27 Haz 2012 09:01
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:51
ERTUĞRUL ÖZKÖK İLK KEZ HABER KAYNAĞINI AÇIKLADI!
O akşamüzeri, bir haber kaynağı ile, gazetecilik hayatımın en ilginç konuşmalarından birini yaptım.
O günkü haber kaynağımı açıklıyorum
8 Ocak 1990 günü akşamüzeri, bir haber kaynağı ile, gazetecilik hayatımın en ilginç konuşmalarından birini yaptım.
Suriye Hava Kuvvetleri’ne ait 2 Mig uçağı, bir Türk harita uçağını düşürmüştü.
İki ülke arasında bugünkü gibi büyük bir tartışma sürüyordu.
Abdullah Öcalan’a verdiği destek nedeniyle, Suriye’ye karşı çok öfkeli olan Türk kamuoyu infial halindeydi.
Dışişleri Bakanlığı, Suriye uçaklarının, silahsız uçağımızı, Türk hava sahasında uçarken vurduğunu iddia ediyordu.
Ama ortada somut bir delil yoktu.
KONUŞTUĞUM ÜST DÜZEY YETKİLİ KİMDİ
Konuştuğum kişi, Dışişleri’nin çok üst düzey bir yetkilisiydi.
Bana “Elimizde, Suriyeli pilotların üsleri ile yaptığı konuşmaların kayıtları var” diyordu.
Ama kayıtları vermiyordu.
İki saat boyunca kendisini ikna etmeye uğraştım.
Vermedikleri takdirde ikna edici olamayacaklarını anlattım.
Sonunda, o konuşmaların kayıtlarını verdi.
Gazete baskıya girmişti. Haberi, ancak şehir baskılarına yetiştirdik.
Bu müthiş haber, 9 Ocak 1990 günkü Hürriyet’te yayınlandı.
O günlerde haberi veren kaynağı açıklamamıştım.
Şimdi açıklıyorum.
Veren kişi, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Tugay Özçeri’ydi.
Çok genç yaşta kaybettiğimiz fevkalade bir diplomattı.
Nur içinde yatsın.
YAYINLADIĞIMIZ KAYITLAR İKİ GERÇEĞİ AÇIKÇA GÖSTERİYOR
Olay anında Türk Genelkurmayı Suriye uçağının pilotuyla yerdeki radar istasyonu arasındaki konuşmaları kaydetmişti.
Bu konuşmalar iki gerçeği apaçık ortaya koyuyordu:
- Suriye uçakları, Türk harita uçağını bilerek düşürmüştü.
- Konuşmalar, uçağın Türk sınırları içinde düşürüldüğünü de açıkça ortaya koyuyordu.
- Bu kayıtlar daha sonra Suriye yetkililerine teslim edilmiş, ama Esad yönetiminden cevap gelmemişti.
Kule görevlisi vahameti gördü ama pilot anlamadı
O gün kule görevlisi ile Mig uçağının pilotu arasında şu konuşmalar geçiyor:
Kule görevlisi: Bilginiz olsun. Hudut üzerinde bir hedef var. Silahlarınızı açın. Sınırı geçtiği an düşüreceğiz. Hedef irtifası. Üç kilometre yavaş gidiyor.
Pilot: Anladım. Biraz alçalırız.
- “Anladım. Biraz daha sağa dön.”
- “Anladım. İrtifam 4 bin metre.”
- “Dikkat edin. hedef Suriye tarafında değil. Ama topraklarımıza girerse düşürün.”
- “Anladım.”
- Hedef size göre saat 11 istikametinde, mesafe 22 kilometre.
- “Anladım. Hedefe ne alacağım? Roket mi, top mu?”
- “Anlamadım.”
- “Roket mi, top mu atacağız?”
- “Dur, bekle. Sakın ateş etme. Emri bekle.”
- “Anladım.”
- “Hedef yaklaşıyor.”
- “Anladım.”
Bu arada iki uçağın pilotu kendi aralarında konuşmaya başlıyor:
- Birinci pilot: “Hedefe iyi bak, görüyor musun?”
- İkinci pilot: “Gördüm.”
- “İyi gördün mü?”
- “Evet, hedefi görüyorum. Şu an senin solundayım.”
- Ben şu anda hedefin üzerine gidiyorum. Senin solundayım. Hedef ilerde.”
Tekrar kule devreye giriyor.
- Kule görevlisi: “Hedefi gördünüz mü?
- “Evet görüyoruz.”
- “Öyleyse üzerine gitmeye devam edin. Hedef üzerinde durun.
Bu arada Birinci Mig’in pilotu ikincisine talimat veriyor:
- “Hedefi vur ve düşür.”
Aynı anda kule bundan habersiz, talimatlarına devam ediyor.
- Kule görevlisi: “Hedef üzerinde 180 derece istikametinde devam et.”
Ancak birinci Mig’in pilotu bunu dinlemiyor, ilk talimatında ısrar ediyor.
- “Hedefi vur.”
Tekrar kule devreye giriyor.
- Kule görevlisi: “Sola dön, topraklarımız istikametinde devam et.”
- Pilot: “Anlaşıldı, dönüyorum.”
Bu sırada ikinci pilot birinciyle konuşuyor:
- İkinci pilot: “Hedefi vurdum. Dönüş istikametindeyim. Doğrudan iniş istiyorum.”
Tam o sırada kule işin farkına varıyor ve uyarıyor.
- “Yahu, ben sana hedefi vur mu dedim. Hedef istikametinde devam et dedim. Artık dönün.
- “Tamam.”
- “Hakikaten uçağı düşürdün mü?”
- “Düşürdüm.”
- “Hedefi düşürdün mü?”
- “Evet diyorum. Yere düştüğünü hâlâ görüyorum.”
- “Yahu sen ne yaptın?”
- “Hedefi düşürdüm.”
- Allah belanı... Hemen geri dön.”
- “Zaten dönüyorum.”
Bu arada birinci pilot da ikinci pilotun hedefi düşürdüğünü bildiriyor.
Kule ise bu olayı kapatmaya çalışıyor.
- “Sen hedefi vurmadın. Dönmeye devam et.”
- “Anladım.”
- “Hedefi vurmuş. Biz size, hedefin bizim tarafa geçmesi halinde düşürülmesini söylemiştik.
- “Anladım.”
- “Hedefin türü neydi?”
- “Hafif bir pervaneli ziraat uçağıydı.”
- “Tamam, dönün. Meydanı gördün mü?”
- “Gördüm.”
Suriye’nin Hamah ve Shinsar’da bulunan Kuzey Bölge Radar Önleme kontrol kuleleriyle iki Mig uçağı pilotu arasında geçen konuşmaların ana hatları böyle.
Belki Türkiye’nin bugün de yapması gereken şey budur. Yani kayıtları açıklamak.
Ertuğrul ÖZKÖK / HÜRRİYET
8 Ocak 1990 günü akşamüzeri, bir haber kaynağı ile, gazetecilik hayatımın en ilginç konuşmalarından birini yaptım.
Suriye Hava Kuvvetleri’ne ait 2 Mig uçağı, bir Türk harita uçağını düşürmüştü.
İki ülke arasında bugünkü gibi büyük bir tartışma sürüyordu.
Abdullah Öcalan’a verdiği destek nedeniyle, Suriye’ye karşı çok öfkeli olan Türk kamuoyu infial halindeydi.
Dışişleri Bakanlığı, Suriye uçaklarının, silahsız uçağımızı, Türk hava sahasında uçarken vurduğunu iddia ediyordu.
Ama ortada somut bir delil yoktu.
KONUŞTUĞUM ÜST DÜZEY YETKİLİ KİMDİ
Konuştuğum kişi, Dışişleri’nin çok üst düzey bir yetkilisiydi.
Bana “Elimizde, Suriyeli pilotların üsleri ile yaptığı konuşmaların kayıtları var” diyordu.
Ama kayıtları vermiyordu.
İki saat boyunca kendisini ikna etmeye uğraştım.
Vermedikleri takdirde ikna edici olamayacaklarını anlattım.
Sonunda, o konuşmaların kayıtlarını verdi.
Gazete baskıya girmişti. Haberi, ancak şehir baskılarına yetiştirdik.
Bu müthiş haber, 9 Ocak 1990 günkü Hürriyet’te yayınlandı.
O günlerde haberi veren kaynağı açıklamamıştım.
Şimdi açıklıyorum.
Veren kişi, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Tugay Özçeri’ydi.
Çok genç yaşta kaybettiğimiz fevkalade bir diplomattı.
Nur içinde yatsın.
YAYINLADIĞIMIZ KAYITLAR İKİ GERÇEĞİ AÇIKÇA GÖSTERİYOR
Olay anında Türk Genelkurmayı Suriye uçağının pilotuyla yerdeki radar istasyonu arasındaki konuşmaları kaydetmişti.
Bu konuşmalar iki gerçeği apaçık ortaya koyuyordu:
- Suriye uçakları, Türk harita uçağını bilerek düşürmüştü.
- Konuşmalar, uçağın Türk sınırları içinde düşürüldüğünü de açıkça ortaya koyuyordu.
- Bu kayıtlar daha sonra Suriye yetkililerine teslim edilmiş, ama Esad yönetiminden cevap gelmemişti.
Kule görevlisi vahameti gördü ama pilot anlamadı
O gün kule görevlisi ile Mig uçağının pilotu arasında şu konuşmalar geçiyor:
Kule görevlisi: Bilginiz olsun. Hudut üzerinde bir hedef var. Silahlarınızı açın. Sınırı geçtiği an düşüreceğiz. Hedef irtifası. Üç kilometre yavaş gidiyor.
Pilot: Anladım. Biraz alçalırız.
- “Anladım. Biraz daha sağa dön.”
- “Anladım. İrtifam 4 bin metre.”
- “Dikkat edin. hedef Suriye tarafında değil. Ama topraklarımıza girerse düşürün.”
- “Anladım.”
- Hedef size göre saat 11 istikametinde, mesafe 22 kilometre.
- “Anladım. Hedefe ne alacağım? Roket mi, top mu?”
- “Anlamadım.”
- “Roket mi, top mu atacağız?”
- “Dur, bekle. Sakın ateş etme. Emri bekle.”
- “Anladım.”
- “Hedef yaklaşıyor.”
- “Anladım.”
Bu arada iki uçağın pilotu kendi aralarında konuşmaya başlıyor:
- Birinci pilot: “Hedefe iyi bak, görüyor musun?”
- İkinci pilot: “Gördüm.”
- “İyi gördün mü?”
- “Evet, hedefi görüyorum. Şu an senin solundayım.”
- Ben şu anda hedefin üzerine gidiyorum. Senin solundayım. Hedef ilerde.”
Tekrar kule devreye giriyor.
- Kule görevlisi: “Hedefi gördünüz mü?
- “Evet görüyoruz.”
- “Öyleyse üzerine gitmeye devam edin. Hedef üzerinde durun.
Bu arada Birinci Mig’in pilotu ikincisine talimat veriyor:
- “Hedefi vur ve düşür.”
Aynı anda kule bundan habersiz, talimatlarına devam ediyor.
- Kule görevlisi: “Hedef üzerinde 180 derece istikametinde devam et.”
Ancak birinci Mig’in pilotu bunu dinlemiyor, ilk talimatında ısrar ediyor.
- “Hedefi vur.”
Tekrar kule devreye giriyor.
- Kule görevlisi: “Sola dön, topraklarımız istikametinde devam et.”
- Pilot: “Anlaşıldı, dönüyorum.”
Bu sırada ikinci pilot birinciyle konuşuyor:
- İkinci pilot: “Hedefi vurdum. Dönüş istikametindeyim. Doğrudan iniş istiyorum.”
Tam o sırada kule işin farkına varıyor ve uyarıyor.
- “Yahu, ben sana hedefi vur mu dedim. Hedef istikametinde devam et dedim. Artık dönün.
- “Tamam.”
- “Hakikaten uçağı düşürdün mü?”
- “Düşürdüm.”
- “Hedefi düşürdün mü?”
- “Evet diyorum. Yere düştüğünü hâlâ görüyorum.”
- “Yahu sen ne yaptın?”
- “Hedefi düşürdüm.”
- Allah belanı... Hemen geri dön.”
- “Zaten dönüyorum.”
Bu arada birinci pilot da ikinci pilotun hedefi düşürdüğünü bildiriyor.
Kule ise bu olayı kapatmaya çalışıyor.
- “Sen hedefi vurmadın. Dönmeye devam et.”
- “Anladım.”
- “Hedefi vurmuş. Biz size, hedefin bizim tarafa geçmesi halinde düşürülmesini söylemiştik.
- “Anladım.”
- “Hedefin türü neydi?”
- “Hafif bir pervaneli ziraat uçağıydı.”
- “Tamam, dönün. Meydanı gördün mü?”
- “Gördüm.”
Suriye’nin Hamah ve Shinsar’da bulunan Kuzey Bölge Radar Önleme kontrol kuleleriyle iki Mig uçağı pilotu arasında geçen konuşmaların ana hatları böyle.
Belki Türkiye’nin bugün de yapması gereken şey budur. Yani kayıtları açıklamak.
Ertuğrul ÖZKÖK / HÜRRİYET