18 Şub 2009 08:25 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:33

ERTUĞRUL ÖZKÖK MEDYANIN KEÇİÖREN TAVRINI YAZDI: "O KASETE İTİBAR ETMEYEN MEDYA UTANMALI MI?.."

Siyaset belden aşağı indi, ama bu ülkenin medyası henüz belden aşağı inmedi.

Sandık belden aşağı indi


KEÇİÖREN olayı gösterdi ki, "yerel seçimde siyaset belden aşağı indi".


10 yıl öncesine ait bir kaset, kimin tarafından olduğu resmen telaffuz edilmeyen, ama şehirde herkesin bildiği bir "sır" olarak kulaktan kulağa fısıldanan biri tarafından tedavüle sokuldu..


AKP´nin belediyecilikte başarılı bir başkan adayı, seçimden çekilmek zorunda bırakıldı.


Siyaset belden aşağı indi, ama bu ülkenin medyası henüz belden aşağı inmedi.


O karanlık adamın tedavüle sokmak istediği özel hayat kasetine, dün bu yazıyı yazdığım dakikalara kadar, kimse rağbet etmedi.


Kaset de, onu tedavüle sokan karanlık adam gibi karanlıkta kaldı.


Kim utanmalı?..


Böyle bir kaseti tedavüle sokanlar mı?..


Yoksa bütün ısrara rağmen o kasete itibar etmeyen medya mı?


* * *


Yerel seçim sandığı belden aşağı indi, ama siyaset bir türlü yerel sorunlar düzeyine çıkamadı.


Seçime 40 günden az bir zaman kaldı, bugüne kadar kimsenin şehirlerin sorunundan söz ettiğini işittiniz mi?


12 milyonluk İstanbul´un belediye başkanı nerede?


Meydana baksanız sanki aday o değil de, Başbakan Tayyip Erdoğan.


Kampanyayı o götürüyor.


Şurası artık hepimizin kabul ettiği bir gerçek.


Dünyanın en çirkin şehirleri Türkiye´de...


Şehirlerimizin altyapısı, kanalizasyon sistemi, toplu taşıma sistemleri felaket.


Hava kirliliği dünya standartlarının çok üstünde.


Birçok belediye gırtlağına kadar yolsuzluk batağına batmış durumda.


Rüşvet birçok vatandaş tarafından, ödenen verginin doğal parçası olarak kabul ediliyor.


"Rüşvet değil bahşiş" lafı, oryantalizmin atasözü haline bu ülkede getirilmiş.


İşte böyle bir ortamda yerel seçime gidiyoruz.


Bunlardan söz eden yok.


Başbakanlık koltuğuna belediyeden gelip oturmuş Başbakan´ın konuşmalarına bakıyoruz.


Gazze, Davos, medya...


Kanalizasyon yok.


Toplu taşıma yok.


Yolsuzluk, rantçılık, hortumculuk desen, "medyanın yalanı".


* * *


Keçiören Belediye Başkanı´nı şahsen tanımam.


Alkollü içecek satan bakkalın dövülmesi olayından sonra, beni bir kere aramış ve kısa bir konuşma yapmıştık.


Ancak Ankara´daki arkadaşlarım, iyi bir belediyecilik yaptığını söylüyorlar.


O zaman insanın aklına şu soru geliyor.


"Bazı kişileri" ilçe belediyesinde seçimi kazanmak için özel hayata ait kasetleri tedavüle sokturacak kadar pespayeleştiren motif ne olabilir?


Keçiören Belediye Başkanı dün basın toplantısında bunun ipuçlarını verdi.


Dinleyenlerin çoğu, sözlerinin muhatabının başka bir partide değil, kendi partisindeymiş hissini aldı.


En çok neden söz etti? Rantçılıktan, yolsuzluktan.


Demek ki önümüzdeki 40 gün içinde bu konuyu bol bol konuşmalıyız.


Bakın Türkiye, dünya "yolsuzluk liginde" yükselmeye devam ediyor.


Hem de hangi partinin iktidarında?


Adının "AK" olarak yazılmasında ısrar eden partinin döneminde...


O yüzden Başbakan´ın bu kadar yüksek sesle medyaya yüklenmesini anlamakta güçlük çekiyorum.


Hele hele kendisi İsrail Cumhurbaşkanı´na, "Bu kadar yüksek sesle konuştuğuna göre, suçluluk duygusu içindesiniz" gibi bir lafı da etmişse...


Kendisi de yolsuzluk konusunda daha alçak perdeden konuşmalıdır.


ERTUĞRUL ÖZKÖK / HÜRRİYET