ERTUĞRUL ÖZKÖK ESAD'A SERT ÇIKTI; "O VİDEOYA MI İNANACAKTIK"
Kaçırılan Türk gazetecinin video görüntüsünü herhalde seyretmişsinizdir. Güya itirafta bulunuyor.
O rezil videoya mı inanacaktık
DÜN bir kadın arkadaşım arıyor.
Dünyada olup biteni
iyi izleyen, duyarlılığını hiçbir ideolojiye emanet etmemiş,
sadece insani duyguların emrine amade kılmış bir kadın.
“Suriye’de kaybolan Türk gazeteci Cüneyt Ünal’ın videosunu
seyrettin mi” diye soruyor.
Kalp kalbe karşı, insanın içindeki insani duygular da birbirine
karşı.
“Şu an ben de onu düşünüyordum” diyorum.
HER İKİ TARAF DA VAHŞETİNİ VİDEOYLA DÜNYAYA YAYIYOR
Kaçırılan Türk gazetecinin video görüntüsünü herhalde
seyretmişsinizdir.
Güya itirafta bulunuyor.
Nasıl itirafsa, telaffuz ettiği isimleri doğru dürüst
sökemiyor.
İkide bir kameranın arkasındaki zorbalara bakıp, korkuyla, doğru
yapıp yapmadığını kontrol ediyor.
Gözlerden bir itirafçının rahatlaması değil, ağzına tıkılan bazı
sözleri zorla söylemenin tedirginliği açık seçik okunuyor.
Allah benzetmesin, karşımızda Irak savaşında kamera karşısına
getirilip zorla itirafta bulundurulduktan sonra kafası kesilen bir
insanın hayaleti oturuyor.
O görüntüleri yayınlatan kafa sanıyor ki, kendi davasına hizmet
ediyor.
Bilmiyor ki, bizi, bizleri tiksindiriyor, kendinden nefret
ettiriyor.
Sadece kendinden değil, bütün Ortadoğu’dan tiksindiriyor.
Kimdir bir gazeteciye bu mezalimi yapanlar?
Dün, insanları damlardan fırlatıp atan güya “Özgür Suriye
Ordusu”nun meczuplarıydı.
Ya bunlar?
Bunlar da güya “Suriye devleti”nin adamları.
Al birini, vur ötekine...
SURİYE DEVLET BAŞKANI’NA BURADAN SESLENİYORUM
Biri yakaladığı postane memurunu damdan atıp katlediyor, bir
duvarın önünde yaka paça linç ediyor.
Öteki de, yakaladığı bir Türk gazetecisine bu insanlık dışı
muameleyi reva görüyor.
Geçmişte iki defa konuşma fırsatı edindiğim Suriye Devlet Başkanı
Beşar Esad’a seslenmek isterim.
Bunlar iyi yollar değildir. O meslektaşımızın başına bir şey
gelirse, hepimiz karşınızda olacağız.
Ertuğrul Özkök'ün yazısının tamamı için
tıklayın