"ERTUĞRUL ÖZKÖK MEDYA ALEMİNİN HASAN MUTLUCAN'IDIR" DİYEN KÖŞE YAZARI KİM?
El âlemin yavrusunun kanı üstünden kahramanlık türküleri! Meğer Büyükanıt'ı aramış. 'Arkanızdayız...' demek için. (Bi de böyle üç noktalı hıçkırıklanmalar.) Doğru laf 'ÖNÜNÜZDEYİZ' olmaz mıydı oysa?"
Hesap Sormak Dürtüsü
PKK'nın elindeki 8 kuzunun resmini basmış bazı gazeteler.
Doğan Grubu 'görmemeyi' tercih etmiş.
Sekiz güzel/yakışıklı oğlan çocuğu!
'Üçer aylık eğitimlerle savaşmaya yolladığınız çocuklar bu mu?' diye manşet atmak isterdim ben.
Bu zamanlarda, bugünlerde her zamankinden daha çok barış yanlısı olmalıyız. Oyuna gelmemeliyiz. Oyuna gelmemeliyiz.
Milli Oyunkuran Ertuğrul Özkök'ün salı günkü ve çarşamba günkü debdeblenmelerinden köşesinde/manşetinde geçilmiyor!
El âlemin yavrusunun kanı üstünden kahramanlık türküleri!
MEĞER Büyükanıt'ı aramış. 'Arkanızdayız...' demek için. (Bi de böyle üç noktalı hıçkırıklanmalar.) Doğru laf 'ÖNÜNÜZDEYİZ' olmaz mıydı oysa?
Bir gün sonra kendisini arayan Yaşar Büyükanıt ise "Bugünkü yazınız çok önemli ve anlamlı. Takdir bana düşmez ama TEŞHİS BUDUR," buyurmuş.
Ne demek Takdir Size Düşmez paşam? Takdir de size düşer, tekdir de- Özkök yerine yalcevaplıyorum.
Kendini Medya Âleminin Hasanmutlucan'ı olarak 're-invent' etmeye and içmiş gözüken Özkök, "şööle bi attırayım da hallaç pamuğu gibi, öyle gidip içiiim şarabımı/dinleyeyim Pink Martini'mi" demiş olacak ki; yazısını AYNEN şöyle bitirmiş:
"Bir avuç katil sürüsüne ve ona yataklık eden mahalli şürekâya da, başına çaka çaka şunu göstereceğiz: Sizi, Amerikanız bile kurtaramayacak."
DİKKAT! Irak İşgali'ne soyunduğunda, yapışalım Amerika'nın yamacına diye diye en iffetsiz modelinden Amerikancılığın kitabını yeniden/yeniden yazan adam'dan bu mısralar!!
Hürniyet'te de ('niyetini' gizlemeyen oportünist milliyetçilerin nefesi) 2-3 adet doğru dürüst kalem var ise, bunlardan biri kuşkusuz İlter Türkmen'dir. Sallamaz öyle oportünizmin rüzgârları nereden estiyse; okur yazar/yazar okur. Kafa çalıştırır; ayrıca sapına kadar nesnel bir demokrattır.
Salı günkü 'Asker Görüşü' başlıklı köşesinde "Amerikan ordusunun entelektüel merkezi sayılan Fort Leavenworth'de subaylar arasında Irak savaşı üzerinde yapılan tartışmalardan" söz ediyor. Daha doğrusu bu mevzudan söz eden New York Times makalesinden.
Diyelim Amerikalı bir subay hissiyatını şöyle ifade etmiş.. "Meslek hayatınız boyunca askerlerin güvenliği konusunda endişe duyuyorsunuz, sonra da 19 yaşında ölenler için yapılan merasimlere katılıyorsunuz. Ve o anda yapılanın DOĞRU OLUP OLMADIĞINI düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz."
Yine İlter beyin makalesinden alıntılamaya devam ediyorum: "Leavenworth'de Yarbay Paul Yingling'in 'Generallikte Başarısızlık' isimli kitabı, okunması zorunlu kitaplar arasında. Bunda Yingling, 'Bir general, bir siyasi lider, milleti yetersiz imkânlarla savaşa sürüklerken SESSİZ KALIRSA aynı derecede suçludur' diyor. Generallerden bir kısmının EMEKLİ OLDUKTAN SONRA yönetimi eleştirmeleri ise genç subayları fazla etkilemiyor.
Onların kanaatince, bu generaller AKTİF GÖREVDE İKEN konuşma cesaretini göstermeliydiler."
İlter Türkmen bu harikulâde faydalı makalesini şu satırlarla bitiriyor:
"Bir kriz, askeri müdahale veya savaş kötü yönetilirse sivil-asker ilişkileri ister istemez daha karmaşık ve sorunlu oluyor. HESAP SORMAK DÜRTÜSÜ GÜÇLENİYOR."
Tahmin etmişsinizdir, büyük harfler benim.
Ömrüne bereket İlter bey, bu mühim mevzuya neşteri atıyor. HESAPSORULABİLİRLİK+ DENETLENEBİLİRLİK: Muasır Medeniyet Ülkeleri'ndeki ordular için bu ölçüler kat'i surette geçerlidir.
Bizim için değil! Bizim O