklı’nın Ayaspaşa’daki evinde tanıştım.
Mutlu bir tanışma değildi... O günlerde Enis Batur’la birlikte Yazı dergisini çıkarıyorduk.
Beni ve Enis’i çok ağır dille eleştirmişti..
Sonraki yıllarda da yıldızımız hiç barışmadı.
Mal varlığına el konulduğunu öğrendiğimde içim cız etti.
Hilmi Yavuz bütün hayatını yazmaktan, düşünmekten kazanmış bir insan.
Emekli maaşından başka bir gelirinin olduğunu da zannetmiyorum.
Keza Ali Bulaç... Şahin Alpay...
Bu insanlar hayatları boyunca hep baskı altında yaşamış düşünce insanlarıdır...
Mallarına, gelirlerine el koymanın çok acımasız bir uygulama olduğunu düşünüyorum...
Ergenekon kumpasları vicdan çizgisini aşmaya başladığında almıştı ilk yarasını...
O günlere bakmakta yarar var...