Ertuğrul Mavioğlu: 'Bakur'a sansür ile Ağrı olayı bağlantılı'
Ertuğrul Mavioğlu, İstanbul Film Festivali'nde 'Bakur' filmine yönelik sansürü Ağrı'da yaşananlara bağladı.
Yönetmen Çayan Demirel'le beraber PKK'nın Türkiye topraklarında
bulunan kamplarındaki hayatı anlatan "Bakur" (Kuzey) belgeselini
çeken gazeteci Ertuğrul Mavioğlu, belgeselin 34. İstanbul Film
Festivali'nde gösterilmemesinde Ağrı olaylarının etkili olduğunu
iddia ederek, yaşananları "çok sinsi bir sansür" olarak
nitelendirdi.
BBC'ye konuşan Mavioğlu, festivali düzenleyen İstanbul Kültür Sanat
Vakfı'nı (İKSV) da sansüre boyun eğmekle eleştirdi. Mavioğlu
"Türkiye toprakları üzerindeki gerilla kamplarını çektik, bunu
göstereceğiz, 'Bakur' budur. Ama filmi yasaklayarak kampları yok
etmiş olmuyorsunuz ki, kamplar orada duruyor, göstersem ne olur
göstermesem ne olur. Madem öyle gözlerini kapatsınlar" diyor.
Kültür Bakanlığı'nın İKSV üzerinde ciddi bir baskı oluşturduğunu
söyleyen Mavioğlu, Bakanlığın Sinema Genel Müdürü Cem Erkul'un
bizzat devreye girerek festival yöneticilerini aradığını ve "Bakur"
filminin gösterilmesinin olanaksız olduğunu söyledi.
'Ağrı olayı patlak verdiğinde ise sansür yeniden
alevleniyor'
İKSV yetkililerinin kendilerini yanlarına davet ederek konunun
konuşulması ve çözülmesi için çaba sarfettiklerini de söyleyen
Mavioğlu, "Nihayetinde Cuma günü anlaşıldığı kadarıyla bir ikna
süreci yaşanıyor, Ağrı olayı patlak verdiğinde ise sansür yeniden
alevleniyor" dedi.
Mavioğlu, bakanlığın İKSV'ye filmle ilgili olarak ne gerekçe
ilettiğini bilmediklerini, ancak kendilerine durum aktarılırken
Ağrı'daki çatışmadan bahsedilmiş olmasıyla birlikte, filmin PKK
kamplarında çekilmiş olmasının rahatsızlık yarattığı sonucuna
vardıklarını söyledi.
'Tek bir film üzerine yaptığımız yasal bir uygulama
yok'
BBC Türkçe'nin ulaştığı Sinema Genel Müdürü Cem Erkul ise,
kendisinin İKSV yetkililerini arayarak olaya müdahil olduğu iddiası
sorulduğunda, bunu doğrulayacak ya da yalanlayacak bir durumda
olmadığını ifade etti ve tek bir filme ilgili olarak içişleri
bakanlığından ihbar gelmediği sürece müdahil olunmadığını söyledi.
Erkul, şöyle konuştu:
"Tek bir film üzerine yaptığımız yasal bir uygulama yok, festival
de bunun bilincinde, ne yapılması gerektiğini de bilir" diye
konuştu.
"Suçlamaları da kabul etmiyorum" diyen Erkul, "Bütün festivaller
için uygulama söz konusu, bir filme mahsus değil, geçen sene de
vardı, 2005'te de vardı uygulama" diyerek, son olup bitenler için
ise "İşin farklı bir boyuta getirilmesi olarak değerlendiriyorum"
dedi.
'Festival yönetimi zaafiyet içinde'
Erkul, Kültür Bakanlığı'nın son yaptığı açıklamanın geçerli
olduğunu söyledi. Bu açıklamada bakanlık, festival yönetiminin
"yönetim zaafiyeti" içinde olduğunu söyleyerek, sansür iddiasını
reddediyordu.
Ancak açıklamada filmle ilgili olarak "(...) ortada terör örgütü
propagandasının söz konusu olması hiçbir şekilde temel demokratik
değerlerle ve düşünce özgürlüğünün evrensel kriterleriyle
bağdaşmayan bir durumdur" denilerek, "terör örgütü propagandası
konusu da söz konusu vakfı ve festival yönetimini
ilgilendirmektedir" ifadeleri yer almıştı.
'İKSV bu sansüre boyun eğmemeliydi'
Ertuğrul Mavioğlu ise, İKSV'nin filmin gösterimini tüm olan bitene
rağmen yapması gerektiğini savunarak, sürecin devamını şöyle
anlattı:
"Nihayetinde İKSV'nin bu sansüre boyun eğmemesi gerektiğini
savunduk, ısrarlı olduk, 'Hukuki anlamda elimiz kolumuz bağlı'
diyen yöneticilere bu yönetmeliğin yaptırımlarını bizzat
karşılayacağımızı - 110 bin lira gibi bir cezadan bahsediliyor -
bunu ödeyeceğimizi söyledik, ama yanaşmadılar. Hukuki anlamda zor
durumda kalacağımız yönünde çok ısrarlıydılar. '110 binle çözülecek
mesele değil' dediler, ama ne meselesi olduğu konusunda bilgimiz
yok."
Medyatava'ya konuşan İstanbul Film Festivali Direktörü Azize Tan
ise para cezasının ödendiği koşullarda filmin gösterilebileceği
konusunda "Yok öyle bir şey. Eğer bunun uyarısı önceden gelmiş
olmasaydı da o film önceden gösterilmiş olsaydı, bununla ilgili bir
cezai yaptırım olabilirdi. Ama 'ben sana cezayı ödedim, filmi
gösterelim' diye bir durum söz konusu değil. "Kayıt tescil belgesi
yoktur" dendikten sonra o film zaten gösterilemez" dedi.
'Film festivali fiilen kapandı'
Mavioğlu, 22 filmin birden festivalden çekilmesi ardından yaşanan
durumu da "fiilen film festivali kapandı" diye niteledi. Mavioğlu,
filmlerine verilen destek hakkında da "Bu aslında şimdiye
kadar görülmemiş tarihi bir buluşma" dedi.
Daha önce yaşanan benzer durumlarda çeşitli bahanelerle
festivallerde kalmaya devam eden, festivallerin nimetlerinden
yararlanmayı sürdüren filmler olduğunu söyleyen Mavioğlu, bu kez
"Tüm sinemacılar buna karşı çıktılar, filmlerini çektiler, kayıt
tescil belgesi almayacaklarını, alanlar da ibraz etmeyeceklerini
söyledi. Çok net artık bıçak kemiğe dayanmış, bunun sonucudur bu"
dedi.
Bakur'un 30 Nisan'da Ankara'da gösterilecek olmasıyla ilgili de
konuşan Mavioğlu, Ankara Film Festivali'nin İstanbul Film
Festivali'nin başta düştüğü duruma düşmemesini umduklarını ve
"kayıt tescil belgesi" kararını uygulamamasını umduklarını söyledi.