Ertuğrul Özkök açıkladı: İlk defa 27 yaşındayken vatan haini ilan edildim!
Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Afrin'e yönelik düzenlediği "Zeytin Dalı" harekâtına karşı çıkanlara "vatan haini" denmesine tepki gösterdi.
"Hayatında ilk defa 27 yaşındayken vatan haini ilan edildiğini" söyleyen Özkök, "Gazeteciliğe başladıktan sonra o kadar çok vatan hanini ilan edildim ki sayısını bilmiyorum. Bildiğim tek şey şu başkaları hakkında bu ifadeyi bu kadar kolaylıkla telaffuz edebilen insanlardan hiçbir zaman hazzetmedim" ifadesini kullandı.
Ertuğrul Özkök'ün "Hangi sosyete cenazesinde gördünüz paralı ağlayıcıyı" başlığıyla yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:
İlk defa 27 yaşındayken vatan haini ilan edildim
Hayatım boyunca bir defa devlet tarafından resmen “vatan haini” ilan edildim.
O da bu fotoğrafı çektirdiğim 1974 yılı yazında.
O yaz 27 yaşındaydım...
***
Fransa’daki Türk (o zaman adı Türkiyeli idi) Öğrenci Birliği’nin yönetim kurulu üyesiydim.
1974 Kıbrıs Barış Harekâtı olmuştu.
Türkiye’nin, Kıbrıs’ın faşist Rum liderine karşı yaptığı birinci harekâtı destekleyen bir bildiri yayınlamıştık.
***
Sonra yaz tatili geldi ve ben de Tansu’yla birlikte Kuşadası’na tatile geldim.
Bir sabah uyanıp Cumhuriyet gazetesinin başyazısına baktığımda şoke oldum.
Başlıkta “Bunlar da devrimci ha”gibi bir ifade vardı.
Yazıyı bizzat Nadir Nadi yazmıştı...
***
Olayı onun yazısından öğrendim.
Yönetim kurulumuz 5 kişiden oluşuyordu.
İkisi Türkiye Komünist Partisi, ikisi Türkiye İşçi Partisi yanlısıydı.
Ben de TİP’le CHP arasında bir yerdeydim...
Biz tatile geldikten sonra yönetim kurulunun iki TKP yanlısı üyesi, oturup bize hiç sormadan, bir bildiri yayınlamış, rahmetli Ecevit ve Türk ordusunu faşist ilan etmişlerdi.
Le Monde gazetesi de bunu iç sayfadan tek sütunluk bir haber yapmıştı...
***
İki gün sonra bizi bir başka sürpriz bekliyordu.
Rahmetli Altemur Kılıç’ın çıkardığı, adı galiba “Devir” olan derginin kapağı bizdik ve resmen vatan haini ilan edilmiştik.
***
O yıl kasım ayında Bülent Ecevit başbakanlıktan ayrılınca, Sadi Irmak başkanlığında bir ara dönem hükümeti kuruldu.
Belki de ilk icraatlarından biri, bizim burslarımızı kesmek oldu.
***
Bir süre otellerde gece bekçiliği, konfeksiyon atölyelerinde her işi yaparak geçinmeye çalıştım. Ama yeterli parayı çıkaramıyordum.
Sonra hiç beklemediğim bir şey oldu...
1975 yılının mart ayında rahmetli Süleyman Demirel başbakan oldu. Ali Naili Erdem Milli Eğitim Bakanlığı’na getirildi.
Kayınpederim ve Ali Naili Bey birbirine karşı partilerden olmakla birlikte uzun yıllar aynı Meclis çatısı altında siyaset yapmış insanlardı.
***
Kayınpederim gidip beni anlattı.
Ve ara dönemde kesilen bursum, merkez muhafazakâr Adalet Partisi’nin bakanı Ali Naili Bey’in emriyle tekrar bağlandı.
***
Böylece devletin resmi “vatan hainliği” suçlaması da kalkmış oldu.
Onun sayesinde doktoramı yaptım, yurda döndüm ve Hacettepe Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalıştım.
***
O yıldan beri her bayramda Ali Naili Erdem’i arar, bayramını kutlar, her defasında bana yaptığı bu iyilik için ona teşekkür ederim.
Allah ona da bana da uzun ömür versin...
Hayatının ve hayatımın sonuna kadar da ona bu duygumu anlatmaya devam edeceğim.
***
Gayriresmi “vatan hainliği” suçlamalarına gelince...
Gazeteciliğe başladıktan sonra o kadar çok vatan hanini ilan edildim ki...
Sayısını bilmiyorum...
Bildiğim tek şey şu....
Başkaları hakkında bu ifadeyi bu kadar kolaylıkla telaffuz edebilen insanlardan hiçbir zaman hazzetmedim...
***
Bugün bu duygum daha da kuvvetlenmiş durumda...